Clamp down türkçesi Clamp down nedir

  • (yolsuzlukların) üzerine gitmek.
  • Daha duyarlı davranmak.
  • Aman vermemek.
  • Üzerine gitmek.
  • Sıkıştırmak.
  • Göz açtırmamak.

Clamp down ingilizcede ne demek, Clamp down nerede nasıl kullanılır?

Clamp : Kilit vurmak. Germek. Kenetlemek. Kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır. Kelepçe. Küme. Yığın. Klemp. Bir aygıtı bir yere sağlamca tutturmak için kullanılan gereç. bir gaz ya da sıvı akışını, bunların içinden geçtiği lastik boruları sıkıştırarak kabaca denetleyebilen gereç. Kıskaç.

Down : Aşağısına doğru. Yere yıkmak. Çabucak içmek. Boyunca. Bozuk. Aşağıya doğru. Aşağı. Yere sermek. Çökmek. Alaşağı etmek.

Clamp down on : Menetmek. Daha sıkı olmak. İşe el koymak. Ciddi tedbirler almak. Sınır koymak. Bir tür faaliyete sınırlamalar koymak (genellikle yasaklanmış bir faaliyet). Yasakları uygulamaya koymak. Sınırlamalar getirmek. Fiziksel olarak baskı yapmak. Aman vermemek.

Clamp bolt : Kelepçe civatası. Kelepçe cıvatası. Sıkıştırma eksantriği. Sıkıştırma vidası. Kaskı civatası.

Clamp hanger : Kelepçeli boru askısı. Kelepçe biçiminde boru askısı.

Clamp lever : Yivaçar başlığının ayarlandığı durumda kalmasını sağlayan kol. Mengene kolu veya levyesi. Sıkma kolu.

İngilizce Clamp down Türkçe anlamı, Clamp down eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Clamp down ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Besieges : Kuşatma altında tutmak. Etrafını almak. Çevresini sarmak. Yağmuruna tutmak. Çevirmek. Kuşatma altına almak. Yağmuruna tutmak (argo terim). Kuşatmak. Muhasara etmek.

Be urgent with somebody : Zorlamak.

Astringes : Kabız. Büzmek. Sıkmak.

Besieging : Kuşatmak. Yağmuruna tutmak (argo terim). Kuşatma.

Cracking down : Sıkı önlem almak. Sert önlemler almak. Sıkı önlemler almak. Aşırı önlem almak.

Clamp down on : Daha sıkı olmak. Yasakları uygulamaya koymak. Sınırlamalar getirmek. Bir tür faaliyete sınırlamalar koymak (genellikle yasaklanmış bir faaliyet). Ciddi tedbirler almak. İşe el koymak. Fiziksel olarak baskı yapmak. Menetmek. Sınır koymak.

Besiege : Kuşatmak. Muhasara etmek. Dört bir yandan sarmak. Bunaltmak. Sıkmak. Kuşatma altına almak. Rahatsız etmek. Etrafını almak. Rahat vermemek.

Give no respite : Soluk aldırmamak.

Give no quarter : Merhamet göstermemek. Bağışlamamak. Acımamak. Canını bağışlamamak. Merhamet etmemek. Müsamaha göstermemek.

Bottle up : Gizlemek. Dışarıya vurmamak. Bastırmak. İçine atmak. Frenlemek. Dışa vurmamak. Kendini tutmak. Kuşatmak.

Clamp down synonyms : beset, astringe, crack down, astringing, ride roughshod over, bombarded, besets, bombard, bombarding, bear against, astringed, face it out, bombards.