Turkish: Bir avukat başka birinin paranı almasını önleyen bir kişidir.
English: A lot of clients come to the lawyer for advice.
Turkish: Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.
English: Ali and his lawyer left the courtroom together just a few minutes ago.
Turkish: Ali ve avukatı sadece birkaç dakika önce birlikte mahkeme salonunu terk ettiler.
English: A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
Turkish: Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
English: A good lawyer would leave no stone unturned in his efforts to defend his client.
Turkish: İyi bir avukat müşterisini savunmak için yeri göğü titretecektir.
Lawyer client relation : Avukat müvekkil ilişkisi.
Case lawyer : Avukat. Dava vekili.
Criminal lawyer : Ceza hukukçusu. Ceza avukatı.
Defense lawyer : Savunma avukatı. Sanık avukatı (hukuk terimi). Savunma vekili.
Divorce lawyer : Boşanma avukatı.
Sea lawyer : Safsatacı gemici. Her şeye kusur bulan gemici.
Lawyering : Avukatlık yapma.
Lawyerlike : Avukat gibi. Avukatlara benzeyen. Avukatlara özgü özelliği olan.
Lawyers : Hukukçular. Hukukçu. Avukat.
Trial lawyer : Dava avukatı. Duruşma avukatı.
Sözcükler, direkt olarak Lawyer ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Apologist : Apolojist. Savunucu. Savunan kimse. Savunma yapan kişi.
Administrative districts : İlçe. Kaza. İdari bölüm. İdari bölge.
Attorney : Yasal ya da türesel işlerde, gerçek ve tüzel kişilere ilişkin hakları davacısı gibi gütmeye ve savunmaya yetkili kişi. avukat sayısı beşten az olan yerlerde bunların yetkisini taşıyan aynı konularda savunma işi yapan kişi. Yasal kovuşturucu. Yetkili. Bir başkasının adına ve sayışımma iş yapabilmek üzere yetkilendirilen kişi. Temsilci. Avukatlık. Mümessil. Vekil.
Act of witness : Tanıklık.
Abduction : Abdüksiyon. Adam kaldırma. (kas) dışarı çekme. Kaçırma. Dışaçekim (tıp veya medikal terimi). Dışaçekim. Kız kaçırma. Uğrulama. Adam kaçırma. Kaçırma (bir kimseyi).
Advocated : Savunmak. Savunucu. Korumak. Yandaş. Müdafaa etmek. Desteklemek. Taraftar.
Apologists : Savunan kimse. Savunma yapan kişi. Apolojist. Savunucu.
Defenders : Savunma oyuncusu. Savunan kişi. Savunan. Koruyucu kimse. Savunucu. Ünvanını koruyan şampiyon. Tarafını tutan. Savunan kimse. Müdafaa eden.
Briefed : Talimat. Kısa. Özetlemek. Avukat tutmak. Talimat veya bilgi vermek. Bilgilendirmek. Kısa ve öz. Dava özeti. Brifing yapmak.
Lawyer synonyms : public defender, prosecuting officer, professional person, attorney client relation, prosecuting attorney, fiduciary relation, attorney at low, barrister at law, barrister, defender, public prosecutor, attorneys, defense lawyer, acts contra bonos mores, legists, solicitor, trial lawyer, lawyers, advocator, counsellor at law, administration of justice, counselor at law, counselor, brief, defensor, defense attorney, prosecutor, counsel, legist, dft, professional, a wide saloon, ballyhoo man.
Lawyer kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : One whose profession is to conduct lawsuits for clients, or to advise as to prosecution or defence of lawsuits, or as to legal rights and obligations in other matters. It is a general term, comprehending attorneys, counselors, solicitors, barristers, sergeants, and advocates. One versed in the laws, or a practitioner of law.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Lawyer kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Lawyer ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Lawyer anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Lawyer ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.