Rome türkçesi Rome nedir

  • Roma.

Rome ile ilgili cümleler

English: It is next to impossible to see Rome in a day.
Turkish: Roma'yı bir günde görmek neredeyse imkansız.

English: I'm going to visit Rome this summer.
Turkish: Bu yaz Roma'yı ziyaret edeceğim.

English: I intended to have visited Rome last year.
Turkish: Geçen yıl Roma'yı ziyaret etmek niyetindeydi.

English: He is now either in Rome or in Paris.
Turkish: O şimdi ya Roma'da ya da Paris'te

English: I intended to visit Rome last year.
Turkish: Geçen yıl Roma'yı ziyaret etmeye niyet ettim.

Rome ingilizcede ne demek, Rome nerede nasıl kullanılır?

Rome treaty : Üye ülkeler arasında bir ortak pazar oluşturarak iktisat politikalarının zaman içinde birbirine uyumlaştırılması, iktisadi gelişmenin istikrarlı hale getirilmesi ve üye ülke vatandaşlarının yaşam düzeyinin yükseltilmesi gibi amaçlarla batı almanya, fransa, italya, belçika, hollanda ve lüksemburg tarafından 25 mart 1957 tarihinde imzalanan ve 1 ocak 1958 tarihinde yürürlüğe giren, avrupa ekonomik topluluğu ve avrupa atom enerjisi topluluğu’nun kurulmasını düzenleyen antlaşma. Roma antlaşması.

Berlin rome axis : Berlin-roma mihveri.

Berlin rome tokyo axis : Berlin-roma-tokyo mihveri.

Fiddle while rome burns : Roma yanarken keman çalmak. Kılını bile kıpırdatmamak. Bir kriz anında asıl önemli konuyu gözardı edip önemsiz konularla ilgilenmek.

 

All roads lead to rome : Her yol roma'ya çıkar. Her şey aynı yerde son bulur. Hepsi aynı kapıya çıkar. Tüm yollar roma'ya çıkar. Sonuç olarak tüm yollar aynı yere götürür. Bütün yollar roma'ya çıkar.

Treaty of rome : Üye ülkeler arasında bir ortak pazar oluşturarak iktisat politikalarının zaman içinde birbirine uyumlaştırılması, iktisadi gelişmenin istikrarlı hale getirilmesi ve üye ülke vatandaşlarının yaşam düzeyinin yükseltilmesi gibi amaçlarla batı almanya, fransa, italya, belçika, hollanda ve lüksemburg tarafından 25 mart 1957 tarihinde imzalanan ve 1 ocak 1958 tarihinde yürürlüğe giren, avrupa ekonomik topluluğu ve avrupa atom enerjisi topluluğu’nun kurulmasını düzenleyen antlaşma. Roma antlaşması.

Romeo : Sevgili. Erkek aşık. Shakespeare'in oyunu romeo ve juliet te bir karakter.

Church of rome : Roma kilisesi. Roma katolik kilisesi.

Club of rome : Bilim insanları, iktisatçılar, işadamları ve dünya politikası üzerinde etkili olan kurumların yüksek düzeydeki bürokratları ile ülkelerin mevcut ve geçmiş devlet başkanlarını biraraya getirerek dünyada temel küresel sorun olarak kabul edilen konularda uzun dönem bakış açısıyla çözüm üretmek, öneriler getirmek ve bunların gerçekleşmemesi durumunda yaşanabilecek sorunlar hakkında senaryolar üretmek amaçlarıyla nisan 1968 tarihinde aurelio peccei ve alexander king tarafından kurulan, kar amacı gütmeyen, uluslararası bağımsız sivil toplum örgütü yapısındaki düşünce kuruluşu. krş. sıfır büyüme savı. Roma kulübü.

 

Abomasal reflux syndrome : Şirden sıvısının ön midelere doğru ters yönde geriye akması sonucu asit baz dengesinin bozulması, karın şişkinliği ve içeriğin burun deliklerinden boşalmasıyla belirgin sendrom, abomazal refluks sendromu. Şirden sıvısı geri akış sendromu. Abomazal refluks sendromu.

İngilizce Rome Türkçe anlamı, Rome eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Rome ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Italy : İtalya. New york eyaletinde yerleşim yeri. Teksas eyaletinde şehir. Çizme.

Sistine chapel : Vatikan'daki michalengelo'nun süslediği kilise.

City of seven hills : İtalya'nın başkenti. Yedi tepe şehri.

Lateran : Roma'da bulunan st. john lateran kilisesi'nde toplanan beş genel konsülle ilgili (katoliklik).

Church of rome : Roma kilisesi. Roma katolik kilisesi.

Colosseum : Roma'da bulunan antik bir amfi tiyatro. Kolezyum.

The holy see : Papalık. Papa'nın ofisi. Kutsal psikoposluk. Kutsal papalık. Papa'nın dini oturumu.

Leaders : Önder. Lider. Başmakale. Baş. Liderler. Önayak. Müşteri çeken ucuz mal.

Leadership : Liderler. Reislik. Önderlik. Bir toplumsal kümede üyelerce gönüllü olarak izlenen bir kişinin ünü, gücü ya da toplumsal yeri dolayısıyla öncülük etmesi, toplumsal davranış başlatabilmesi, başkalarının çabalarını yönetmesi, örgütlemesi, denetlemesi durumu ya da süreci. Liderlik. Öncülük. Başkanlık. Lidere yakışan vasıflar. Önde gelenler.

Rome synonyms : state of the vatican city, amphitheatrum flavium, roman catholic church, holy see, seven hills of rome, italian republic, roma, capital of italy, roman church, italian capital, the eternal city, western church, eternal city, italia, roman catholic, roman.