Go for türkçesi Go for nedir

  • Elde etmeye çalışmak.
  • Saldırmak.
  • Bulmak.
  • Sataşmak.
  • Gezmeye çıkmak.
  • Gayret etmek.
  • Çıkmak.
  • Dil uzatmak.
  • İçin geçerli olmak.
  • Peşinden koşmak.
  • Sevmek.
  • Takdir etmek.
  • Tercih etmek.
  • Geçerli olmak.
  • Çabalamak.
  • Hoşlanmak.

Go for ile ilgili cümleler

English: Ali wants to go for a walk.
Turkish: Ali yürüyüş yapmak istiyor.

English: Ali wanted to go for a drive.
Turkish: Ali arabayla gezintiye çıkmak istedi.

English: Can I go for a walk?
Turkish: Yürüyüşe gidebilir miyim?

English: Ali didn't go for the idea.
Turkish: Ali fikir için gitmedi.

English: Ali asked Mary if she wanted to go for a walk.
Turkish: Ali Mary'ye yürüyüşe gitmek isteyip istemediğini sordu.

Go for ingilizcede ne demek, Go for nerede nasıl kullanılır?

Go : Uymak. İşlemek. Gitmek. Erişmek. İş görmek. Götürmek. Gitme. Ayrılmak. Deneme. Gayret.

For : Olarak. Dair. Karşılığında. Zira. Çünkü. Zarfında. Süresince. -e rağmen. Yönünden. -den dolayı.

Go for a song : Çok ucuza satılmak. Çok ucuza gitmek. Yok pahasına satılmak.

Go for a walk : Gezmeye gitmek. Gezintiye çıkmak. Dolaşmaya çıkmak. Gezinmek. Yürüyüş yapmak. Yürüyüşe çıkmak. Gezinti yapmak. Gezmeye çıkmak. Dolaşmak.

Go for nothing : Hiçbir işe yaramamak. Kurda kuşa yem olmak. Ziyan olmak. Heder olmak. İşe yaramamak. Yalan olmak. Boşa gitmek. Güme gitmek. Heba olmak.

 

Go a long way : Çok iş görmek. Etkisi uzun sürmek. Bir yere kadar yeterli veya yararlı olmak. Çok dayanmak.

Where is the best place to go for a stroll : .

İngilizce Go for Türkçe anlamı, Go for eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Go for ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Opting : Seçmek. Yeğlemek. Tercih etme. Karar kılmak. Seçme.

Be sweet on somebody : Aşık olmak. Düşkün olmak.

Endeavored : Çalışmış. Gayret etmiş. Çalışmak. Yapmaya çalışmış. Çaba harcamak. Emek harcamış. Çaba göstermiş. Uğraşmak.

Esteeming : Değer vermek. Saygı duymak. Kanısında olmak. İtibar etme. İnanmak. Addetmek.

Aggressing : Tecavüz etmek. Hücum etmek. Taarruz etmek.

Cares : Beğenmek. Önemsemek. Endişelenmek. İlgi duymak. Önem vermek. Hevesli olmak. Kendini üzmek. Kafaya takmak.

Bump up : Fırlamak. Artmak. Yükseltmek. Artırmak. Yükselmek.

Ascertain : Meydana çıkarmak. Saptamak. Tespit etmek. Soruşturmak. Aslını öğrenmek. Belirlemek. Doğrusunu bulmak. Doğrusunu öğrenmek. Tayin etmek.

Assails : Kınamak. Hücum etmek.

Go for synonyms : would sooner, contrive, had rather, opt for, obtains, flounder around, coo, assaults, endeavoring, come up with, belove, detect, become effective, cogitated, go on an outing, commend, bidden, foreordinate, be partial to, ascertains, devise, annoy, prevails, cultivating, defame, jockey for, endeavor, arise from, detects, be in love with, cultivates, assail, pick on.