Protuberance türkçesi Protuberance nedir

Protuberance ingilizcede ne demek, Protuberance nerede nasıl kullanılır?

Cloacal protuberance : Kloaka çıkıntısı. Kloakanın yanında bulunan sperm kesesinin spermle dolması sonucu, erkek kuşlarda kloakanın şişmesi durumu.

Protuberances : Yumru. Çıkıntı. Kabartı. Tümsek. Şişlik.

Protuberant : Dışarı çıkmış. Şiş. Tümsek. Çıkıntılı. Dışarı fırlamış. Kabarık. Yumru gibi. Çıkık. Dışarı uzanmış. Dışa çıkık.

Protuberate : Şişmek. Yumrulanmak.

İngilizce Protuberance Türkçe anlamı, Protuberance eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Protuberance ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Apophysis : Apofiz. Derinlerdeki büyük magma kütlelerinden ya da damardan yanlardaki kayaçların içine doğru kama gibi giren ve genel olarak bunlarla bağlantısı olan kol biçiminde uzantı. Uzantı. Yumru, şiş, kamburluk. Kol uzantı. Kemiksel büyüme ya da şişme (anatomi terimi). Genellikle kasın bağlandığı kemik üzerindeki çıkıntı. çam kozalaklarının tohum taşıyan pullarının kaidesindeki çıkıntı. s.mantar hiflerinin üreme organları altındaki çıkıntı. 4.bazı yosun (bryophyta) kapsüllerinin tabanındaki şişkinlik. Apofizis. Biyoloji, veterinerlik, jeoloji alanlarında kullanılır.

 

Protrusion : Dışarı uzanmış. Protrusyon. Çıkıntı, çıkık. Çıkma. Protrüzyon. Çıkarma. Dışarı çıkmış. Çıkarılma.

Crista : Krista. İbik, ibik biçiminde çıkıntı. kemiklerde dik ve sarp kenar. bir organel olan mitokondriyonun iç zar katlanmaları.

Agger : Duvar, siper, set. Suyun yükselip geri çekildiği ve tekrar yükseldiği yüksek gelgit türü. Agger. Eski roma'da yığın veya kale duvarı. Suyun geri çekildiği yükseldiği ve tekrar geri çekildiği alçak gelgit türü.

Barrows : Çek çek. Piramit araba. İşportacı arabası. Tepecik. El arabası. Hadım edilmiş domuz. Teskere. Çekçek. Höyük.

Pustules : Çıban. Sivilce. İrinli kesecik. Kabarcık. Püstül.

Pustule : Çıban. İrinli kesecik. Deride veya kornea üzerinde oluşan irin içeren, ince duvarlı, küçük irinli kabarcık. Püstül. Pustul. Sivilce. Cerahatle dolu kabarcık, sivilce. Kabarcık.

Gibbous : Gibozite. Sırt bölgesinde doğuştan oluşan omurga tümseği veya dışa doğru oluşan omurga eğriliği, kifozis, gibozite. Hörgüçlü. Dışbükey. Gibböz. Kambur.

Concretion : Dondurulmuş cisim. Taş. Katılaşma. Birleşme. Şiş. Bütünleşme. Katılaştırma. Karst bölgelerinde, karbon dioksitli suların yüzeyde ya da mağaralar içinde türlü biçimler altında oluşturdukları kireçli tortulaşma.

Convexes : Açıklığı aşağı bakan. Tümsekli. Yakınsak. Kabarık. Konveks. Dışa bombeli. Dışbükey.

Protuberance synonyms : gibbousness, frontal eminence, occipital protuberance, wart, burl, raise, coigns, risings, hummocking, raises, hummocky, swellings, prominence, camber, ridge, knoll, hogging, bosses, boss, lumps, status, swelling, barrow, tympany, bulginess, lump, chilblain, burls, blains, bulge, hummock, condylus, cupolas.

 

Protuberance ingilizce tanımı, definition of Protuberance

Protuberance kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : An elevation. A swelling or tumor on the body. That which is protuberant swelled or pushed beyond the surrounding or adjacent surface. A bunch or knob. A prominence.