Instrumental case türkçesi Instrumental case nedir

  • Gramer alanında kullanılır.
  • Araç durumu.
  • Adın belirttiği nesnenin vasıta olarak kullanıldığnı, fiile vasıta olduğunu belirtmek için kullanılan durum: eski ve orta türkçede + ın / + un ekiyle karşılanan bu durum, bugün türkiye türkçesinde artık kalıplaşmış zarflar biçimindedir. bunun yerine ile edatı geçmiştir. bu durum ile edatı veya bunun ekleşmiş biçimi olan + le ekiyle karşılanır: eğlence meclislerinde bir kenara çekilip kahve fincanı ile yarı gizli rakı atıştıran ceza reisi, agah’ı zorluyor. «seni evlendirelim oğul, bu memlekette bekar durulmaz!» diyordu (r. h. karay, memleket hikayeleri: şeftali bahçeleri, s. 37): hilmi ağa, teknesi ile yorgana vurdu, bir tarafa fırlattı (r. h. karay, göst. e. sarı bal, s. 62). yok münkir, nekir ateşten kerpetenle adamın dilini koparırmış... (r. n. güntekin, kızılcık dalları, s. 96). atlarla ovaları dağları aştıkları oluyor, denizleri yüzüp geçiyorlar. otomobillerle çöllerde birbirlerini kovalıyorlar; öyle ki dünyanın yüzü bunlara dar geliyor (m.ş. esendal, ev ona yakıştı, s. 107) vb.
  • Vasıta durumu.

Instrumental case ile ilgili cümleler

English: The instrumental case is one of the most graceful aspects of the Russian language.
Turkish: Araç durumu Rus dilinin en zarif yönlerinden biridir.

 

Instrumental case ingilizcede ne demek, Instrumental case nerede nasıl kullanılır?

Instrumental : Yararlı. Adları vasıta durumuna sokan ek. türkçenin asıl vasıta durumu eki +ın/+un ekidir. bugün bu ek, türkiye türkçesinde artık zarf olarak kullanılan bazı kelimelerde kalıplaşmış biçimiyle sürmektedir: yazın, kışın, güzün, baharın, için için, ardın ardın vb. türkiye türkçesi, vasıta durumunun karşılanması için ile edatından ve bunun ekleşmiş biçimi olan + le’den yararlanmaktadır. bk. vasıta durumu. Tesirli. Enstrümantal. Aletle yapılan. Araçsal. Alete ait. Yardımcı. Etkili.

Case : Filmlerin taşınmasında kullanılan, yangına karşı korumalı, genellikle madenden ya da üzeri maden levhayla örtülü kap. Kasa. Yerine koymak (kasa veya kılıf vb). Kutu. Hasta. Mahfaza. Hal. Alıcıların korunmasını ve taşınmasını sağlayan çeşitli biçim ve boydaki kutular. Sandık. Görüş.

Instrumental analysis : Aygıtsal çözümleme. Aygıtla çözümleme. Aletli analiz. Özel amaçlı ölçüm aygıtlarıyla yapılan çözümleme.

Instrumental error : Alet hatası. Aletsel hata. Aygıtsal hata.

Instrumental group : Değişik çalgıların bir arada bulunduğu küçük müzik topluluğu. Çalgı topluluğu.

Instrumental music : Çalgı müziği. Enstrümantal müzik. Enstrümental müzik.

İngilizce Instrumental case Türkçe anlamı, Instrumental case eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Instrumental case ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Abstract noun : Soyut isim. Oyut ad. Soyut ad. Varlığı düşünce yoluyla kabul edilen ve söylendiğinde, zihinde belli bir görüntü veya tasavvur uyandırmayan kavramın adı: soy, ün, düz, korku, söz, bilgi, gönül, kötülük, güzellik, doğruluk vb. karşıtı somut ad’dır. Soyut fikir veya kavram temsil eden isim (örneğin, bağımsızlık, öfke, aşk).

 

Ablative : Kelime gruplarında ve cümlede, fiilin gösterdiği oluş ve kılışın kendisinden uzaklaştığını göstermek için kullanılan ad durumu: ikisinde de aynı sebeplerden gelme derin bir hüzün vardı (p. safa, şimşek, s. 34). önlerinden geçtiğimiz bütün bu yalılar, mehtaplık halleriyle, bizi guya bir «elite» bulunduğuna inandırıyordu (a.ş. hisar, boğaziçi mehtapları, s. 133). gençlikte önümüzde atinin bitmez mesafeleri gibi serilen bütün zamanlar elimizden ne kadar çabuk geçiyor. (göst.e. s. 225). fatmayı derinden beri daldığı içlenmelerden, unutulmanın acılarından, en keskin hareketle geçirmek için bu kadarı kafiydi (a.h. tanpınar, huzur, s. 77). tanıdığı adamdan bu odada ne vardı? maddenin ıstırabından başka hemen hemen hiçbir şey (göst.e., s. 324) vb. Ayrılma hali. İsmin -den hali. Ablatif. Ergiyen. Çıkışlık hal. İsmin -den halindeki. Buharlaşan. İsmin den hali.

Accusative : İsmin -i haline ait. Yükleme durumu. Akuzatif. Geçişli fiil taşıyan bir cümlede fiilin doğrudan doğruya etkilediği yani fiildeki işlevin etki bakımından üzerine yüklendiği adın içinde bulunduğu durum. türkçede bu durum ya eksiz yahut da yalın veya iyelik ekleriyle genişletilmiş adlardan sonra gelen +(y)ı/+(y)u eki ile karşılanır: iş bulmak, görüş bildirmek, yol sormak, ağaçlar+ı budamak, yaka+yı kurtarmak, okul+u bitirmek, istedik+im+i getirdi; yazdıklarınız+ı okudum, görünüş+ü koruyunuz gibi. ancak, bu ek üçüncü şahıs teklik ve çokluk iyelik eklerinden sonra araya bir zamir n’si alarak +nı/+nu biçimine girer; arkadaşımın yeni ev+i+ni gezdim. artık yuva+sı+nı kurmaya çalışıyor; bildik+leri+ni anlattı, yorulduğ+u+nu görmedim vb. İsmin i hali. İsmin -i halindeki sözcük grubu. İsmin -i halindeki. Belirtme durumu. İsmin -i hali.

Adams apple : Kalkan kıkırdak. Gırtlağın arka kıkırdak üzerine oturmuş bulunan ve iki kanadı ön tarafta birbiriyle birleşerek katlanmış kalkanı andırır bir çıkıntı meydana getiren kısmı. kalkan kıkırdağın erkeklerde, özellikle zayıf erkeklerde dıştan da belli olan bu çıkıntılı kısmına adem elması denir.

Accent intensive : Söz içinde çoğu zaman vurguyu üzerinde taşıyan hecenin daha şiddetli vurgulanmasıyla, bir maksadın, bir duygunun daha iyi belirtilmesini sağlayan vurgu: yazlığa bu hafta mı taşınıyor sunuz? hayır, gele ıcek hafta; bu sevimsiz olaylar karşısında adamcağız ımahvoldu; bu gayretler yapıldı ama sonuç olarak ıhiçbir şey getirmedi; ıamma da yaptınız, dedi, siz hiç hasta görmediniz mi? vb. Pekiştirme vurgusu.

Adjectival construction : Somut, soyut adları ve kavramları çeşitli yönleriyle nitelemek veya belirtmek maksadıyla ve ona bağlı sıfatın tamlama dizilişinde oluşturduğu söz grubu. bu dizilişte sıfat tamlayan, sıfat tarafından nitelenen veya belirtilen ad tamlanan görevindedir: evet, pekala biliyorum ki, bir gün ben her şeyi bırakıp bu küçük yola dalarsam onun bittiği yerde bütün saadet ve hasretlerimi, eski yaşanmış rüyalarımı bulacağım, temiz, yepyeni, mesut bir adam olacağım (a. h. tanpınar, abdullah efendinin rüyaları: bir yol, s.123). bu kötü günlerinde gülsüm’e bir ana gibi bakıyordu (r.n. güntekin, kızılcık dalları, s.29). tahir ağa, bugüne kadar üç nesil yetiştirmişti (r. n. güntekin, göst.e., s.29). sonra kızgın, dumanlı bir grup oldu; ezan sesleri arasında kısık, uyuşuk lambalar birer birer yanıp kasabayı kasvetli bir gece sardı (r.h.karay, memleket hikayeleri: şeftali bahçeleri, s.33). ben bu rüyayı on yedi yaşımda iken görmüş ve onu senelerce şehir şehir, sokak sokak aramış, daha ilk karşılaşmamızda, göğsüm daralarak: “işte bu odur!” demiştim (t. buğra, yarın diye bir şey yoktur, s. 35) vb. Sıfat tamlaması.

Actif : Öznesi belli olan, öznesiyle kesin ilişkisi bulunan ve herhangi bir çatı eki almamış olan fiil: o hızlı yürüdü, ben kaçtım. (p. safa. şimşek, s. 23). büyük babam esrarlı şeyleri çok severdi (p. safa, göst. y.). asırlarca birbirlerinin kanlarını emen, gözlerini oyan insanlar, kol kola oynadılar. doğan hürriyet güneşini alkışladılar (ö. seyfettin. harem, eshab-ı kehfimiz, s. 12). tanyeri nerdeyse ağaracaktı. dağlar kül rengi bir aydınlığın içinde kapkara yükseliyordu. (t. buğra, dönemeçte, s. 5). durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır. (t. fikret) vb. karşıtı edilgen fiil’dir. bk. etken çatı. Etken fiil.

Active voice : Etken çatı. Aktif ses. Yüklemin belirttiği işin özne tarafından doğrudan doğruya yapıldığını gösteren eksiz fiil çatısı, yalın çatı: ak-, belir-, biç-, eski-, duy-, kurtul-, kısal-, sabahla- vb. fiiller özneleri ve çekimli durumları ile birer etken çatı oluştururlar: arka sokaktaki dere bu yıl hiç kurumadı, hep aktı. hava (özne) karardı ve akşam oldu. kayıkçılar, (özne) kayığı kıyıya çektiler. şiddetli rüzgar (özne) ağacın dallarını kırdı. ömrümüz boyunca emek sarfettiniz. bir aralık böyle uyurken müthiş bir gürültü ile uyandım (özne: ben, h.z. uşaklıgil, kırk yıl ı, s. 41). o (özne) hızlı yürüdü, ben (özne) kaçtım (p. safa, şimşek, s. 23). büyük bakan (özne) esrarlı şeyleri çok severdi (göst.e., s. 23) vb. karşıtı edilgen çatı’dır. Aktif çatı. Düz çatı.

Action noun : Kılış adı. Bir durumu, bir oluş ve kılışı ad olarak anlatan ve fiillerden -mak, -ma, -ış / -uş, -ıcı / -ucu vb. eklerle kurulan ad: oku-mak, oku-ma, oku-y-uş, yaz-mak, yaz-ma, yaz-ış, bak-ıcı, gel-ici, gid-ici vb. örnekler: sükut, onları düşünür; acımak onlara ağlar… (a. n. asya, kubbeler: bulutlar, s. 14). bu beklenmeyen bitişiyle çocuk için tabii bir şey olan masal uydurma bu küçük yazıda bütün bir kompozisyon oluyor (a. h. tanpınar, yaşadığım gibi, s. 417). kitaptan korkmak, insan düşüncesinden korkmak, insanı kabul etmemektir (a. h. tanpınar, göst. e., s. 58). pervin kitabını iki avucu arasında asabi bir kavrayışla sıkarak salondan çıktı (p. safa, şimşek, s. 45). bu kuvvet kuruntusunun kendini kuvvetli sanışın sadece o delikanlılık yaşlarına has bir aldanış olduğunu kabul etmek istemiyordu (t. buğra, yalnızlar, s. 46). bütün bu girişlerin, dolandırmaların ne için olduğunu şimdi hepsi de anlamıştı (t. buğra, göst. e., s. 211).

Accentuation : Ahenk vurgusu. Vurgu. Harekeleme. Ahenk durağı ile birbirinden ayrılmış kelime öbeklerinde, çok kez vurgulu hece üzerine düşen ve anlamı güçlendirmek üzere onun şiddetini artıran vurgu: ey türk gençliği/ birinci vazifen/ türk istiklalini/ türk cumhuriyetini/ ilelebet muhafaza/ ve müdafaa etmektir./ mevcudiyetinin/ ve istikbalinin/ yegane temeli/ budur./ bu temel/ senin/ en kıymetli hazinendir. (m.k. atatürk, nutuk, s. 607). || dur yolcu/ bilmeden gelip bastığın || bu toprak/ bir devrin/ battığı yerdir. || eğil de kulak ver/ bu sessiz yığın || bir vatan kalbinin/ attığı yerdir. (n.h. onan, çakıl taşları, ant., s. 921) vb. Belirtme. Oyun düzeninde tasarımın bir öğesi. bir uygulamada çeşitli yöntemlerle kişiler, yığınlar, eşyalar ve simgeler vurgulanır. yönetmenin önemli işlerinden biri seyircinin en çok gözüne çarpması gereken şeyi seçmesidir. vurgu, gövde görünüşleri, değişik alanlar, ilişkiler, karşıtlıklar, yükseltiler vb. ile sağlanır. sahne konuşmasında bir tümceyi, belli bir durum içindeki anlamını doğru vererek söylemek için uygun sözcükleri yoğunlaştırmakta kullanılan ses vurgusu. Vurgu işaretlerini koyma. Vurgulama. Vurgulu okuma.

Instrumental case synonyms : action verb, accent of group, ablaut, accidence, active verb, adjektive.