Kirti nedir, Kirti ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Ciddi, doğru.

Ağaçtan yapılmış köprü.

Dolu, bol, yığınla.

Kirti anlamı, kısaca tanımı

Kirt : Küçük, ufak, minik. Sağlam, dayanıklı. Gevrek, çabuk kırılan, az sert. İyi pişmemiş, sert: (yemek için). Yolsuz, emeksiz, karşılıksız elde edilen şey. Ciddi olmayan (söz). Kirtten söyledim. [Bakınız: kirti]. Derli toplu : Kirt bir ev. Küçük çocuk : Senin kirt, dün bir yumurta çalmış. Ciddi, doğru. Sert

Kirtiç : Kurumuş tandır ekmeği.

Kirtik : Pürüz, girinti çıkıntı. Pek az, azıcık, bir parça. Ufalanmış sabun parçası : Bir kirtik sabunla çamaşır yıkanır mı ?. [Bakınız: kırtik]. Bir damla, az. Kulak kıkırdağı. Rüşvet : Ahmet, kirtikcinin biridir. Vergi alındısı. Kırılıp ufalmış parça. Küçülmüş sabun parçası. Ufalanmış sabun parçası.

Kirtik kiraz : Geç olgunlaşan sert bir çeşit kiraz.

Kirtilmek : Zayıflamak.

Kirtim : Deri üstünde yaranın bıraktığı iz. Pürüz, girinti çıkıntı.

Kirtinmek : Tasdik etmek, iman etmek, inanmak.

Kirtiş : Pürüz, girinti çıkıntı. Eğri olan şey. Keskin ve sert kayalardaki sivri çıkıntı.

Kirtiş kirtiş : Yüzeyi pürüzlü, kenarı girintili çıkıntılı (şeyler için).

Kirtişmek : Sırnaşmak, inat etmek, iteleyip kakalamak.

Kirtiyh : Ufalanmış sabun parçası.

 

Kirtikli : Kenarları girintili çıkıntılı olan.

Kirtil : Büyük kabuklu deniz hayvanlarını avlamakta kullanılan, ince dallardan örülmüş sepet.

Yığınla : Çok, pek çok.

Köprü : Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı. İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey. Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılmış olan diş protezi. Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum, güreşçi köprüsü. Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durumu. Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri.

Doğru : Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. Yakın, yakınlarında. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde. Gerçek, hakikat. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun. Gerçek, yalan olmayan. Karşı yönünce. İki nokta arasındaki en kısa çizgi.

Ciddi : Şaka olmayan, gerçek. Güvenilir bir biçimde. Önem vererek, gerçek olarak. Ağırbaşlı. Eğlendirme amacı gütmeyen. Güvenilir, sağlam, önemli. Gülmeyen. Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim, kritik. Titizlik gösterilen, önem verilen.

Yığın : Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe. Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle.

 

Yığı : Başağın taneli kısmı, taneleri. “Yığı etdik, yedik. İstenildiğinde kullanılmak üzere yığınlanmış bilgi.

Dolu : Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü. Çok olan (iş, uğraş, olay vb.). İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı. İçki doldurulmuş bardak. Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan. Boş vakti olmayan, meşgul. İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar). Tornacılıkta delik açılmamış (gereç). Bir yerde sayıca çok. Bir duygunun güçlü etkisinde olan.

Diğer dillerde Kirpileştirme anlamı nedir?

İngilizce'de Kirpileştirme ne demek ? : porcupine