Turkish: Yankesiciyi yakasından yakaladı.
English: A stranger seized me by the arm.
Turkish: Bir yabancı beni kolumdan yakaladı.
English: He seized the boy by the arm.
Turkish: O, çocuğu kolundan yakaladı.
English: He was seized with fear.
Turkish: O, korku yüzünden ele geçirilmiştir.
English: I seized the cat by the neck.
Turkish: Kediyi boynundan yakaladım.
Seize an opportunity : Fırsat yakalamak. Fırsat bulmak.
Seize by force : Gaspetmek.
Seize by the collar : Yakasından tutmak.
Seize by the neck : Enselemek. Ensesinden yakalamak.
Seize on : Yakalamak. Tutmak. Kaçırmamak. Sıkıca tutmak veya kavramak. Değerlendirmek.
Warning seize : Bir alacağı elde edebilmek için yetkili kuruluşlardan karar alınarak borçlunun malına elkoydurma. Sakınımlı elkoyma.
Seize the opportunity : Fırsatı değerlendirmek. Fırsatı ganimet bilmek. Fırsatı kaçırmamak.
Seized by : - tarafından zaptedilmiş. - tarafından saldırılmış.
Seize up : Tutukluk yapmak. Çalışmamak. Durmak. (makine) bozulmak. Takılmak (makine).
Seize the reins of power : Gücün dizginlerini kavramak. Yetkili bir pozisyona gelmek.
Sözcükler, direkt olarak Seize ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Impound : Kapatmak. Geçici olarak el koymak. Başıboş hayvanları kapamak. Kanunen el koymak. Ağıla kapamak. Toplamak. Hapsetmek. Haczetmek.
Abduct : Dağa kaldırmak. Çekme. (kas) dışarı çekmek. Tebit etmek. Uğrulamak. Kız kaçırmak. Birini zorla kaçırmak. Uzaklaştırma (anatomi terimi). Kaçırmak (birini). Kaçırmak.
Get hold of : Bağlantı kurmak. Yakasına yapışmak. Eline geçirmek. Bulmak (birini).
Hijack : Soymak (kamyon veya tren vb'ni). Gasp. Kaçırmak (uçak, gemi). Kaçırmak (uçak veya gemi). Soymak. Kaçırmak (uçak vb). Kaçırmak. Uçak kaçırmak. Çalmak.
Seize on : Sıkıca tutmak veya kavramak.
Clinch : Kökünden halletmek. Sarılma. Sıkıştırmak. Sarılmak. Perçinlenmiş çivi. Boks birbirine sarılmak. Sıkı tutma. Perçinlemek. Çözümlemek. Sıkı tutmak.
Accretes : Birleşmek. Katılımlarla büyümek. Eklemek. Büyümek. Artmak.
Absorbs : Sönümlemek. Karşılamak (masrafı). Emmek (sıvıyı veya gazı veya ışığı veya sesi). Sönümlemek (sarsıntıyı veya salınımı). Absorbe etmek. Tüm dikkatini almak (iş veya sorun). Çekmek. Yutmak. Devralmak.
Gaol : Cezaevine kapatmak. Hapishane. Hapishaneye kapatmak. Hapse atmak. Delik. Cezaevi. Hapis. Hapsetmek. Tevkifhane.
Help out : Salıvermek. Çıkarmak. Yardım etmek. Kurtarmak. Yardımda bulunmak.
Seize synonyms : prehend, curbed, aggregate, laid hands on, accept, concedes, seize upon, rapes, apperceived, pick up, admits, carry off, clasp, embraced, conquer, borrows, invades, assume, jams, conceding, lay hands on, embark on, ascertain, divestitures, bridles, damming, concede, clutching, seise, arrests, condemn, take hold of, usurp.
Unclasp : Açmak (toka). Bırakmak (sıkılan eli). Açmak (tokayı). Bırakmak (el).
Give : Vermek. Bahşetmek. Esneklik. Uçlanmak. İtiraf etmek. Esnemek. Bel vermek. Bulaştırmak. Armağan etmek. Düzenlemek.
Seize kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To reach and grasp. To fall or rush upon suddenly and lay hold of. To gripe or grasp suddenly.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Seize kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Seize ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Seize anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Seize ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.