Offensive türkçesi Offensive nedir

Offensive ile ilgili cümleler

English: The general decided to launch an offensive against the enemy camp.
Turkish: General düşman kampına karşı bir saldırı başlatmaya karar verdi.

English: Go on the offensive.
Turkish: Saldırıya gidin.

English: That's an offensive question.
Turkish: O saldırgan bir soru.

English: The plans for the offensive were secret.
Turkish: Saldırı planları gizliydi.

English: We should avoid writing sentences that are disrespectful, offensive or hateful.
Turkish: Saygısız, saldırgan ve nefret dolu cümleler yazmaktan kaçınmamız gerekir.

Offensive ingilizcede ne demek, Offensive nerede nasıl kullanılır?

Offensive action : Kılıçoyunu vuruşma ve yarışmalarında, herhangi bir dürtüş ya da vuruşu uygulamak için, kol germesiyle sürekli ve ileri doğru geliştirilen yürüyüş, açılma, atılma gibi eylemler. Saldın eylemleri.

Offensive arms : Saldırı amaçları için kullanılan silahlar.

Offensive attitude : Saldırgan davranış. Onur kırıcı davranış. Rahatsız edici tutum. Kötü davranış.

Offensive behavior : Onur kırıcı davranış. İncitme veya onurunu kırmaya neden olan davranış.

 

Offensive language : Kaba dil. Kırıcı dil. İncitici dil.

Offensively : İğrenç bir biçimde. Saldırgan bir şekilde. Saldırgan bir halde. Hakaret edici bir şekilde. Zarar verici bir şekilde. Saldırganca.

Offensive weapon : Suç aleti. Taarruz silahı. Saldırı silahı. Tehlikeli silah.

Offensive war : Saldırı savaşı. Saldırılara yönelik olan savaş (savunmadan daha ziyade).

Take the offensive : Taarruza geçmek. Saldırıya geçmek.

Assume the offensive : Saldırıya geçti. Saldırıya başladı. Saldırıyı başlattı. Taarruza geçti.

İngilizce Offensive Türkçe anlamı, Offensive eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Offensive ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Butters : Beş para etmez. Yağcılık. Tereyağı. Dalkavukluk. Tereyağına benzeyen kakao vb. yağı.

Offending : İç acıtıcı. İncitici. Sorun yaratan. Hoşa gitmeyen. Karşı koyan. Can sıkıcı. Kırıcı. Rencide edici.

Act of assault : Saldırı eylemi.

Offence : Gücenme. Töhmet. Suç. İncitme. Hakaret. Ağır suç. Gücendirme. Biçimsel suç. Kabahat.

Awful : Çok kötü. Oldukça büyük. Müthiş. Berbat. Rezalet. Sunturlu. Meret. Korkunç. Rezil.

Black hearted : Fena. Kötü kalpli. Kötü huylu. Ahlaksız. Kötücül.

Belligerent : Savaşan devlet. Muharip. Savaş durumundaki. Dövüşken. Dövüşçü. Savaşçı. Cenkçi. Savaşan. Kavgacı. Münakaşacı.

Assaulter : Hücum eden. Mütecaviz.

Accurst : Berbat. Lanetli. Uğursuz.

Bad : Bir dürtüş ya da vuruşa karşı korunmak için yapılan, yerinde ve yeterli olmayan çelgi. Rahatsız. Sahte. Çürük. Yıkım. Fena. Zarar. Kem. Batak.

 

Offensive synonyms : dirty war, graceless, attack, incursion, carrion, agressive, barfy, cruddy, push back, blaster, amiss, aggression, dingy, clarty, black, dirtied, aggressive, baneful, fell on, lunge, broadside, badly, cloying, flagitious, inbreak, abhorrently, execrable, military operation, aggressors, lunged, assailants, hard favored, augean.

Offensive zıt anlamlı kelimeler, Offensive kelime anlamı

Unoffending : Dokunmaz. Zararsız.

Pleasant : Canayakın. Şirin. Sevimli. Gökçe. Yakın. İç açıcı. Sıcak. Hoş. Zevkli. Tatlı.

Palatable : Makul. Yenebilir. (yenir) yutulur. Yenilebilir. İçilebilir. Hoş. Tadı güzel. Lezzetli. Makbul. Hoşa giden.

Offensive antonyms : good, inoffensive, lovable.

Offensive ingilizce tanımı, definition of Offensive

Offensive kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Displeasing. Annoying. Giving offense. As, offensive words. Opposed to defensive. Causing displeasure or resentment. The state or posture of one who offends or makes attack. The act of the attacking party. Aggressive attitude.