Kırtik nedir, Kırtik ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kurumuş sığır gübresi.

Pek az, azıcık, bir parça : Bir kırtik ekmek ver.

Artık.

Sakal : Kırtikin ağarmış, bu sözler sana yakışır mı?.

Ufalanmış sabun parçası.

Kulak kıkırdağı.

Kırılıp ufalmış parça.

Az.

Kurumuş (ekmek ve benzerleri için).

Kırtik anlamı, tanımı

Kırt : Küçük : Bunun askere alınmamasının sebebi daha kırttır. Gevrek, çabuk kırılan, az sert

Kırtik kırtik : Diş diş, girintili çıkıntılı, pürüzlü.

Bir parça : Biraz, azıcık, çok az. Kısa bir süre.

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

Azıcık : Çok az, biraz. (azı'cık) Kısa bir süre.

Kurum : Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is. Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür. Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese.

Kulak : Başın her iki yanında bulunan işitme organı. Saban kulağı. Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri. Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü. Duvar, baca, şömine vb. yerlerde kulağa benzer çıkıntı. Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri. Varlıklı Rus köylüsü. Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği.

 

Yakış : Yakma işi.

Sabun : Kirli ve yağlı şeyleri temizlemekte kullanılan, türlü yağlarla alkaliler birleştirilerek yapılmış olan madde. Bu maddenin kalıp durumunda olan biçimi.

Gübre : Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre.

Sığır : Geviş getirenlerden, boynuzlu büyükbaş evcil hayvanların genel adı. Anlayışsız, kaba saba kimse.

Sakal : Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü. Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü. Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde.

Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan ya da artakalan şey. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Nesne. Tane. Güzel, alımlı kız veya kadın. Müzik eseri. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Pasaj.

Artık : İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan. Daha çok, daha fazla. (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra. Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü. Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli.

 

Ekmek : Tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, sacda veya tandırda pişirilmesiyle yapılmış olan yiyecek, nan, nanıaziz. Serpmek. Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek. İnsanı geçindirecek iş, kazanç. Yemek, aş. Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak. Yarışta geçmek. Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak. Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek. Toprağı ekip biçmek için kullanmak.

Az az : Yavaş yavaş. Küçük ölçülerle.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Yakı : Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp deri üzerine uygulanan, beden ısısıyla vücuda yapışan eczalı parça.

Sığı : Bir çeşit geyik, karaca.

Ağar : Ağaç gövdesinden oyulan su yalağı. Ahır. Ağır, yavaş. Ağır. Ağır, karşılığı ar. Sadık, doğru sözlü. Yükselir, yücelir.

Diğer dillerde Kırsıçanımsılar anlamı nedir?

İngilizce'de Kırsıçanımsılar ne demek ? : damans