Lattice türkçesi Lattice nedir

  • Örgü.
  • Pencere kafesi.
  • Bir buzsul içinde özdeciklerin, öğeciklerin, üşerlerin titreşime başladıkları ortalama yerlemlerinin oluşturduğu düzenli ağ. çoktürel tepkileşmlikte bölünebilir ve bölünemez özdeklerin düzenli dizilmesiyle oluşan örnekçe.
  • Örü.
  • Kafes ile kaplamak.
  • Fizik, kimya alanlarında kullanılır.
  • Kafes.
  • Bir örütü oluşturan atom, yükün ya da moleküllerin üç boyutlu ve dönemli olarak dizilişi.
  • Çapraz.
  • Öğecik ya da özdeciklerin düzenli dizilişinden oluşan iki ya da üç boyutlu geometrik yapı.
  • Kafesle çevirmek.
  • Izgara.

Lattice ingilizcede ne demek, Lattice nerede nasıl kullanılır?

Lattice bar : Kafes çıtası. Kafes çubuğu. Kafes laması.

Lattice beam : Kafes kiriş. Örgü kirişi.

Lattice bridge : Kafes kirişli köprü.

Lattice coil : Kafes bobin.

Lattice constant : Kafes sabitesi. Örgü değişmezi. Kafes sabiti.

Lattice filter : Kafes süzgeç.

Lattice distribution : Örgü dağılımı.

Lattice fence : Kafes parmaklık.

Lattice design : Kafes tasarımı. Kafesli plan.

Lattice frame : Kafes çerçeve.

İngilizce Lattice Türkçe anlamı, Lattice eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Lattice ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Window screening : Dekoratif pencere kafesi. Pencere teli.

 

Plait : Kıvrım. Pli. Örmek. Saçını örgü yapmak. Saçını örmek. (saç) örmek. Pli yapmak. Kırma. Plise.

Opening : Ünlülerin boğumlanmaları sırasında ağız yolunun ve çene açısının genişlik durumu bakımından taşıdığı özellik a, e, o, ö, ünlüleri ile ı, i, u, ü ünlüleri açıklık dereceleri birbirinden farklı olan ünlülerdir. bk. genişlik derecesi || bir ünlünün boğumlanması sırasında ses yolunun kişilere ve ağızlara göre değişebilen açılma durumu: ayar/ayar, bayan /bayan, yarın / yarın, dünya / dünya, gafil / gafil, marul / marul, sevda / sevda vb. Ünlülerin boğumlanmaları sırasında ağız yolunun ve çene açısının açıklık bakımından gösterdiği özellik: a ve e ünlülerinin genişlik dereceleri o ve ö, ı ve i ünlülerinden daha fazladır. bir dil sesinin özellikle bir ünlünün boğumlanması sırasında ses yolunun kişilere ve ağızlara göre değişebilen açılma durumu: alfabe/alfābe, ayar/āyar, bayan/bāyan, yarın/yārın, dünya/dünyā, gafil/gāfil, marul/mārul, sevda/sevdā vb. burada ünlülerin kısa veya uzun söylenişlerinde, uzunluktan çok ağız açıklığı söz konusudur. Açıklık. Genişlik derecesi. Açıklık derecesi. Ünlülerin oluşmasında iki çene arasındaki açıklık, ünlülerin oluşma koşulları bakımından taşıdıkları açık olma özelliği. ünlüleri açıklık bakımından a, e, o, ö, u, ü, ı, i biçiminde sıralamak mümkündür; a ve e ünlüleri açıklık bakımından ı ve i ünlüleri ile aynı sıraya konamaz. bk. ve krş. genişleme, ünlü genişlemesi.

Crosstab : Çapraz tablo.

Crucial : Kesin. Son. Haç. Çetrefilli. Kritik. Elzem. Çok önemli. Mühim. Ehemmiyetli.

 

Birdcages : Kuş kafesi.

Framework : Çatı. Yapı. Esas yapı. İskelet. Sistem. Bir iş, eylem ya da uygulamanın kuramsal ve denenceli çerçevesi, bk. kuram. İskelet (binaya ait). Karkas. Taslak.

Across : Bir yanından öteki yanına. Öbür tarafında. Bir yandan bir yana. İçinden. Bir tarafından öbür tarafına. Karşıdan karşıya. Karşıya. Genişliğinde. Üstünden. Karşısında.

Hand knitted : El örgüsü. El ile örülmüş.

Lattice synonyms : bravais lattice, lattices, braidings, knits, cornerways, plaits, crucials, broilers, crosswise, plats, decussate, crossways, windowscreen, grids, knittings, cooped, crystal lattice, gridirons, text, grillages, system, crux, crossed, knitted, organisation, stump, birdcage, grate, coops, grille, grid, braiding, knitting.

Lattice ingilizce tanımı, definition of Lattice

Lattice kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To make a lattice of. Called also latticework. As, to lattice timbers. As, the lattice of a window. Any work of wood or metal, made by crossing laths, or thin strips, and forming a network.