Rumor türkçesi Rumor nedir

Rumor ile ilgili cümleler

English: Ali heard a rumor that Mary had been arrested.
Turkish: Ali Mary'nin tutuklandığına dair bir söylenti duydu.

English: Can the rumor be true?
Turkish: Söylenti doğru olabilir mi?

English: As far as I know, the rumor is not true.
Turkish: Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değil.

English: Clearly, the rumor is not true.
Turkish: Açıkça, söylenti doğru değildir.

English: A rumor circulated through the city.
Turkish: Şehirde bir söylenti dolaşıyordu.

Rumor ingilizcede ne demek, Rumor nerede nasıl kullanılır?

The rumor runs that : İnsanlar diyor ki. Ortada ... dedikodusu var. Orada ... diye bir söylenti var.

The rumor spread quickly : Dedikodu çabuk yayıldı. Dedikodu toplumun geneli tarafından bilinir hale geldi. Dedikodu neredeyse herkes tarafından duyuldu.

Unfounded rumor : Asılsız söylenti.

Vicious rumor : Kötücül söylenti. Kötü niyetli dedikodu. Acımasız söylenti. Kötü niyetle yapılan dedikodu.

Rumored : Yaymak. Dedikodusunu çıkarmak. Dedikodusu yapılan. Söylenti çıkarılmış. Konuşulan (dedikodu vb).

Spread rumors : Dedikodular yapmak. Dedikodu yaymak. İnsanlar hakkında hikayeler anlatmak. Dedikodular yaymak. Dedikodu çıkarmak.

 

Be rumored : Ağızdan ağıza dolaşmak. Söylenilmek.

Rumoring : Yaymak. Şayia. Dedikodusunu çıkarmak. Söylenti çıkarmak. Dedikodu. Havadis. Söz. Söylenti. Rivayet. Dedikodu yapmak.

Rumour has it : Şayialara göre. Söylentiye göre. Söylentilere bakılırsa. Söylentilere göre.

Rumormonger : Söylentileri veya raporları yayan kimse. Dedikodu yayan kimse. Dedikoducu. Ayaklı gazete.

İngilizce Rumor Türkçe anlamı, Rumor eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Rumor ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Faiths : Emniyet. İtimat. İnanış. Hıyanet. İman. İtikat. Sadakat. Din. Bağlılık.

Tattles : Gevezelik. Gammazlamak. Boşboğazlık. Boşboğazlık etmek. Geveze. Gevezelik etmek. Fitlemek. Ağzından kaçırmak.

Fan the breezes : Çene çalmak. Çene yarıştırmak. Havadan sudan konuşmak. Laklak etmek. Laflamak.

Scuttlebutt : Mancana. Kapaklı damacana. Şaiya. Su mancanası.

Foregoing : Yukarıda geçen. Daha önce belirtilen. Önceki. Yukarıda anılan. Evvelki. Yukarıdaki. Yukarıda sözü edilen.

Hearsays : Bir tanığın başka bir kimseden aldığı bilgilere dayanarak yaptığı tanıklık. Duyuma dayalı anlatım. Kulak dolgunluğu. Kulaktan dolma.

Delate : İtham etmek. Ele vermek. Gammazlamak. Suçlamak. İhbar etmek. Haber vermek. Şikayet etmek.

Chitchat : Çene çalma. Çene. Çene çalmak. Muhabbet. Laklak. Gevezelik. Havadan sudan konuşmak. Sohbet. Hasbıhal.

Story : Öykü. Masal. Efsane. Henüz oyunluk biçiminde işlenmemiş bir film konusuna verilen yazınsal biçim. bir film tamamlandıktan sonra, bu filmin konusundan çıkarılan ve çeşitli amaçlarla kullanılan yazınsal biçimi. Anlatı. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Kıtır. Makale. Martaval.

 

Faithing : İman. Bağlılık. Güven. İnanış. Emniyet. Hıyanet. İtimat. İtikat. İnanç.

Rumor synonyms : dish the dirt, account, gossip, bruit, rumouring, broadcasts, faith, narratives, gossips, grapes, dirt, narrative, tell tales, fames, faming, committal, rumours, deployed, expressions, expression, conveys, accounts, tattle, fame, engagement, gossiped, bespreads, claver, gossipry, tattling, circulated, apply, commitments.

Rumor ingilizce tanımı, definition of Rumor

Rumor kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To report by rumor. To tell. Notoriety. A flying or popular report. The common talk. Hence, public fame.