Grana türkçesi Grana nedir

Grana ile ilgili cümleler

English: Did you buy the pomegranate juice?
Turkish: Nar suyu satın aldın mı?

English: I have a pomegranate.
Turkish: Benim bir narım var.

English: Mommy, I want you to buy me a pomegranate!
Turkish: Anne, bana bir nar almanı istiyorum!

English: Ali told me where I could buy pomegranates.
Turkish: Ali bana nereden nar alabileceğimi söyledi.

English: Kashgar's pomegranates are the most famous.
Turkish: Kaşgar narları en ünlüsüdür.

Grana ingilizcede ne demek, Grana nerede nasıl kullanılır?

Granadilla : Brezilya'ya özgü grandilla veren çarkıfelek çiçeği. Yumurta şeklindeki mor çarkıfelek meyvesi.

Granaries : Tahıl ambarı. Hububat ambarı. Silo. Ambar. Zahire ambarı. Mahzen.

Granary : Çok tahıl yetişen bölge. Ambar. Tahıl ambarı. Hububat ambarı. Zahire ambarı. Mahzen. Silo.

Granatite : Granatit.

Cortex granati : Nar ağacı kabuğu. Punica granatum adlı ağacın gövde, kök ve kalın dallarından elde edilen ve yapısındaki alkaloitler, şeritleri hareketsiz kılmak veya öldürmek için kullanılan nar ağacının kabuğu.

Grand average : Genel ortalama.

Grand chessboard : Büyük satranç tahtası.

Gran : Anneanne. Büyükanne. Nine. Babaanne. Gren.

Pomegranates : Yaprakları karşılıklı ya da kümeler halinde, basit ve stipulasız, çanak yaprakları 5-8 loplu ve kırmızı, taç yaprakları 5-7 parçalı, çiçekleri uçta tek ya da kimoz durumlarda, hermafrodit, ışınsal simetrili, bakka tipi meyvesi olan, meyvesi için kültürü yapılan, dünyada punica cinsi ve bu cinse ait iki türle, ülkemizde de nar (punica granatum) türü ile temsil edilen familya. Nargiller. Nar.

 

Grand : Bin dolar. Ulu. Önemli. Büyük. Ana. Azim. Büyüklük. Ağırbaşlı. Baş. Azamet.

İngilizce Grana Türkçe anlamı, Grana eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Grana ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cereal : Tahıl bulamacı. Tahıldan yapılmış kahvaltılık yiyecek (mısır gevreği gibi). Mısır gevreği. Tahıla ait. Kahvaltılık gevrek. Arpa, buğday, çavdar, darı, mısır, pirinç, sorgum ve yulaf ve benzerlerini içine alan tane yem grubu, tahıl, tane yem. Tahıllı.

Cereals : Mısır gevreği. Buğdaygiller. Kahvaltılık gevrek. Gövdelerinin içi boş, kökleri saçak şeklinde, yaprakları kılıçsı ve paralel damarlı, çiçekleri er dişi, ovaryum üst durumlu, karyopsis nadiren fındıksı ya da bakka tipi meyveleri olan, ülkemizde 142 cins ve 520 kadar türle temsil edilen, bir ya da çok yıllık, otsu nadiren çalı ya da ağaçsı bitkiler. Zahire. Tahıllar.

Allocation : Ayırma. Pay ayırma. Tahsis etme. Özgüleme. Paylaştırma. Yerleşim. İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Ödenek ayırma. Bir işin yapılması için ayrılan para. Pay ayırımı.

Grant in aid : Bağış. Hibe. Yardım. Devlet yardımı. Ödenek.

Vouchsafe : Nasip etmek. İhsan etmek. Lütfedip yapmak. Tenezzül etmek. Lütfedip vermek. Tenezzül edip yapmak. Lütfetmek.

 

Countenance : İzin. Teşvik etmek. Tasvip etmek. İzin vermek. Onaylamak. Onay. Uygun bulma. Surat. Destek. Uygun bulmak.

Corny : Tahıl bakımından zengin. Tanecikli. Nasırlı. Modası geçmiş. Basmakalıp. Eski. Mısır. Bayat. Klişe. Aptal.

Kirn : Mısır. Çekirdek içi. Katma. Hasat kutlaması (iskoç dilinde).

Allotment : Pay etme. Program tahsisleri. Hisselere ayırma. Tahsis. Hisse. Pay. Paylaştırma. Tahsisat. Ödenek. Parselleme.

Let : Bırakmak. Ses çıkarmamak. Dirmek. Tenis, masa tenisi alanlarında kullanılır. Kiraya vermek. Kiraya verilmek. Dürmek. İhale etmek. İzin vermek. Yenilen.

Grana synonyms : subsidisation, assignation, corns, parceling, grains, corniest, permit, corn, cornier, subsidization, parcelling, awarding, allowance, grain, apportionment, award, block grant, give, allow, foodgrains, apportioning.

Grana zıt anlamlı kelimeler, Grana kelime anlamı

Forbid : Memnu kılmak. Engel olmak. Yasaklamak. Olanak vermemek. Yasak etmek. Menetmek. Haram etmek. Men etmek.

Deny : Kaçınmak. Yalanlamak. Tanımamak. Esirgemek. Danmak. İnkar etmek. Yadsımak. Nasip etmemek. Yoksamak. Reddetmek.

Take : Alıcının sürekli olarak bir kez çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası. çevirim oyunluğunda, alıcının sürekli olarak bir kez çalıştırılmasıyla elde edilecek olan, her biri ayrı bir sayıyla belirtilen bölüm. alıcının bir kez çalıştırılması sırasında alıcı açısı, alıcı görüş noktası, alıcı ile çevrilen görünçlük arasındaki uzaklık, mercek çeşidi, vb. etkenlere göre başka başka özellikler gösteren görüntülerin tümü. (bu son durumda görüntüler gerek çerçeve içinde kapladıkları yer, gerek görüş açısı ve noktası, gerekse çevirim sırasında alıcının devinimiyle değişik özellikler kazanır ki, bunların her biri özel bir terimle belirtilir). tv. televizyon yayınında, sinemadaki çekimin özelliklerine karşılık olan durumlar. Kabul edilmek. Kabul etme (vücut). Hasat. Alıntı. Reaksiyon. Avalanan hayvan miktarı. (fotoğraf) çekmek. Tepki. Alınan taş.

Grana antonyms : disagree.