Playoff türkçesi Playoff nedir

  • Rövanş maçı.
  • Beraberliği bozacak oyun.
  • Baraj maçı.
  • Rövanş.
  • Eleme maçı.

Playoff ile ilgili cümleler

English: He loves to watch playoff basketball.
Turkish: O, final basketbolunu izlemeyi sever.

English: The Giants finally made it to the playoffs.
Turkish: Devler sonunda finale kaldı.

English: Our team did not reach the playoffs this year.
Turkish: Takımımız bu sene pileyofa kalamadı.

Playoff ingilizcede ne demek, Playoff nerede nasıl kullanılır?

Throughout the playoff : Tüm playoff (bir turnuvanın tüm final oyunları) serisi boyunca.

Play a part : Bir rolü oynamak. Rol almak. Rol oynamak. Payı olmak. Rol yapmak. Katılmak. Yer almak.

Play a role : Rol oynamak. Payı olmak. Rol yapmak.

Play a script : Betiğin çalıştırılması.

Play act : Rol yapmak. Numara yapmak.

Play apparatus : Oyun sırasında çocukların kullandıkları ve yararlandıkları araçlar. Oyun araçları.

Play by ear : Doğaçlama hareket etmek veya karar vermek. Duruma göre hareket etmek. Olanlara ayak uydurmak. İçinden geldiği gibi hareket etmek veya karar vermek. Notasız çalmak. Kafasına göre hareket etmek veya karar vermek. O an canı nasıl istiyorsa veya plansız hareket etmek veya karar vermek.

Play by play : Ayrıntılı. Dakikası dakikasına veren.

Play both ends against the middle : İkili oynamak. Birbirine düşürmek. Kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek. İki zıt grubun mücadelesinden nemalanmaya çalışmak. Şeytana külahı ters giydirmek. Şeytana külahını ters giydirmek. İki zıt grubun mücadelesinden avantaj devşirmek.

 

Play cat and mouse with : Kedi fare gibi oynamak.

İngilizce Playoff Türkçe anlamı, Playoff eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Playoff ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

World series : Beyzbol oyunları serisi. Şampiyonluk karşılaşmaları (baseball terimi).

Preliminary : Hazırlık. Yeterlik sınavı. Ön sınav. Başlangıç niteliğinde. Giriş. Başlangıç. Ön hazırlık. Hazırlayıcı. İlk.

Competition : Yarış. Sınama. Deneme. Müsabaka. Atletizmin kapsamına giren tüm spor dallarında birinciliği elde etmek için yapılan yarışma. Yarışma. Rekabet. Musabaka. Bireylerin, toplumsal kümelerin ya da toplumların gereksinmelere oranla kıt olan özdeksel ve tinsel değerleri elde etmeğe yönelik çabaları dolayısıyla aralarında oluşan ve savaştan uzlaşmaya dek türlü biçimler alan bir toplumsal ilişki süreci. Çekişme.

Return : Karşılama. Topun kurallara uygun olarak karşı alana aktarılması. İade etmek. Dönmek. Geri dönmek. Bir üretim etkinliği sonunda yaratılan malların parasal değerleri. krş. gelir. Geri götürmek. Getiri. Karşıdan gelen topun ağın üzerinden ya da ağa dokunarak yeniden karşı alana gönderilmesi.

Contest : İtiraz edip yanlış olduğunu ispatlamaya çalışmak. Rekabet etmek. Mücadele. İtiraz etmek. Yarışmak. Münakaşa. Çekişmek. Karşı koymak. Doğruluğu hakkında tartışmak. İnkar.

Playoff synonyms : playoff game, return match, return game.