Antis türkçesi Antis nedir

Antis ile ilgili cümleler

English: I may be antisocial, but it doesn't mean I don't talk to people.
Turkish: Antisosyal olabilirim fakat bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.

English: The effective application of antiseptics is an important matter in the prevention of hospital infections.
Turkish: Antiseptiklerin etkin uygulaması hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde önemli bir konudur.

English: Yumi's boyfriend is a bit antisocial.
Turkish: Yumi'nin erkek arkadaşı biraz antisosyaldir.

English: He is antisocial.
Turkish: O antisosyaldır.

English: He's antisocial.
Turkish: O antisosyal.

Antis ingilizcede ne demek, Antis nerede nasıl kullanılır?

Antisabbatarian : Cumartesi veya pazarı kutsal saymayan.

Antischistosomal agents : Şistosomisidler. Erişkin schistosoma’ ları sistemik olarak öldüren ajanlar.

Antiscorbut vitamin : C vitamini. Antiiskorbüt vitamin.

Antiscorbutic : Skorbüt önleyici. Skorbüt iyileştirici (c vitamini eksikliğinin neden olduğu hastalık). Antiskorbütik. Skorbüt hastalığını önleyen ilaç.

Antiscorbutic vitamin : Metabolizma sırasında oksidasyon ve redüksiyon reaksiyonlarının düzenlenmesini sağlayan, eksikliği bağ dokusunda bozulmalara neden olan, meyve ve sebzelerde bulunan, suda eriyen bir vitamin. C vitamini.

 

Antisemitism : Antisemitistlik. Yahudisevmezlik. Bir ülke halkına genel olarak tanınmakta olan toplumsal ve yasal haklardan yahudi kökenli yurttaşların yararlanmasına sözle ya da eylemle karşı koyma. 2-genel olarak: yahudilerin azınlık olarak bulundukları toplumlarda yahudi ekininin o toplumun gönencine aykırı olduğu gerekçesiyle aşağılanması. Yahudi aleyhtarlığı.

Antisepsis : Sepsis üreten mikroorganizmaları yok etme. Mikrop öldürücülük. Ameliyat öncesi, sırası ve sonrasında ameliyat yaralarını enfekte edebilecek mikropları öldürmek için bu amaca yönelik kimyasal maddeleri kullanma işlemi. Patojen mikroorganizmaların öldürülmesi, mikropların imha edilmesi. Antisepsi.

Antisepticise : Antiseptik yapmak. Sterilize etmek (ayrıca antisepticize). Antiseptik madde ile dezenfekte etmek veya işlemde geçirmek.

Antisepticize : Sterilize etmek (ayrıca antisepticise). Antiseptik yapmak. Antiseptik madde ile dezenfekte etmek veya işlemde geçirmek.

Antiseptic agent : Antibakteriyel madde. Mikroorganizma hareketlerini veya büyümesini önleyen madde. Antiseptik madde.

İngilizce Antis Türkçe anlamı, Antis eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Antis ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Counter : Sayma amacıyla kullanılan herhangi bir yazmaç. Kontra yumruk atmak. Karşısında olmak. Karşılamak. Karşı koymak. Gelen tanecikleri tek tek sayan araç. Sayıcı. Döner çelgi eyleminin yapılması için verilen komut. Karşılık vermek. Sayaç.

Alien : Farklı. Ecnebi. Başka bir ülkeden gelen kişi. Aktarma (dilbilgisi terimi). Uymayan. Yabancı kelime. Yabancı. Başka bir ülkeye ait. Yabancı uyruklu kimse.

 

Hater : Kinci. Kinci kimse.

Derogating : Küçültmek. Azaltmak. İhlal eden. Alçalmak. Küçültücü. Eksiltmek. Küçülmek.

Abhorrent : Tiksindirici. Zit. Nefret uyandırıcı. Nefret uyandıran. İğrenç. Karsit.

Bellicose : Savaşkan. Huysuz. Dövüşken. Mücadeleci. Kavgacı. Savaşçı.

Critic : Eleştirici. Kusur bulup duran kimse. Eleştirmeci. Eleştirmen. Kritik. Eleştiren kimse. Münekkit.

Critics : Kusur bulup duran kimse. Eleştirmen. Eleştirici. Eleştiri.

Adversary : Muhalif kişi. Hasım taraf. Aleyhtar. Şeytan. Rakip. Karşı kimse. Düşman. İblis. Hasım.

Antagonists : Rakip. Karşı çıkan. Düşman. Hasım.

Antis synonyms : anomalous, carnaptious, con, derogates, contradistinctive, awry, contradictious, adversarial, against, adverse, contradictory, contra, antipathetic, badtempered, contraposition, antipathetical, bloody minded, opposing person, bilious, jew baiter, contrary to, contradictor, awkward, derogated, contradictive, abrupt, adversative, contras, crossways, agin, cantankerous, absonant, before.

Antis zıt anlamlı kelimeler, Antis kelime anlamı

Pro : Orospu. Profesyonel. Bir ölçek sınarının dile getirdiği tutuma katılan ya da olumlu yanıt veren kişi ya da bir sınarı onaylayan görüş, bk. karşı. Fahişe. Taraftar. Yanında. Destekleyen fikir. Lehinde. Yandaş.

Familiar : Anlayan. Yaygın. Yakın. Bilinen. İyi arkadaş. Samimi arkadaş. Bildik. Arkadaş. Aşina. Teklifsiz.