Çıkışmak nedir, Çıkışmak ne demek

"Çıkışmak" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Ben de ona bile bile sert çıkıştım." - A. Kabaklı
  • "Param çıkışmadığı için arkadaşımdan borç aldım."

Yerel Türkçe anlamı:

Alım satımda mal ederini korumak: Bu fiyata çıkışmaz ki vereyim.

Hesaplaşarak uzlaşmak.

Diğer sözlük anlamları:

Başa çıkmak

Bilimsel terim anlamı:

Güney Anadolu'da âşıkların, sazları eşliğinde, karşılıklı konuşmaları.

Çıkışmak anlamı, tanımı:

Çıkışamamak : Boy ölçüşememek, eşit derecede olmamak.

Çıkışma : Çıkışmak işi.

Çıkış : Çıkış belgesi. Beklenilmeyen bir sırada yapılmış olan sert konuşma. Mezuniyet, okul bitirme. Verilen bir işaretle yarışa başlama, depar. Bir yerden çıkmak için kullanılan nokta. Uçağın bir havaalanından başka bir havaalanına gitme süreci, sorti. Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru yürüyerek çalım yapmaya başlaması. Kuşatılmış bir bölgedeki birliklerin yaptığı saldırı. Çıktı. Çıkma işi. Yokuş.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Davranış : Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı. Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket. Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü.

 

Dolay : Bir yeri saran başka yerlerin bütünü, civar.

Sert : Gönül kırıcı, katı, ters. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı. Hırçın, öfkeli, hiddetli. Titizlikle uygulanan, sıkı. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen. Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız. Güçlü kuvvetli. Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı.

Söylemek : Herhangi bir şeyi bildirmek, anlatmak, demek istemek, hatırlatmak. Haber vermek. Önceden bildirmek, tahmin etmek. Sipariş etmek. Bir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak. Yapılmasını istemek. Türkü, şarkı vb. okumak. Yazmak, düzmek. Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak.

Azarlamak : Kırıcı ve sert söz söylemek, paylamak, tekdir etmek.

Yeter : İhtiyacı karşılayacak kadar olan, kâfi. ünl. “Kâfi, yetişir, yeterli” anlamlarında bir söz.

Olmak : Sarhoş olmak. Geçmek, tamamlanmak. Yetişmek, olgunlaşmak. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak. Uygun düşmek, yerinde görülmek. Sürdürmek, yürütmek. Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak. Bir şeyi elde etmek, edinmek. Uymak, tam gelmek. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak. Yaklaşmak, gelip çatmak. Herhangi bir durumda bulunmak. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz. Hastalığa yakalanmak, tutulmak. Gerçekleşmek veya yapılmak. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek. Yitirmek, elinden kaçırmak. Bulunmak. Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur. Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek. Yol açmak.

 

Yetmek : Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak. Olgunlaşmak. Bir yaşa erişmek, ulaşmak. Başkasına gereksinim duymamak, kendine yeter olmak. Kötü bir davranış, durum, tutum yeterli olmak, kâfi gelmek. Yeterli sebep olmak.

Diğer dillerde Çıkışmak anlamı nedir?

İngilizce'de Çıkışmak ne demek? : v. scold, blister, upbraid, jump on, slap, chide, inveigh, round on, snap, take to task

Fransızca'da Çıkışmak : apostropher, attraper, invectiver

Almanca'da Çıkışmak : v. anfahren

Rusça'da Çıkışmak : v. журить, замечать, заметить