Passel türkçesi Passel nedir

  • İnsanların bir araya gelerek oluşturdukları topluluk.
  • Büyük yığın.
  • Büyük küme.
  • Bir grup insan.

Passel ingilizcede ne demek, Passel nerede nasıl kullanılır?

Passels : Bir grup insan. İnsanların bir araya gelerek oluşturdukları topluluk. Büyük küme. Büyük yığın.

Passe partout : İç çerçeve. Paspartu. Camlı resim.

Passe : Eski. Modası geçmiş. Geçmiş. Geçit. Yaşlanmış. Bk. boyun. Solmuş. Geçkin.

Passed : Geçen. Geçti. Açmak (kilit). Aşmak. Onaylanmak. Bildirmek. Söylemek. Dönüşmek. Devretmek. Geçirmek.

Passed away : Geçirmek (vakit). Vefat etmek. Geçmek. Ölmek. Boşa harcamak.

Passed through : İçine işlemek. Nüfuz etmek. İçinden geçmek. Başından geçmek. Çekmek. Arasından geçmek.

Passed on : Ölmek. Karar vermek. Devretmek. Devam etmek. Gecikmeden gitmek. İlerlemek. Yansıtmak. Vefat etmek. Geçmek. Geçirmek.

Passementerie : Sırma. Elbise süsü. Yaldızlı dantela.

Passenger coach : Yolcu vagonu. Yolcu otobüsü.

Passenger : İyileşmesi umutsuz hasta. Korunan. Gezgin. Doğması beklenen çocuk. İşten kaytaran kimse. Beleşçi. Yolcu. Yolculuğa çıkmaya hazırlanan kimse.

İngilizce Passel Türkçe anlamı, Passel eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Passel ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Spate : Sağanak. Su taşkını. Akın. Kalabalık. Sel. Büyük miktar.

Mass : Toptan. Kudas. Kümelemek. Birikmek. Küme. Seri. Kilise ayini. Çok kişiyi ilgilendiren. Kalabalık oluşturmak. Kalabalık.

Plenty : Bolluk. (pek) çok. Bol miktar. Bir yığın. Mebzuliyet. Bereket. Ganilik. Çokluk. Pek çok. (pek) bol.

Batch : Parça. Sarmak. Toplu iş. Yaprak. Bir defada alınan miktar. Grup. Boş film yapımında, aynı işlemden geçerek bir kezde gerçekleştirilmiş duyarkatlı yüzey. (aynı yapraktan çıkan boş filmler aynı duyarkat sayısıyla belirlenir). Küme. Harman. Sürü.

Pile : Yığıl. Büyük miktarda para. Kazık döşemek. Kuru pil. Yığınla. Kazık. Yığmak. Yığınak yapmak. Stok yapmak. İstif etmek.

Flood : Basmak. Sel gibi taşmak. Sel basmak. İstila etmek. Genel ışıklamada kullanılan, yüksek ışık gücü olan, merceksiz, aynalı ışıtaç. Akın etmek. Yağdırmak. Sel gibi akmak. Ay ve güneş'in çekim etkisiyle büyük denizlerde suların yükselmesi, olayı. Taşmak.

Mess : Asker sofrasında yemek yemek. Pisletmek. Bela. Zor durum. Dağınıklık. Kirletmek. Karışıklık. Düzensizlik. Bozmak. Karıştırmak.

Heap : Tepeleme doldurmak. Ağzına kadar doldurmak. Yağdırmak (hediye veya hakaret). Yığın. Kümelemek. Öbek. Ağzına kabar doldurmak. Çok miktar. Yığmak. Küme.

Stack : Çatı. Çatmak. Bolluk. Ek bellek. Egzoz. Kolon. Kümelemek. Katlardaki döşemleri birbirlerine bağlıyan düşey boru. Çatmak (silah).

Passel synonyms : great deal, large indefinite quantity, quite a little, large indefinite amount, good deal, passels, muckle, tidy sum, mint, hatful, raft, deal, wad, peck, slew, inundation, deluge, mickle, mountain, flock, lot, pot, sight, torrent, haymow.