Uğratmak nedir, Uğratmak ne demek
"Uğratmak" ile ilgili cümle
- "Öteki tabancayla o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı." - B. Felek
Yerel Türkçe anlamı:
Kovmak.
Diğer sözlük anlamları:
Maruz kılmak, dûçar etmek.
Uğratmak anlamı, kısaca tanımı:
Uğratma : Uğratmak işi.
Belsoğukluğuna uğratmak : Bir işe veya bir söze gereksiz yere karışarak onun akışını sektirmek.
Felce uğratmak : Felç etmek.
Sekteye uğratmak : Kesmek, kesintiye uğratmak.
Uğrama : Uğramak işi.
Yaptırmak : Satın almak. Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek.
Sebep : Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey.
Savmak : Vakti geçmek. Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek. Geçirmek. İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak. İşleyip geçmek, etki etmek.
Çıkmak : Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek. Yayımlanmak. Niteliği sonradan anlaşılmak. Belirmek, tanınmak. Harcamak zorunda kalmak. Yeni yetişip satışa sunulmak. Oyunda herhangi bir rolü oynamak. Gerçekleşmek. Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek. Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek. Bir iddia ile ortalıkta görünmek. Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak. Bulaşmak. Sesini yükseltmek. Yükselmek, artmak. Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak. Yayılmak, duyulmak. Olmak, bulunmak, var olmak. Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek. Giderilmek, yok olmak. Karaya ayak basmak. Verilmek. Ay, Güneş görünmek. Flört etmek. Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak. Ay veya mevsim geçmek. Meydana gelmek. Yapılmak, yürümek. Yetişecek ölçüde olmak. Yerinden oynamak. Bir konu yetkililerce karara bağlanmak. Bir yere ulaşmak, varmak. Bir şeyin yukarısına doğru yürümek. Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak. Mal olmak. Erişmek, görmek. Binaya kat eklemek. Süresi dolduğunda ayrılmak. İçeriden dışarıya varmak, gitmek. Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak. Büyük abdest bozmak. Sıyrılmak, ayrılmak. Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak. Oluşmak, olmak. Vermeye katlanmak. Yayılmak. Yetkili birinin makamına iş için gitmek. Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak. Unutmak. Piyasaya sürülmek. Eksilmek. Artırmak, fiyatı yükseltmek. Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek. Gelmek. Bitmek, büyümek, sürmek. Görünür veya belli bir durumda bulunmak.
Atmak : İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Koymak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Uzatmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Söylemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. İçki içmek. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Yalan veya abartmalı söz söylemek. Götürmek. Sille, tokat vurmak. Terk etmek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. Rastgele bir kenara koymak. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Değerini eksiltmek. Bir yerden başka bir yere taşımak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Geri bırakmak, ertelemek. Çatlamak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Örtmek. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Yırtılmak. Göndermek, yollamak. Yapışık olduğu yerden ayrılmak.
Kovmak : İşine son vermek, görevinden atmak, uzaklaştırmak. Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek. Gözetmek. Bir yerden sürüp çıkarmak, kovalamak. Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak.
Olmak : Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Sürdürmek, yürütmek. Yitirmek, elinden kaçırmak. Sarhoş olmak. Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek. Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak. Uygun düşmek, yerinde görülmek. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek. Hastalığa yakalanmak, tutulmak. Herhangi bir durumda bulunmak. Geçmek, tamamlanmak. Bir şeyi elde etmek, edinmek. Yetişmek, olgunlaşmak. Uymak, tam gelmek. Gerçekleşmek veya yapılmak. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak. Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak. Yaklaşmak, gelip çatmak. Bulunmak. Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak. Yol açmak.
Dışarı : Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı. Dışa, dış çevreye. Kişinin konutundan ayrı olan yer. Yurt dışı.
Uğratmak ile ilgili Cümleler
- Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemediğini biliyorum.
- Babasını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.
- Gerçekten Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
- Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyoruz.
- Sadece seni hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
- Ebeveynlerimi hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
- Sadece Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
Diğer dillerde Uğratmak anlamı nedir?
İngilizce'de Uğratmak ne demek? : (-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)
Rusça'da Uğratmak : v. подвергать, наносить, подвергнуть, нанести
Bu kısımda Uğratmak nedir? Uğratmak ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Uğratmak tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Uğratmak hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.