Tepsermeg nedir, Tepsermeg ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kurumaya yüz tutmak.

Tepsermeg tanımı, anlamı

Tepserme : Tepsermek işi

Yüz tutmak : Yönelmek, teveccüh etmek, rağbet etmek, meyletmek.

Kuruma : Kurumak işi. Boyanın çözücüsünün buharlaşması veya bağlayıcısının kimyasal tepkime gibi çeşitli yollarla sert bir film oluşması.

Tutmak : Elde bulundurmak, ele almak. Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak. Ulaşmak, varmak. Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek. Uygun gelmek, çelişmez olmak. Bir şey düşünmek. Alacağa ya da vereceğe saymak. Hedef olarak almak. Kapatmak, sarmak. Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek. Avlamak. Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak. Bırakmamak. Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak. Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek. Herhangi bir durumda bulundurmak. Beklenen sonucu vermek. Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj. Gereğini yapmak, yerine getirmek. Başlamak. Sarmak, bürümek. Denetimi ve yetkisi altına almak. Hizmetine almak veya kiralamak. Yaklaştırmak. Bağlamak. İşgal etmek. Kaplamak. İzlemek. Bir kimsenin yerini almak. Benimsemek, beğenmek. Asılmak, kuvvetlice sarılmak. Biriktirmek, tasarruf etmek. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak. Bir sanat eseri geniş ilgi görmek. Desteklemek, birinden yana çıkmak. Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak. Sunmak. Kullanmak. Varsaymak, farz etmek. Bir şeyi kullanması için uzatmak. Yanında bulundurmak, alıkoymak. Bir yerde kalmasını sağlamak. Ele geçirmek, yakalamak. Sürmek, zaman almak. Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak. İş görebilmek. Uğramak.

 

Tutma : Tutmak işi. Destekleme. Yanaşma. Bazı takım oyunlarında ayakla veya vücutla karşı takım oyuncusunun hareketine engel olma, markaj.

Kurum : Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is. Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür. Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese.

Kuru : Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı. Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek). Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem. Canlılığını yitirmiş (bitki). Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı. Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze. Kuru fasulye. Salgısı olmayan. Etkisi ve sonucu olmayan. Döşenmemiş, çıplak. Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan. Akıcı olmayan, duygudan yoksun.

Yüz : Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı. Nedeniyle, sebebiyle. Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılmış olan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatan söz. Kesici araçlarda ağız. Bir şeyin görünen bölümünde kullanılan kumaş. Bu sayıyı gösteren 100 ve C rakamlarının adı. Birinin görülegelen veya umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret. Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf. Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat. Yüzey. Utanma. Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü. On kere on, doksan dokuzdan bir artık. Yan, taraf. Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri.

 

Diğer dillerde Tepkiten anlamı nedir?

İngilizce'de Tepkiten ne demek ? : enzyme