Helm türkçesi Helm nedir

Helm ile ilgili cümleler

English: Ali put on his helmet and got on his bike.
Turkish: Ali kaskını giydi ve bisikletine bindi.

English: A lot of kids don't wear bicycle helmets.
Turkish: Birçok çocuk bisiklet kaskı takmaz.

English: Ali picked up the helmet and put it on.
Turkish: Ali kaskı aldı ve onu giydi.

English: Ali entered the classroom, carrying his bicycle helmet.
Turkish: Ali bisiklet kaskını taşıyarak sınıfa girdi.

English: A bullet pierced the helmet.
Turkish: Bir mermi miğferi deldi.

Helm ingilizcede ne demek, Helm nerede nasıl kullanılır?

At the helm : Başkanlığında. Direksiyonda. Yöneltme. Denetiminde. Başında. Kontrolünde. Komutasında.

Be at the helm : Komutayı sağlamak. Kontrol ve yetki pozisyonunda olmak. Geminin dümeninde olmak. Denetimi sağlamak.

Starboard the helm : Dümeni sancağa basmak.

Take the helm : Dümen başına geçmek. İdareyi eline almak. Yönetimi üstlenmek. Yönetimi devralmak.

Helmed : Miğferli.

Helming : Baş. Miğfer. Lider. Yönetim. Gemilerin idare edildiği mekanizma. İdare. Kontrol. Baskısız. Dümen.

Helmeted : Miğferli. Kasklı. Başlıklı.

Helmert criterion : Helmert ölçütü.

Helmets : Miğfer. Kask. Başlık. Tolga.

 

Helmet crew : Kurtarma takımı.

İngilizce Helm Türkçe anlamı, Helm eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Helm ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Countenances : Onama. Göz yummak. Surat. Denge. Yüz ifadesi. Tasvip etmek. Uygun görmek. Çehre. Teşvik etmek. Müsamaha etmek.

Headpiece : Akıl. Şapka lambası projektörü. Süslü yazı başlığı. Üst kısım. Karyola başlığı. Başlık. Kafa. Lento.

Dept : Daire. Alan. Resmi büro. Departman. Bölüm. Çevre. Bölge. Department (bölüm).

Checkout : Çıkış işlemi. Ödeme yeri. Çıkış. Hata bulma. Hata ayıklama. Ayrılma. Düzeltme. Kasa.

Control : İdare etmek. Bir olaylar dizisini, bir süreci ya da bir aracı yöneltme ve düzenlemeyle ilgili işlevlerin tümü. sürmek, gütmek, yönetmek eylemleri artarak karmaşıklaşan, belirsizleşen birer işlevi adlandırır. denetim kavramında, doğruluğunu sınamak, sağlamak işlevi ağır basar. Dışarıya gidip gelen taşıtları gümrükçe denetleme işi. Kontrolü sağlamak. Kontrol altında tutmak. Kukla çatalı. Değişkenlerin belli değerler arasında kalmasını sağlama işlemi. Denet. Denetlemek. Güdüm.

Administrants : İdareci. Müdür.

Austerities : Kanaatkarlık. Sadelik. Katılık. Sertlik. Masraftan kısma. Haşinlik. Tasarruf. Ciddiyet. Kemer sıkma.

Tug : Sürüklemek. Çekiş. Römorkör. Çabalamak. Çekmek. Asılmak. Kuvvetle çekmek. Çekelemek. Şiddetle çekmek. Uğraşmak.

Cock of the walk : Aşırı gururlu. Kendisiyle övünen. Bir yerde borusu öten kişi. Bir grupta diğer üyeleri bastıran. Bir gruba hakim olan kimse veya şey. Diğer üyeleri sindiren.

 

Boss : Otoriter olmak. Patronluk etmek. Kabartma yapmak. Ustabaşı. Kabartma. İşveren. Gözetmen. İdare etmek.

Helm synonyms : steering system, administrator, humbugged, administrative director, towboat, headpieces, captained, unprinted, archon, printless, morion, dope, conns, captaining, ascendence, administratrices, helmets, directorships, dispensations, powerboat, caudillo, controlment, government, hanky panky, arch, check, directorship, caput, composure, controlling, helming, bonce, chancellery.

Helm ingilizce tanımı, definition of Helm

Helm kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To guide. [Bakınız: Haulm], straw. To direct. To steer. A helmet. To cover or furnish with a helm or helmet. Commonly used of the tiller or wheel alone. The apparatus by which a ship is steered, comprising rudder, tiller, wheel, etc.