Gelberi nedir, Gelberi ne demek

  • Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç.
  • Tırmık.
  • Ağaç dallarını budamak için kullanılan eğri demir
  • Harman döküntülerini toplamaya yarayan araç.

Yerel Türkçe anlamı:

Bulgur karıştırmaya yarayan bir araç: Gelberiyi alda eyice bulguru garıştır, ahşama çıksın. 1

Gelin feslerinin önündeki güllü kısım: Gelinin gelberisi alındı.

Öküz arabalarında tekerin takılmamasını sağlayan ve kolluğa desteklik yapan kısım: Gelberi kırıldı.

Ateşi çekmek için kullanılan alet, ateş çekeceği

Ağzı enli çapa.

Tüfek ve tabanca tetiği

Yüksek dallardaki meyveleri toplamak için kullanılan çatallı sopa

Tırmık

Tandırın külünü çekmede kullanılan uzun saplı alet

Lamba koymaya yarayan seyyar ayak.

Eğri.

Maşa.

Başörtüsü.

Testere dişlerini sağa sola bükmek için kullanılan kertikli demir aygıt, çap demiri,

Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek, tıkanmış boru, ark ve benzeri şeyleri temizlemek ya da harç, çamur, kireç karıştırmak için kullanılan uzun saplı demir araç.

Tarla ve harman döküntülerini toplayan, fındık yığını yapmaya yarayan bir araç.

Ocaktaki ateşi öne çekmeye yarayan araç.

Külek yapmak için ağacı yontmaya yarayan bir araç. 7.bk. gelberan.

 

Ağaç dallarını budamak için kullanılan eğri demir.

Meyve kurutmak için ü-zerine genişçe düz sele ya da tahta konularak güneşe doğru çevrilen ve yağışta içeri çevrilebilen bir çeşit aygıt.

Harmanda kullanılan bir araç.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Un çekmekte kullanılan uzun saplı tahta araç. (Dereyazıcı *Alaca -Çorum)

Ağaçlardan dal koparmakta kullanılan araç. (*Yalvaç -Isparta)

(I) [gelbere -1, gelbere -2,gelveri] :

Ekin, mısır, buğday, fındık karıştırmak, ekin yığmakta kullanılan tırmığa benzer araç. (Güllüce *Gümüşhacıköy -Amasya; Nefsiköseli *Eynesil, Derekuşculu *Görele -Giresun) [gelbere -2] : (Beyceli *Fatsa -Ordu) [alberi] : (Seydali, İnönü -Eskişehir)

Fırından, ocaktan, külhandan ateş, kül çekmekte; mısır, buğday, fındık ve benzeri fırına sürmek, çevirmek ve çıkarmakta kullanılan uzun saplı demir, ağaç ya da her ikisinin birleşiminden yapılmış araç. (Köke *Gelendost, Gönenköy -Isparta; Karacaören, Sofça -Kütahya; Karaköy -Bilecik; *Gerze -Sinop; -Tokat; *Refahiye -Erzincan; *Güdül -Ankara) [gelbere -1] : (Çınarlı *Çarşamba -Samsun; Salman *Akkuş, Şerkeşgarezi *Fatsa, Mahmutören -Ordu) [gelveri] : (*Aksaray -Niğde)

Bilimsel terim anlamı:

Ocak takımının bir aygıtı.

İngilizce'de Gelberi ne demek? Gelberi ingilizcesi nedir?:

slice bar

Gelberi anlamı, kısaca tanımı:

Gelberi etmek : Aşırmak, çalmak, kendine mal etmek.

Büyük : Üstün niteliği olan. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Büyük abdest. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Niceliği çok olan. Önemli. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı. Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse.

 

Ocak : Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer. Bahçelerde veya bostanlarda her tür meyve ve sebze tohumu veya fidesinin dikimi için ayrılmış toprak çukuru. Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri. Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet. Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer. Ev, aile, soy. Yılın birinci ayı, kânunusani. Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer. Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile. Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer. Şömine.

Ateş : Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr. Tehlike, felaket. Coşkunluk. Patlayıcı silahların atılması. Tutuşmuş olan cisim. Büyük üzüntü, acı. Öfke, hırs, hınç. Genellikle hastalık etkisiyle artan vücut sıcaklığı, kızdırma.

Çekmek : Boya, badana vb. sürmek. İmbik yardımı ile elde etmek. Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek. Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek. Yol, ay sürmek. Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak. Herhangi bir anlama almak. Aynısını yazmak veya çizmek. Hoşa gitmek, sarmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Taşıma gücü olmak. Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak. Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak. Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak. Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek. Yürütmek, sürmek. Yollamak. Asmak. Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı. Öğütmek. Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek. Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak. Taşıtı bir yere bırakmak, koymak. Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek. Döşemek. İçki içmek. İçine almak, emmek. Bir amaçla ortadan kaldırmak. Germek. Vericiden gelen dalgaları algılayarak televizyon, radyo, telefon vb. aygıtlarla bağlantı kurmak. Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak. Atmak, vurmak. Tartıda ağırlığı olmak. Kaçan ilmeği örmek. Bir duyguyu içinde yaşatmak. Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak. Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak. Örtmek, giymek. Çizgi durumunda uzatmak. Güç durumlara dayanmak, katlanmak. Herhangi bir engel kurmak. Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak. Daralıp kısalmak.

Demir : Çıpa. Güçlü, kuvvetli, sert. Bu elementten yapılmış. Ayakkabı topuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayı önlemek için çakılan, özel olarak yapılmış madenden parça. Bu elementten yapılmış parça. Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe).

Araç : Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Taşıt.

Tırmık : Kabartılmış toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli, tarak biçiminde araç. Tırnak beresi.

Harman : Selüloz açılması aşamasından başlayıp kâğıt veya karton sayfasının meydana gelmesine kadar kullanılan bir veya birkaç kâğıt hamuru ile diğer malzemelerin meydana getirdiği sulu süspansiyon. Birçok çeşitten birer parça alıp yeni birleşim oluşturma işi. Herhangi bir şeyin toplu hâlde bulunduğu, işlendiği veya satıldığı yer. Bu işin yapıldığı yer veya mevsim. Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi. Herhangi bir şeyin çok bulunduğu yer.

Gelberig : Başörtüsü.

Gelberii : Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek, tıkanmış boru, ark vb. şeyleri temizlemek ya da harç, çamur, kireç karıştırmak için kullanılan uzun saplı demir araç

Diğer dillerde Gelberi anlamı nedir?

İngilizce'de Gelberi ne demek? : n. rabble, rake

Rusça'da Gelberi : n. кочерга (F)