The aforementioned türkçesi The aforementioned nedir

  • Söz konusu.
  • Sözü edilen.
  • Daha önce belirtilen.
  • Yukarıda geçen.
  • Adı geçen.
  • Evvelden bahsedilen.
  • Mezkur.
  • Önceden anılan.
  • Bahsi geçen.
  • Daha önce bahsedilen.
  • Sözü geçen.

The aforementioned ingilizcede ne demek, The aforementioned nerede nasıl kullanılır?

The : Belirli veya spesifik bir kimse veya şeyi ifade etmek veya tanımlamak için kullanılan betimleyici (gramer). Belli bir objeyi veya kişiyi veya yeri nitelemek için kullanılır. Belgili tanımlık. Belirli durumlarda isimden önce kullanılır.

Aforementioned : Sözü geçen. Yukarıda geçen. Önceden anılan. Evvelden bahsedilen. Bahsi geçen. Adı geçen. Daha önce belirtilen. Mezkur. Sözü edilen. Söz konusu.

The 1967 borders : 1967 sınırları. Bağımsızlık savaşı sonrasında ateşkes anlaşmalarında oluşturulan sınırlar (israil tarihi). Yeşil hat.

The 2004 tsunami : 26 aralık 2004'teki büyük tsunami. Bir depremin tetiklediği ve iki kıtada 8 ülkede (tayland, hindistan, endonezya, malezya, maldivler, seylan, somali ve sri lanka) yaklaşık 225. 000 insanın ölümüne yol açan 26 aralık 2004'te meydana gelen yıkıcı tsunami. 2004 tsumanisi.

The a team : A takımı. Televizyonda macera dizisi ismi.

The ablative : Ablatif. İsmin -den hali. Çıkma durumu.

The above : Yukarıdaki. Yukarıda anılan. Yukarıki. Yukarıda yazılanlar (bir sayfada).

 

İngilizce The aforementioned Türkçe anlamı, The aforementioned eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak The aforementioned ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Mentioned : Bahsedilmiş. Bahsedilen. Zikredilen. Bahse konu. Bahsedilmiş olan.

Said : Yazan. Dedi. Bahse konu. Bahsedilen. Söylenen. Yazılı. Denilen. Söylenmiş.

Dittoing : Aynen. Denden (işareti). Suret. Denden. Nüsha. Tekrarlamak. Aynı şey. Denden işareti. Kopya.

Before mentioned : Yukarıda anılan. Yukarıda bahsedilen. Yukarıda sözü geçen. Yukarıda zikredilen. Yukarıda mezkur. Yukarıda sözü edilen.

Questions : Soruşturma. Sorun. Soru. Kuşku. Mesele. Tahkikat. Şüphe. Bilinmez. Problem.

The point in question : Sözkonusu.

Question : Sorular sormak. İfadesini almak. - den şüphe etmek. Soru sormak. Bütün öğeleri tam olarak verilmeyen bir düşüncenin, bir görüşün tamamlanmasına, yorumlanmasına ve eksiksiz bir anlatım biçiminde belirlenmesine yardımcı olan söz. topluca ortaya atılan birkaç düşünce ya da görüşten en doğru olanını seçmek için insanı düşünmeye yönelten araç. Toplumbilimde başlıca bilgi sağlama aracı olan ve olgu, davranış, kanı, tutum, görüş gibi konularda bireylerden yanıt almak üzere başvurulan ölçünlü sınar. Şüphelenmek. Sorguya çekmek. Tahkikat.

Dittos : Aynı şey. Suret. Aynen. Nüsha. Denden (işareti). Denden. Kopya. Denden işareti. Tekrarlamak.

Foregoing : Yukarıda sözü edilen. Önceki. Evvelki. Söz. Yukarıdaki. Yukarıda anılan.

The foregoing : Evvelki. Önceki. Yukarıdaki. Yukarıda anılan.

The aforementioned synonyms : alluded to, aforesaid, above named, ib, in question, following, bossy, forenamed, in command, bossier, on the nail, forementioned, topics, topic, bossiest, dittoed, afore mentioned, aforegoing, aforementioned, aforenamed, ditto, the aforesaid, supra, saids, influential.