Pasa nedir, Pasa ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Ardı arkası kesilmeden, durmadan, sürekli olarak.

Çardak.

Ekmek pazısı konulan, uzun, göz göz tahta tabla.

oyundan, güreşten, çalgı çalındıktan sonra toplanan para, bahşiş.

Ara vermeden, aralıksız.

Ekmek pazısı dizilen ve taşınan tahta tabla.

Maden ocaklarında madenlerin arasında çıkan taş, toprak ve benzerleri yabancı nesneler.

Çalgıcıların düğünlerde topladıkları para, parsa.

Sürekli olarak.

Teknik terim anlamı:

Ekmek yapılmak üzere hazırlanan hamur topaklarının içine dizildiği dikdörtgen biçiminde tahta araç. (Senirkent Isparta; Refahiye Erzincan; Bor Niğde).

Pantalon ve ceketlere ilik yapmak için kullanılan sert iplik. (Aksaray Niğde).

Pasa ile ilgili Cümleler

  • Pasaportuna ve üç adet fotoğrafına ihtiyacım var.
  • Öğretmen sınıfa İncil'den bir pasaj okudu.
  • Pasaportunu bankaya getirmelisin.
  • Onun bir pasaportu var mı?
  • Pasaportumu yenilemek zorundayım.
  • Pasaportum çalındı.
  • Tom'un bir Kanada pasaportu var.
  • Eğer pasaportunu bulursam, ben seni arayacağım.
  • O, İncil'den bir pasaj alıntıladı.
  • Pasaportumu gördün mü?
  • Pasaportlarımızı aldılar.
  • Pasaportun var mı?
  • Geçerli bir pasaportun var mı?

Pasa anlamı, tanımı

Pasa atuşturmah : Durmaksızın yemek

Pasa bezi : Pasanın içine konan bez örtü. (Senirkent Isparta).

 

Pasada : Beceriksiz, pasaklı, dağınık kişi.

Pasaf : Pislik, süprüntü. Akarsu ve sel artığı, moloz. Yemek artığı, kazan ve tencere dibine yapışmış yemek. Kirli, pasaklı. Yalan. Kir, süprüntü.

Pasafçı : Temiz iş yapmayan. Gelişigüzel, düşünmeden konuşan. Patavatsız, sözünü bilmeyen.

Pasafka : Aşağılık, onursuz, değersiz kişi. [Bakınız: pasahlı]. İşine ve giyimine özen göstermeyen, temiz ve düzenli olmayan.

Pasaflı : Temiz olmayan, karışık : Bu haşhaş çok pasaflı. [Bakınız: pasahlı]. İşine ve giyimine özen göstermeyen, temiz ve düzenli olmayan.

Pasağı : Kene : Koyunlara pasağı dadanmış.

Pasah : Tarlanın, ekini seyrek ve büyüyememiş bölümü. Çöplük.

Pasahlı : İşine ve giyimine özen göstermeyen, temiz ve düzenli olmayan. Pis ve düzensiz.

Pasaklanmak : Kirlenmek : Çocuğun yüzü çok pasaklanmış.

Pasaklı ton : Genellikle aynı isimli rak müzik tarzında kullanılan özensiz, kaba ve pürüzlü gitar tonu.

Pasal : Hayvan bağlamak için yere çakılan kazık. Kütük yarmakta kullanılan odun ya da demir çivi. İpliği düzeltmek için kullanılan tahta araç.

Pasalak : Çarık yapmak için kesilen gönün orta parçası. Onurlu, kibirli.

Pasan : Sisli havalarda dallarda donan kar, kırağı, kırç.

Pasanaklı : İşine ve giyimine özen göstermeyen, temiz ve düzenli olmayan.

Pasank : Kir, süprüntü.

Pasarıf : Pislik, süprüntü.

Pasaroflamak : Söylediğini bilmemek, bunamak.

Pasaruklamak : Bunamak.

Gri pasaport : Belli bir görev için yurt dışına çıkanlar için verilen geçici pasaport.

Kırmızı pasaport : Ülkesini yurt dışında temsil etmekle görevlendirilen kimselere belirli süreler için verilen pasaport.

 

Lacivert pasaport : Yurt dışına çıkmak için verilen pasaport.

Pasaj : İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı. Yazının veya eserin bir bölümü, parça.

Pasak : Kir.

Pasaklı : Giyimine veya eşyanın temizliğine, düzenine önem vermeyen (kimse), çapaçul.

Pasaklılık : Pasaklı olma durumu.

Pasaparola : Bir birliğe verilen ve ağızdan ağıza bütün askerlere yayılan emir.

Pasaport : Yabancı ülkelere gidecek olanlara yetkili kuruluşça verilen, yabancı ülke yetkililerinin kimlik incelemesinde geçerli olan belge.

Pasata : Bir tür kumar oyunu.

Pasavan : Sınırdaş olan ülkelerin sınır bölgeleri içinde oturan kendi vatandaşlarına komşu bölge sınırları içinde kısa süreli dolaşmalarını sağlamak üzere verdiği belge.

Yeşil pasaport : Dördüncü dereceden itibaren devlet memurlarına, eş ve çocuklarına verilen hususi pasaport.

Diğer dillerde Pas rengi gerdanlı dalgıç anlamı nedir?

İngilizce'de Pas rengi gerdanlı dalgıç ne demek ? : red-throated diver