What for türkçesi What for nedir

What for ile ilgili cümleler

English: What foreign language do you study in your school?
Turkish: Okulunda hangi yabancı dil öğreniyorsun?

English: What for?
Turkish: Ne için?

English: "I have to see him." "What for?"
Turkish: Onu görmem gerekiyor. " Ne için? "

English: What format should I use?
Turkish: Hangi biçimi kullanmalıyım?

English: What foreign languages have you studied?
Turkish: Hangi yabancı dilleri öğrendin?

What for ingilizcede ne demek, What for nerede nasıl kullanılır?

What : Ne kadar çok (şaşkınlık). Hangi. Neyi. Nasıl. Ne. Şaşkınlık belirtir. Nelerin.

For : Nedeniyle. -e karşı. -e göre. Dolayı. -e rağmen. -dır. Süresince. -den dolayı. Adına.

What a beauty : Çok güzel!. Müthiş! (muhteşem bir performansın ardından söylenir). Harika!. Vay be!. Ne güzellik!.

What a bind : Allah'ın belası.

What a bore : Ne kadar sıkıcı!.

What a day : Ne gündü ama. Amma gündü. Ne gün ama. Bugün sıra dışı bir gündü.

İngilizce What for Türkçe anlamı, What for eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak What for ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Motive : Eğitim, sosyoloji alanlarında kullanılır. Yönlendirmek. Motive etmek. Devindirici. Dürtü. Etkilemek. Genel anlamda gerek bilinçli, gerek bilinçsiz olarak davranımı doğuran, devamını sağlayan ve ona yön veren herhangi bir içtepi, itki ve tavır. organizmanın, belli bir amaca göre, birbirine bağlı bir dizi davranım göstermesini gerekli kılan gereksinim. bir etkinlik ya da eylemin gizli nedeni. kaynağı, dürtüde olduğu gibi, duygulanım olmayıp us olan neden. Kaynağı, dürtüde olduğu gibi duygu olmayıp us olan neden. Sevk-i ilahi.

 

Whither : Ki oraya. Nereye. Ki orada. Sıfat olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur.

Whereat : Bunun üzerine. Dolayısıyla. Dolayı.

Cause : Sebeb. Belli bir etki, bir devinim ya da değişime yol açan şey, bir olaya zorunlu olarak öngelen koşul. Doğurmak. Dava. Yol açmak. Sebep. -e neden olmak. Amaç. Neden olmak.

Forwhy : Çünkü.

Incentive : Özendirici (öğe). Güdü. İsteklendirme. Saika. Özendirici şey. İstemli bir davranışa yol açan baskın güdü. Teşvik etme. Dürtü. Sevk-i ilahi.

Reason : Tartışmak. Sebep. Kanıtlamaya çalışmak. Sağduyu. Akıl yürütmek. Anlamak. İnsanlara özgü, onların tümel ve zorunlu olan ilkelere hiç bir güç harcamadan uymalarını sağlayan bilme, düşünme ve önlem alma yetisi. Konuşmak. İkna etmeye çalışmak. Mantıklı davranmak.

Inducement : Teşvik. Tahrik. Bir bilgi alışveriş sürecinde bilgi verenin katılımını sağlamak üzere, özellikle yazışmalı bir soruşturuda kendilerine soru çizinliği gönderilmiş olanların çizinliği yanıtlayarak geri göndermelerini kolaylaştırmak üzere kullanılan ve güdüleyici öğelerle yaratılan benimseme durumu. Vesile. Güdü. Yönlendirme. İkna. Sebep. Saik.

Causatively : Nedensel olarak.

Matter of : Bir konunun. Sorunu. Bir sorunun.

What for synonyms : how come, motivation, causation, wherefore, why, whereto, causa, factor, case, matter, inducements, grounds, why on earth, for what, cases.