Wad türkçesi Wad nedir

Wad ile ilgili cümleler

English: Ali and Mary waded out into the deep water.
Turkish: Ali ve Mary derin suyu yürüyerek geçti.

English: Ali pulled a big wad of cash out of his pocket.
Turkish: Ali cebinden büyük bir tomar nakit para çıkardı.

English: Ali burned a big wad of hundred dollar bills.
Turkish: Ali büyük bir tomar yüz dolarlık banknot yaktı.

English: Ali waded across the stream.
Turkish: Ali dereyi karşıdan karşıya yürüdü.

English: My wife has the strange habit of pilfering wads of toilet paper from public restrooms.
Turkish: Karımın kamu tuvaletlerinden tuvalet kağıdı tomarlarını aşırmak gibi tuhaf alışkanlığı var.

Wad ingilizcede ne demek, Wad nerede nasıl kullanılır?

A wad of gum : Pabuç kadar ciklet.

Cotton wad : Hidrofil pamuk.

Wadable : Suyun yürünerek geçilebilecek kadar sığ olması. Suyun yürünerek geçilebilecek kadar sığ olma durumu. Yürüyerek geçilebilir.

Wadded : Varsıl. Varlıklı (argo terim). Tomar yapılmış. Sıkıştırılarak tepilmiş. Zengin.

Waddie : Sığır çobanı. Ağır çubuk. Sığırlarla uğraşan erkek (batı abd argosu). Ağır sopa. Sığırtmaç. Avustralyalı aborijinler tarafından kullanılan topuz. Kovboy. Baston (avustralya argosu).

 

Waddlers : Badi badi yürüyen kişi. Ördek gibi yalpalayan kimse. Yalpalayarak yürüyen kimse. Ördek gibi yürüyen kimse.

Waddler : Ördek gibi yalpalayan kimse. Badi badi yürüyen kişi. Yalpalayarak yürüyen kimse. Ördek gibi yürüyen kimse.

Waddled : Paytak paytak yürümek. Badi badi yürümek.

Wadding : Tela. Tıkaç. Tampon. Yastık içi. Yastık yapma. Dolgu. Yastık yaparak. Kıtık. Vatka.

Waddles : Badi badi yürüme. Badi badi yürümek. Sallanarak yürüme. Sallanarak yürümek. Badi badi yürüyüş. Paytak paytak yürümek.

İngilizce Wad Türkçe anlamı, Wad eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Wad ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Stopcock : Valf. Cam musluk. Üç yönlü musluk. Vana. Musluk. Üç yönlü vana. Ana musluk.

Emboli : Embolusun çoğulu, çok sayıda embolus. Damar tıkantısı. Kan dolaşımında bulunan çözünmeyen bir madde kümesi (tıp veya medikal terimi). Embolus. Kan pıhtısı. Emboli.

Collation : Mirasta iade. Karşılaştırma. Tanımlama. Derleme. İstihbarat tasnifi. Fişlerde, kitabın cilt, sayfa, yaprak, sütun, resim, harita, boy gibi öğeleriyle ilgili olarak verilen yazılı bilgi. Fiziksel yapı kaydı. Aperatif.

Bott : Fırın tıkacı. Curuf deliği tıkacı. Bir sineğin asalak larvası.

Passel : Büyük küme. Bir grup insan. Büyük yığın. İnsanların bir araya gelerek oluşturdukları topluluk.

Collations : Aperatif. Tanımlama. Karşılaştırma. Mirasta iade. İstihbarat tasnifi. Derleme. Hafif yemek. Harmanlama.

Flock : Sürü halinde toplanmak. Cemaat. Yığın. Sürü. Tiftiklenmiş yünle kaplamak. Üşüşmek. Toplanmak. Yün yumağı. Akın etmek. Yün kırpıntısı.

 

Stopples : Tıkaç ile tıkamak. Tapa ile tıkamak.

Deck : Bezemek. Süslemek. Üst kısım. Üstü açık döşeme. Kat. Güverte. Donatmak. İskambil destesi. (iskambil) deste.

Wad synonyms : large indefinite amount, good deal, large indefinite quantity, quite a little, great deal, wads, puddle, clusters, torrent, interrupter, buffers, pack, faggots, spile, package, bouquets, decks, deluge, chock, choke up, pinch, tampon, pot, raft, bumpers, slew, tufts, clod, webs, spills, plug, sheaf, set up.

Wad zıt anlamlı kelimeler, Wad kelime anlamı

Disarrange : Dağıtmak. Düzenini bozmak. Düzeni bozmak. Karıştırmak. Dağınıklık. Bozmak.

Wad ingilizce tanımı, definition of Wad

Wad kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To form into a mass, or wad, or into wadding. An earthy oxide of manganese, or mixture of different oxides and water, with some oxide of iron, and often silica, alumina, lime, or baryta. As, to wad tow or cotton. Woad. A little mass, tuft, or bundle, as of hay or tow. Black ocher. There are several varieties.