Winner türkçesi Winner nedir

  • Güney dakota eyaletinde şehir.
  • Galip.
  • Birinci gelen.
  • Kazanan.
  • Ganyan.
  • Birinci.
  • Büyük başarı.

Winner ile ilgili cümleler

English: Do you know what the name of last year's beauty pageant winner is?
Turkish: Geçen yılki güzellik yarışmasında kazananın adının ne olduğunu biliyor musunuz?

English: If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Turkish: Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.

English: France is the winner of the 1998 World Cup.
Turkish: Fransa, 1998 Dünya Kupası'nın galibidir.

English: Last year's Miss Universe winner is very tall.
Turkish: Geçen yılın Miss Universe birincisi çok uzun.

English: It's better to be a winner than a loser.
Turkish: Bir kazanan olmak bir kaybeden olmaktan daha iyidir.

Winner ingilizcede ne demek, Winner nerede nasıl kullanılır?

Winner of the contest : Yarışmanın kazananı. Tüm rakiplerini yenen kimse. Karşılaşmanın galibi.

Bible quiz winner : İncil testi galibi. Yıllık olarak düzenlenen incil yarışmasını kazanan kimse (israil).

Bread winner : Bir kodağı geçindiren kimse.

Cup winner : Kupa galibi. Son kupa finali spor yarışmasında kupayı kazanan spor takımı.

Medal winner : Madalya kazanan.

Winners : Kazananlar. Birinci. Kazanan. Büyük başarı. Galip.

 

Nobel prizewinner : Nobel ödülü sahibi. Nobel ödülü ile ödüllendirilen kimse.

Breadwinners : Ailenin geçimini sağlayan kişi. Evin direği. Geçimini sağlayan kimse. Aileyi geçindiren kimse. Aile reisi. Eve ekmek getiren. Geçimi sağlayan kimse.

Breadwinner : Eve ekmek getiren. Evin direği. Aile reisi. Aileyi geçindiren kimse. Ailenin geçimini sağlayan kişi. Geçimi sağlayan kimse. Geçimini sağlayan kimse.

Winned : Kazanılan. Kazanılmış.

İngilizce Winner Türkçe anlamı, Winner eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Winner ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Big league : Büyük lig. Birinci lig. Üst seviye başarı (gayriresmi).

Blinder : Görüşü engelleyen şey. Görüşü engelleyici. Yarışta üstün performans. Işıldak kepengi. At gözlüğü. Alem. Işıldağın önünde, menteşeli ya da sürgülü kepenk takı; bununla ya ışın demetinin bir bölümü yok edilir ya da sahnedeki nesneye göre ışın demetine biçim verilir.

Premier : Baştaki. Başbakan. İlk oynanım. İlk. Baş. Sınıf veya önem bakımından ilk sırada. Kıdemli. Asıl.

Medalist : Madalya kazanan sporcu. Madalya yapan kimse. Madalya kazanan. Madalya kazanan kimse. Madalya sahibi.

Someone : Şahsiyet. Kimse. Biri. Önemli kimse. Birisi. Bir kimse.

Uppermost : En üstte. En üste. Üst. En baştaki. Egemen. En yukarıdaki. En yukarda. En üstteki. En yukarıda.

Acquirers : Başaran kimse. Edinen. Erişen. Edinici. Bir firmayı toplam mal varlığı ve borçlarıyla kendine katan firma. Alıcı banka. Devralıcı (firma). Elde eden kimse. Edinen insan veya şey.

Walloper : Büyük yalan. Kocaman yalan. Polis memuru (argo terim). Çok aşırı darbe vuran. Açık ara galip gelen.

 

Winner synonyms : succeeder, achiever, contestee, highflyer, vanquishers, enormous success, first, conqueror, awardee, dominants, primary, winning horse, conquerors, triumphant, individual, winning ticket, great, winners, vanquisher, awardees, soul, defeaters, success, cupholder, inceptive, premiers, dominant, top dog, preponderant, the conqueror, contestant, upsetter, acquirer.

Winner zıt anlamlı kelimeler, Winner kelime anlamı

Loser : Hayatı kaymış. Başarısız kimse. Başarısız insan. Kaybeden. Kaybeden kimse. Boş adam. Yenilen. Mağlup. Zarar eden kimse. Beceriksiz.

Winner ingilizce tanımı, definition of Winner

Winner kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : One who wins, or gains by success in competition, contest, or gaming.