Üstüne nedir, Üstüne ne demek
Üstüne; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de zarf olarak kullanılır.
- İlişkin, üzerine, dair.
- Hesabına.
- -den sonra.
- Kendinden önce gelen sözün ikileme biçiminde anlamını pekiştirmek ve sıklığını ifade etmek için kullanılan bir söz.
- -e göre, uygun olarak

"Üstüne" ile ilgili cümle
- "Arkadaşım aşk ve evlilik üstüne konuşulacak şeyler bulmuştu." - S. F. Abasıyanık
- "Kahveci içilen kahveleri Esat Ağanın üstüne yazıyor." - M. Ş. Esendal
- "Paris'e yazıldı. Oradan ölçü üstüne gönderdiler, insan Paris'e kendi gidip diktirmeli." - M. Ş. Esendal
- "Memleketten mektup mektup üstüne para istemiyorlardı o sıralarda..." - S. F. Abasıyanık
- "Ben rakının üstüne şarap içmem diyecek oldu." - H. Taner
Üstüne anlamı, tanımı:
Üstüne üstlük : Fazla olarak, fazladan.
Başüstüne : Bir isteğin, buyruğun hemen yerine getirileceğini bildiren söz, oldu.
Üstün : Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha.
Üstüne alınmak : Bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak.
Üstüne almak : Bir işi yapmaya söz vermek, ödev alınmak.
Üstüne atmak : Bir suçu birine yüklemek.
Üstüne başına etmek : Ağır bir biçimde sövmek.
Üstüne basmak : İyice belirtmek. yerinde bir düşünce ileri sürmek.
Üstüne bir bardak su içmek : Bir işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek.
Üstüne bir iki güneş doğmak : Sabah yataktan geç kalkmak.
Üstüne çekmek : Kendi üzerine almak, muhatap olmak.
Üstüne çullanmak : Saldırarak üzerine abanmak.
Üstüne düşmek : Bir kimseyle veya bir şeyle çok ilgilenmek.
Üstüne fenalık gelmek : Aşırı derecede sıkılmak, pek bunalmak.
Üstüne geçirmek : Bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak. evlat edinmek.
Üstüne gelmek : Bir şey yapılırken veya konuşulurken çıkagelmek.
Üstüne gitmek : Üstüne doğru gitmek. bir şeyi ısrarlı bir biçimde yapmak. bir işe el atmak, karışmak. bir işi yapmak için kişiyi zorlamak.
Üstüne gül koklamamak : Sevdiği birinden başkasını sevmemek.
Üstüne güneş doğmamak : Güneş doğmadan önce kalkmak.
Üstüne kalmak : Güçlükler birinin omuzlarına yüklenmek.
Üstüne kapanmak : Belli bir işi aralıksız bir biçimde yapmak.
Üstüne koymak : Katmak, eklemek.
Üstüne kuma gelmek : Kocası, başka bir kadın almak.
Üstüne kuş kondurmak : Olağanüstü, o ana kadar görülmemiş bir şey yapmak.
Üstüne olmamak : Daha üstü, iyisi bulunmamak.
Üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi : Çok derin bir biçimde. hareketsiz bir biçimde. tembel, uyuşuk, cansız, miskin.
Üstüne oturmak : Hakkı yokken bir şeyi kendisine mal etmek.
Üstüne perde çekmek : İsteyerek örtmek, gizlemek.
Üstüne sevmek : Birini severken bir başkasını daha sevmek.
Üstüne titremek : Bir şeye veya kimseye sevgi, özen göstermek.
Üstüne toz kondurmamak : Bir şeyin veya bir kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.
Üstüne tuz biber ekmek : Üzüntüyü, kusuru artıracak durum yaratmak.
Üstüne üstüne gitmek : Çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak.
Üstüne varmak : Kadın evli bir erkekle evlenmek. saldırmak. bir şey yapmasını baskı yaparak istemek.
Üstüne vazife olmamak : Görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek.
Üstüne yaptırmak : Bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak.
Üstüne yatmak : Hakkı yokken bir şeyi kendine mal etmek, bir şeyi alıp vermemek.
Üstüne yıkılmak : Yamanmak.
Üstüne yıkmak : Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkalarına yüklemek. kendi suçunu başkasına yüklemek.
Üstüne yok : "bundan daha iyisi olamaz, hepsinden iyisi bu" anlamında kullanılan bir söz.
Üstüne yüklenmek : Saldırmak. ısrar etmek.
Üstüne yürümek : Korkutmak, yıldırmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak.
Al kiraz üstüne kar yağmış : Düşünülmeyen, beklenilmeyen şeylerin de olabileceğini anlatan bir söz.
Altını üstüne getirmek : Söz veya tutumuyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek. bir şey bulmak için aramadık yer bırakmamak.
Ayak ayak üstüne atmak : Otururken bir bacağını ötekinin üstüne almak.
Ayının kırk türküsü var kırkı da ahlat üstüne : Bir kimsenin hep aynı şeyi veya hikâyeyi anlatması karşısında söylenen bir söz.
Bacak bacak üstüne atmak : Bir bacağını ötekinin üstüne koyarak oturmak.
Binbir ayak bir ayak üstüne : "herkesin ayakta olduğu kalabalık" anlamında kullanılan bir söz.
Birbiri üstüne gelmek : Arka arkaya meydana gelmek, ara vermeden olmak.
Buz üstüne yazı yazmak : Süresi, etkisi çok az olacak bir iş yapmak. bir kimseye etki yapmayan sözler söylemek.
Can baş üstüne : İstenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatan bir söz.
Dağ dağ üstüne olur ev ev üstüne olmaz : "aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar çıkar" anlamında kullanılan bir söz.
Dört ayak üstüne düşmek : Tehlikeli bir durumdan zarar görmeden kurtulmak. işi rast gitmek.
Düğüm üstüne düğüm vurmak : Parasını pintilik ederek saklamak.
Esmayı üstüne sıçratmak : Davranışlarıyla belayı üstüne çekmek.
Et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır : "bilgili ve görgülü kişi, iş başında ve zengin olmasa da bilgisiz ve görgüsüz kişilerin üstünde yer alır" anlamında kullanılan bir söz.
Gül üstüne gül koklamamak : Bir sevgili üstüne bir ikincisini sevmemek.
İyi insan sözünün üstüne gelir : "yokluğunda kendisinden söz edilen kimse, konuşmanın üzerine gelirse o iyi insandır, denilir" anlamında kullanılan bir söz.
Kambur üstüne kambur : Sıkıntı ve tersliklerin üst üste geldiğini anlatan bir söz.
Karısının üstüne evlenmek : Karısı varken bir kadınla daha evlenmek.
Kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır : "senden çekinen, korkan kişi, çok sıkıştırırsan sana karşı gelir" anlamında kullanılan bir söz.
Kendi üstüne yormak : Alınmak.
Olayın üstüne gitmek : Olayı etraflıca araştırmak.
Şimşekleri üstüne çekmek : Sert eleştirilere hedef olmak.
Tam üstüne basmak : Doğru olanı, istenileni bulmak. kesin olarak belirlemek.
Yıldırımları üstüne çekmek : Bazı davranışlarıyla birçok kimseyi kızdırarak saldırılarına, eleştirilerine yol açmak.
İlişkin : İlgisi, ilişiği olan, bağlı, ilgili, ait, merbut, müteallik.
Uygun : Elverişli, yarar, müsait, muvafık. Orantılı, oranlı. Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip.
İkileme : Anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanması, anlamları birbirine yakın, karşıt olan veya sesleri birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılması: Yavaş yavaş, irili ufaklı, aşağı yukarı gibi. İkilemek işi.
Biçim : Herhangi bir şeyin benzeri. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Biçme işi. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Tarz. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format.
Pekiştirmek : Sağlamlaştırmak, tahkim etmek. Sertleşmek, katılaştırmak. Güçlendirmek.
İfade : Anlatım. Tanık ve sanıkların olay hakkında yargı organlarına yaptıkları sözlü açıklama. Dışa vurum. Deyiş, söyleyiş. Bir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin, mimiklerin bütünü.
Üzerine : -den daha üstün. -den dolayı. -den sonra. Üstüne. Hakkında.
Dair : Bir konu üzerine olan, üzerine, konusunda, ... ile ilgili, üstüne.
Hesabına : Yönünden, için, ... adına, yararına.
Göre : Bir şeye uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince. Bakılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, bakarak, nazaran.
Sonra : Daha uzak ve ileri bir yerde. Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı. Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildiren bir söz. Yoksa, aksi hâlde. Arkadan gelen bölüm veya zaman.
Üstüne ağlamak : Ölüsüne ağlamak.
Üstüne alınmak : bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak. İlgili cümle: "Otomobilin dinmeyen yaygarasını üstüne alınmaya mahal yoktu." Ö. Seyfettin. bir işi yapmaya söz vermek, ödev alınmak. İlgili cümle: "Her biri, ayrı bir defter sayfasının gözden geçirilmesini üstüne aldı." P. Safa.
Üstüne atma : Belli bir suçun bir ya da daha çok kişilerce işlendiğini ileri sürme.
Üstüne basmak : yerinde bir düşünce ileri sürmek. İlgili cümle: "Ne iyi söylediniz, dedi; ne iyi üstüne bastınız." F. R. Atay. iyice belirtmek. İlgili cümle: "Üstüne basa basa olmaz, dedi" Birinin ortaya atmak istediği bir düşünce, bir başkasınca tıpatıp söylenmek.
Üstüne bir iki güneş doğmak : sabah yataktan geç kalkmak.
Üstüne çekmek : kendi üzerine almak, muhatap olmak. İlgili cümle: "Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder." B. Felek.
Üstüne çullanmak : saldırarak üzerine abanmak.
Üstüne düşmek : bir kimseyle veya bir şeyle çok ilgilenmek. İlgili cümle: "Biz de hani üstüne düşüp düzeltecek yerde, Atatürk'ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü uydurma dilcilik gayretine alet etmişiz." B. Felek.
Üstüne fenalık gelmek : aşırı derecede sıkılmak, pek bunalmak. İlgili cümle: "Bütün kan başıma çıktı, üstüme bir fenalık gelir gibiydi." M. Ş. Esendal.
Üstüne geçirmek : bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak; evlat edinmek.
Üstüne ile ilgili Cümleler
- Raporuna göz attım ve onun üstüne bazı notlar aldım.
- Üstüne bir şey giy, hasta olacaksın.
- Ali yere bir çilek düşürdü ve Mary onun üstüne bastı.
- Üstüne üstlük, bu da feleğin cilvesi!
- Ali çaydanlığı suyla doldurdu ve onu ocağın üstüne koydu.
- Üstüne yazacağım bir şeyler lazım.
- Üstüne çok gitme.
- Üstüne paltonu giy. Giymezsen üşütürsün.
- Bardağı masanın üstüne koy!
- Ben öğleden sonraları sık sık verandanın üstüne oturup okurum.
- Ali cüzdanını masanın üstüne koydu.
- Üstüne üstlük yağmur yağıyordu.
- Ali cebinden biraz para çıkardı ve onu masanın üstüne koydu.
- Üstüne bir bardak su iç!
Diğer dillerde Üstüne anlamı nedir?
İngilizce'de Üstüne ne demek? : adv. nothing like
prep. atop, atop of, onto, over
Fransızca'da Üstüne : sur, au-dessus, dessus, par dessus, en sus de
Almanca'da Üstüne : adv. oben
prep. darüber
Rusça'da Üstüne : adv. сверху
prep. наверх, поверх, сверх, к, ко, после, про

Bu kısımda Üstüne nedir? Üstüne ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Üstüne tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Üstüne hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.