Press türkçesi Press nedir
- Sıkmak (limon vb.).
- Ütülemek.
- Sıkmak.
- Basmak.
- Hızlandırmak.
- Topluca ilerlemek.
- Bilgisayar alanında kullanılır.
- Baskı yapmak.
- Basım yoluyla çoğaltılarak, belirli zamanlarda çıkan basmalar.
- Sıkıştırmak.
- Pres.
- Zorlamak.
- Acil olmak.
- Preslemek (çelik veya cam veya tuğla vb'ni).
- Basın.
- Baskı.
- Preslemek.
- Bastırmak.
- Basım.
- Çabuklaştırmak.
Press ile ilgili cümleler
English: Ali didn't press Mary for an explanation.
Turkish: Ali bir açıklama için Mary'ye baskı yapmadı.
English: Ali is eager to press on.
Turkish: Ali devam etmeye istekli.
English: Ali didn't press the issue.
Turkish: Ali sorunun üstüne gitmedi.
English: All you have to do is press the button.
Turkish: Tüm yapmanız gereken düğmeye basmaktır.
English: Ali decided not to press charges.
Turkish: Ali dava açmamaya karar verdi.
Press ingilizcede ne demek, Press nerede nasıl kullanılır?
Press a key : Bir tuşa basın.
Press agent : Haber ajanı. Basın sözcüsü. Basın danışmanı.
Press association : Basın kurumu. Basın birliği.
Press box : Basın tribünü. Basın mensuplarına ayrılan yer. Gazeteciler locası.
Press conference : Basın toplantısı.
Press gallery : Basın locası.
Press new shortcut key : Yeni kısayol tuşuna bas.
Press forward : Hızla ilerlemek. Acele etmek.
Press meal of sunflower seed : Ayçiçeği tohumu ekspeller küspesi. Ayçiçeği tohumunun yağının mekanik sıkma işlemiyle alındıktan sonraki kalıntısının öğütülmesisonucu elde edilen bir yan ürün.
Press law : Basın yasası. Basın işlerini düzenlemek amacı ile hazırlanan ve uygulanan yasa.
İngilizce Press Türkçe anlamı, Press eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Press ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Duresses : İcbar. Gözdağı. Tehdit. Hapis. Tazyik. Zorlama. Tutuklama. Şantaj. Cebir.
Scorch : Kurutmak. Hızlı gitmek (araba vb.). Yanmak. Kavrulmak. Ağır konuşmak. Hafifçe yakmak. Yakmak. Acı sözlerle incitmek. Uçmak (araba vb.). Ağır eleştirmek.
Facilitate : Yardım etmek. Hafifletmek. Olanak sağlamak. Kolaylık getirmek. Rahatlatmak. Olanak tanımak. Kolaylaştırmak.
Bother : Can sıkmak. Dert. Takmak. Zahmet. Baş belası olmak. Rahat vermemek. Sıkıntı vermek. Daraltmak. Sinir etmek.
Ailed : Sıkıntıya sebebiyet vermek. Sıkıntıya sebep olmak. Sıkıntıya sebep vermek. Rahatsız etmek. Rahatsız olmak. Hasta olmak. Sıkıntıya neden olmak. Hastalanmak.
Access control : Erişim denetim. Erişim kontrolü. Erişim denetimi. Giriş kontrolü. Sistemler veya dosyalara sınırlanmış erişim.
Literal : Düz anlamlı. Kalıp deyim. Harfi harfine. Hazır bilgi. Tam. Sade. Kelimesi kelimesine. Gerçekçi. Edebi.
Chagrin : Rezil etmek. Küstürmek. Ümidini kırmak. Gücendirmek. Utandırmak. Üzmek. Tasalanmak. Keder. Can sıkmak.
Alleviating : Hafifletmek. Yatıştırmak. Teskin etmek. Dindirmek. Azaltmak.
Singe : Hafifçe yakma. Ateşten geçirmek. Azıcık yakmak. Hafif yanık. Hafifçe yanmak. Hafifçe yakmak. Uçlarını yakmak (saç). Alazlamak. Alevden geçirmek.
Press synonyms : craunch, press down on, cranch, crackdown, squash, appeasing, flood, advocate, coercions, mash, weigh down, rush, assuaged, trooping, expediting, astringe, acception, printings, counterfeited, preach, catch, gingering up, grind, squeezer, asswage, accelerate, quickens, besets, planish, quickened, attack suddenly, constrains, appeases.
Press zıt anlamlı kelimeler, Press kelime anlamı
Delay : Askıda bırakma. Gecikmek. Aksatmak. Oyalanmak. Alıkoymak. Yubanmak. Askıda bırakmak. Gecikme. Geç kalmak. Eğlemek.
Press ingilizce tanımı, definition of Press
Press kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : We press substances with the hands, fingers, or arms. To impress. Sometimes, the place or building containing a press or presses. We are pressed in a crowd. To exert pressure. To force into service, particularly into naval service. To bear upon. To crowd or compel by a gradual and continued exertion. To act upon by pushing or thrusting, in distinction from pulling. To urge, or act upon, with force, as weight. We press the couch on which we repose. An East Indian insectivore (Tupaia ferruginea). It is arboreal in its habits, and has a bushy tail. The fur is soft, and varies from rusty red to maroon and to brownish black. To push, crowd, or urge with steady force. To squeeze. A commission to force men into public service, particularly into the navy. To bear heavily. An apparatus or machine by which any substance or body is pressed, squeezed, stamped, or shaped, or by which an impression of a body is taken. To compress. As, we press the ground with the feet when we walk.
Bu kısımda Press kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Press ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Press anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Press ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.