Pasaflı nedir, Pasaflı ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Temiz olmayan, karışık : Bu haşhaş çok pasaflı.

[Bakınız: pasahlı].

İşine ve giyimine özen göstermeyen, temiz ve düzenli olmayan.

Pasaflı kısaca anlamı, tanımı

Pasa : Ardı arkası kesilmeden, durmadan, sürekli olarak. Çardak. Ekmek pazısı konulan, uzun, göz göz tahta tabla. oyundan, güreşten, çalgı çalındıktan sonra toplanan para, bahşiş. Ara vermeden, aralıksız. Ekmek pazısı dizilen ve taşınan tahta tabla. Maden ocaklarında madenlerin arasında çıkan taş, toprak ve benzerleri yabancı nesneler. Çalgıcıların düğünlerde topladıkları para, parsa. Sürekli olarak. Ekmek yapılmak üzere hazırlanan hamur topaklarının içine dizildiği dikdörtgen biçiminde tahta araç. (Senirkent Isparta; Refahiye Erzincan; Bor Niğde). Pantalon ve ceketlere ilik yapmak için kullanılan sert iplik. (Aksaray Niğde)

Pasaf : Pislik, süprüntü. Akarsu ve sel artığı, moloz. Yemek artığı, kazan ve tencere dibine yapışmış yemek. Kirli, pasaklı. Yalan. Kir, süprüntü.

Gösterme : Göstermek işi. Teşhir, sergileme.

Pasahlı : İşine ve giyimine özen göstermeyen, temiz ve düzenli olmayan. Pis ve düzensiz.

Düzenli : Düzeni olan, yerli yerinde, kararlı, tertipli, muntazam. Sistemli, nizamlı, metodik.

Karışık : Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş. Düzensiz, dağınık, intizamsız. Dolu. Karışmış. Saf olmayan. Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan. Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan. Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan, çapraşık.

 

Haşhaş : Gelincikgillerden, kapsüllerinden afyon elde edilen, tohumlarından yağ çıkarılan bir yıllık ve otsu bir kültür bitkisi (Papaver somniferum).

Göster : Gösteriş eyleminin yapılması için kılıçoyunu öğretmenince verilen komut.

Olmaya : Yapılmamış ola, görülmemiş ola.

Düzen : Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Dolap, hile. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Bez dokuma tezgâhı. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Yerleştirme, tertip. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Alet edevat takımı.

Temiz : Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı, pak, münezzeh, hijyen, hijyenik. Kirli, lekeli, bulaşık olmayan bir biçimde. Sabıkasız. Ahlakça lekesiz, necip, nezih. Özenle yapılmış. Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özrü olmayan.

Karış : Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki açıklık.

Giyim : Giyme işi. Giyme biçimi. Giysi.

Pasah : Tarlanın, ekini seyrek ve büyüyememiş bölümü. Çöplük.

Temi : Bitki, ağaç, meyve kümesi.

Özen : Bir işin elden geldiğince iyi olmasına çabalama, özenme, itina, ihtimam.

Karı : Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce. Kadın. Yaşlı, ihtiyar.

Düze : Doz.

Diğer dillerde Pas rengi gerdanlı dalgıç anlamı nedir?

İngilizce'de Pas rengi gerdanlı dalgıç ne demek ? : red-throated diver