Keki nedir, Keki ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Büyük kardeş.

Çamaşır.

İç giysisi.

Keki ile ilgili Cümleler

  • Dün herkes pişirdiğim peynirli keki sevdi.
  • Keki yaktım.
  • Ben huni keki biraz çok tatlı buluyorum.
  • Kekimiz için üç bardak kadar şeker katıyoruz ve hamuru iyice karıştırıyoruz.
  • Yaptığın keki gördüm.
  • Kekin maliyeti nedir?
  • Keki kim yaktı?
  • Keki, üçünüz aranızda bölüşün.
  • Annem keki sekiz dilime bölüyor.
  • Kekin herhangi bir yarısını alabilirsin.
  • Ali muzlu keki sever. Öte yandan, Mary çikolatalı keki sever.
  • Özellikle çikolatalı kekini seviyorum.
  • Keki fırından çok erken çıkardım.

Keki kısaca anlamı, tanımı

Beyaz kekik : Origanum Labiatae

Fermantasyon pres keki : Pencillium, streptomyces, sitrik asit ve benzerleri fermantasyonlarından elde edilen miselyumun süzülüp kurutulmasından oluşan bir ürün.

Kekiç : Çekiç. [Bakınız: kekiş]. Pamuk kozasının kabuğu. Mısır koçanı. Çene altı. Gaga. Küçük çek. Çekiç. (Erenköy, İnönü Eskişehir).

Kekikdüzü : Van ilinde, Saray ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Kekikpınar : Erzincan şehrinde, Dutluca bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Kekiksırtı : Van kenti, Kocapınar bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kekiktepe : Giresun şehri, Eynesil belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

 

Kekil : Alına dökülen kısa saç, perçem. Alna dökülen kısa saç. Kakül.

Kekilbastı : Kadın feslerine dikilen altın. (Yenikent Aksaray Niğde).

Kekilcen : Teke sakalı da denilen, çiğ yenen bir kır bitkisi.

Kekilli nadas : Haziranda yapılan nadas.

Kekilliali : Kırşehir ilinde, Savcılı nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Kekilmek : Yürürken ayak bir yere takılmak, tökezlemek.

Kekir : Alına dökülen kısa saç, perçem. Huysuz, inatçı (insan ve hayvan).

Kekire : Ekşi, mayhoş. Kırlarda yetişen bir sebze.

Kekirimsi : Buruksu, kekremsi.

Kekirmek : Geğirmek. İlenmek.

Kekiş : Pamuk kozasının kabuğu. Mısır koçanı. Çene altı : Kekişi çok dolgun.

Kekit : Kekik.

Kekitmek : Sapıtmak, kaçırmak (göz için): Gözünü kekitmeye gelmez. Kımıldatmak, oynatmak : Gözünü kekitmeden bakıyor. Saptırmak, yönünü değiştirmek.

Kekiz : Paçavra.

Bahçe kekiği : Bahçelerde özel yöntemlerle yetiştirilen kekik.

Girit kekiği : Girit Adası'nda yetişen, beyaz tüylü, pembe çiçekli ve çok yıllık bir bitki (Origanum dictamnus).

İstanbul kekiği : Trakya, Batı ve Güney Anadolu'da yetişen sık tüylü, beyaz ve pembe çiçekli, kuvvetli kokulu, çok yıllık bir bitki (Origanum heradeoticum).

Kekik : Ballıbabagillerden, karşılıklı küçük yapraklı, beyaz, pembe, kırmızı başak durumunda çiçekleri olan ve çiçeği baharat gibi kullanılan, odunsu saplı, kokulu bir bitki (Thymus vulgaris).

Kekik yağı : Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ.

Kekikli : Üzerine veya içine kekik konulmuş olan.

Yayla kekiği : Mercanköşk.

Diğer dillerde Keith flack düğümü anlamı nedir?

İngilizce'de Keith flack düğümü ne demek ? : keith-flack node