Prefix türkçesi Prefix nedir

  • Önek.
  • Önek koymak (sözcük başına).
  • Alan kodu.
  • Ön ek.
  • Önüne eklemek.
  • Gramer alanında kullanılır.
  • Başına eklemek.
  • Bazı yabancı dillerde, genellikle kelime türetmede veya çekim esnasında rastlanan kök kelimenin başına ön sesten önce gelen ve kelimeye belirli bir anlam katan ek: ing. ordinary "olağan" /extra-ordinary "olağanüstü"; countable "sayılabilen" / un-countable "sayılamayan"; fr. attendu "beklenilen" / in-attendu "beklenilmeyen", heureux "mutlu" / mal-heureux "mutsuz"; almanca scheinen "parlamak" / be-scheinen "ışıklandırmak"; kennen "bilmek, tanımak" / erkennen "farkına varmak, hüküm vermek"; national "milli" / inter-national "milletlerarası"; in-land "memleket içi", aus-land "memleket dışı"; ar. zi-kıymet "kuymetli"; far. bi-perva "pervasız, korkusuz"; bi-kes "kimsesiz"; na-reside "yetişmemiş, olgunlaşmamış"; na-tamam "bitmemiş" vb.
  • Öntakı.
  • Önek koymak.

Prefix ingilizcede ne demek, Prefix nerede nasıl kullanılır?

Prefix characters : Önek karakterleri.

Prefix notation : Önek yazımı. Önek gösterimi. Öntakı gösterimi. Ön ek gösterimi. Öntakı simgelemi.

Label prefix : Elektronik çizelgelerde etiketi belirleyen karakter. Etiket öneki.

User prefix : Kullanıcı öneki.

Prefixed : Önek koymak. Başına eklemek. Önüne eklemek.

 

Prefigurative : Prefigüratif.

Prefixing : Önek koymak. Önüne eklemek. Başına eklemek.

Prefixes : Başına eklemek. Önek koymak. Önüne eklemek. Önekler.

Metric prefixes : Metrik öntakılar.

Prefigures : Önceden kavramak. Önceden fikir vermek. Delalet etmek. Önceden canlandırmak.

İngilizce Prefix Türkçe anlamı, Prefix eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Prefix ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Action verb : Cümlede yüklemin gösterdiği işin yapma niteliği taşıdığını, yapanın dışında bir nesneye yöneldiğini gösteren fiil: al-, bil-, getir-, derle-, düşün-, kaz-, yaz-, taşı- vb. Kılış fiili. (gramer) eylem veya hareket belirten yüklemin merkezi olan kelime. Hareket veya eylem fiili. Eylem fiili.

Dialling area : Arama bölgesi. Belli bir bölgeye karşılık gelen telefon kodu. Arama alanı. Bölge kodu.

Accidence : Büküm. Tasrif. Yapım ve çekim sırasında kelime köklerinin farklı biçimlere girmesi şeklindeki kırılma olayı. büküm; arapça, almanca, ingilizce, rusça gibi sami, cermen ve islav dillerine özgü bir olaydır: ar. ketebe «yazdı» kökünün kütibe «yazıldı», yüktebü «yazılır», yüktebune «yazılırlar», litükteb «yazıl!»; katebu «mektuplaştı, yazıştı», katibun «yazan, katip», mektubun «yazılmış şey, mektup» mektebun «mektep okul» şekillerine girmesi; almanca sehen «görmek», sah «gördü», gesehen «görmüş, görülmüş»; ing. to write «yazmak» wrote «yazdı», written «yazmış, yazılmış» gibi. Morfoloji. Çekim. Bükün. Sarf usul ve prensipleri. Yapıbilim.

Active verb : Etken fiil. Öznesi belli olan, öznesiyle kesin ilişkisi bulunan ve herhangi bir çatı eki almamış olan fiil: o hızlı yürüdü, ben kaçtım. (p. safa. şimşek, s. 23). büyük babam esrarlı şeyleri çok severdi (p. safa, göst. y.). asırlarca birbirlerinin kanlarını emen, gözlerini oyan insanlar, kol kola oynadılar. doğan hürriyet güneşini alkışladılar (ö. seyfettin. harem, eshab-ı kehfimiz, s. 12). tanyeri nerdeyse ağaracaktı. dağlar kül rengi bir aydınlığın içinde kapkara yükseliyordu. (t. buğra, dönemeçte, s. 5). durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır. (t. fikret) vb. karşıtı edilgen fiil’dir. bk. etken çatı. Etken eylem.

 

Active voice : Aktif ses. Düz çatı. Yüklemin belirttiği işin özne tarafından doğrudan doğruya yapıldığını gösteren eksiz fiil çatısı, yalın çatı: ak-, belir-, biç-, eski-, duy-, kurtul-, kısal-, sabahla- vb. fiiller özneleri ve çekimli durumları ile birer etken çatı oluştururlar: arka sokaktaki dere bu yıl hiç kurumadı, hep aktı. hava (özne) karardı ve akşam oldu. kayıkçılar, (özne) kayığı kıyıya çektiler. şiddetli rüzgar (özne) ağacın dallarını kırdı. ömrümüz boyunca emek sarfettiniz. bir aralık böyle uyurken müthiş bir gürültü ile uyandım (özne: ben, h.z. uşaklıgil, kırk yıl ı, s. 41). o (özne) hızlı yürüdü, ben (özne) kaçtım (p. safa, şimşek, s. 23). büyük bakan (özne) esrarlı şeyleri çok severdi (göst.e., s. 23) vb. karşıtı edilgen çatı’dır. Etken çatı. Aktif çatı.

Accusative : Geçişli fiil taşıyan bir cümlede fiilin doğrudan doğruya etkilediği yani fiildeki işlevin etki bakımından üzerine yüklendiği adın içinde bulunduğu durum. türkçede bu durum ya eksiz yahut da yalın veya iyelik ekleriyle genişletilmiş adlardan sonra gelen +(y)ı/+(y)u eki ile karşılanır: iş bulmak, görüş bildirmek, yol sormak, ağaçlar+ı budamak, yaka+yı kurtarmak, okul+u bitirmek, istedik+im+i getirdi; yazdıklarınız+ı okudum, görünüş+ü koruyunuz gibi. ancak, bu ek üçüncü şahıs teklik ve çokluk iyelik eklerinden sonra araya bir zamir n’si alarak +nı/+nu biçimine girer; arkadaşımın yeni ev+i+ni gezdim. artık yuva+sı+nı kurmaya çalışıyor; bildik+leri+ni anlattı, yorulduğ+u+nu görmedim vb. İsmin -i halindeki sözcük grubu. Akuzatif. İsmin -i halindeki sözcük. İsmin i hali. Yükleme durumu. İsmin -i hali. İsmin -i haline ait. Belirtme durumu.

Field code : Sahra kodu.

Affix : Bağlamak. Basmak (mühür). Basmak (damga). Atmak (imza). Koymak. Ek. Son ek veya ön ek. Pul yapıştırmak. İliştirmek.

Tag : Elim sende oyunu. Yafta koymak. İsimlik. Perçem. Ceza makbuzu. Saçak. Meşhur laf. Peşini bırakmamak. Ünlü söz. Ayakkabı kulağı.

Prefix synonyms : alpha privative, prefixing, accent intensive, adjektive, adjectival construction, zip code, accent of group, ablaut, area code, adams apple, accentuation, prefixed, abstract noun, action noun, actif, prefixes, ablative.

Prefix zıt anlamlı kelimeler, Prefix kelime anlamı

Suffix : Sonek. Kelime kök veya gövdesinin sonuna eklenen ek. türkçenin ekleri son eklerdir: baş + lı, baş + lık, başlık + sız, yaş + a-, yaşlı + lık, demir + ci, demirci + lik, gec + ik-, gecik-tir-, bak-ış, anla-y-ış vb. Takı. Son ek. Sonuna eklemek. Ardek. Eklemek. Bilgisayar, gramer alanlarında kullanılır. Sonek olarak yazmak. Sontakı.

Prefix ingilizce tanımı, definition of Prefix

Prefix kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, pre- in prefix, con- in conjure. Esp., one or more letters or syllables combined or united with the beginning of a word to modify its signification. As, to prefix a syllable to a word, or a condition to an agreement. That which is prefixed. To put or fix before, or at the beginning of, another thing.