Bakan nedir, Bakan ne demek

  • Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, icra vekili, nazır

"Bakan" ile ilgili cümleler

  • "O sadece iyi bir bayındırlık bakanıdır." - F. R. Atay

Yerel Türkçe anlamı:

Bakayım, göreyim: Bi bakan beğenisem alırın.

Hükûmetteki bakan

Bakan hakkında bilgiler

Bakan, müstakil bir bakanlık veya bir devlet bakanlığı adı altındaki kamu teşkilatının başındaki, siyasi sorumluluğa sahip yöneticidir. Bakanlar yürüttükleri işleri hükümet lideri olan, başbakan veya devlet başkanı adına yürütür.

Bakan ile ilgili Cümleler

  • Rusya'nın savunma bakanlığı, gönüllülerden oluşacak birkaç rezerv ordusu oluşturma projesi üzerinde çalışıyor.
  • Bu bizim için acı bir gerçek fakat bu filmi izlemek eve bana tekrar dünyaya bakan tehlikeyi getirdi.
  • Neredeyse bütün siheuyanların ana binaları ve daha iyi aydınlatma için güneye bakan kapıları vardı.Bu yüzden hutongların bir çoğunluğu doğudan batıya doğru çalışırlar.
  • Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.
  • Maliye Bakanının bütçe sunuş konuşması, kendi partisindekilerin "Bravo!" sesleriyle düzenli olarak bölündü.
  • Cadılar Bayramı Kuzey Amerika'ya, bir şenlik ateşi etrafında hasadı kutlayan, birbirlerine hayalet hikayeleri anlatan, şarkı söyleyen ve fal bakan Avrupalı göçmenler tarafından getirilmiştir.
  • Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu.
  • Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov dedi ki: "Biz müeyyideleri uygulamaya koymadık. Biz bu müeyyidenin genişleyen helezonlarını başlatmadık." Biz bir ipucu aldık: "Haydi kriterler hakkında uzlaşalım. Siz bu kriterleri yerine getireceksiniz, biz de müeyyideleri kaldıracağız". "Ama bizim onlarla görüşeceğimiz hiçbir şey yok. Biz kesinlikle bu durumdan çıkacağız, hatta, bence, avantaj ile çıkacağız. Müeyyidelerin negatif etkisini hisseden Avrupalı ortaklarımız kendileri için sonuçlar çıkarmalılar. Bunlar onların sorunları, bizim değil."
  • ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Fransa'da Pazar günü bir bisiklet kazasında sağ uyluğunu kırdı.
  • Ayın güneşe bakan yarısı her zaman ışıldar fakat ışıldayan taraf her zaman dünyaya bakmaz.
 

Bakan anlamı, tanımı:

Başbakan : Hükûmetin ve Bakanlar Kurulunun başı, kabinenin başı, başvekil.

Bakanlar kurulu : Devletin görevlerini yerine getirmesini sağlayan, başbakan ve bakanlardan oluşan yetkili organ, hükûmet, kabine.

Devlet bakanı : Bazı resmî kuruluşların yönetimini başbakan adına üstlenen hükûmet üyesi.

Bakan göze bağ olmaz : "göz önünde olan her şeye herkes bakabilir" anlamında kullanılan bir söz.

Bakan yemez kapan yer : "bir şey yalnızca bakmakla elde edilemez, onu ele geçirmek için davranmak gerekir" anlamında kullanılan bir söz.

 

Bakanak : Geviş getiren hayvanların ayaklarının arkasındaki körelmiş tırnak, kemik çıkıntısı.

Bakanlık : Bakan olma durumu, vekillik, nezaret, vekâlet, nazırlık. Bakanın yönetimi altındaki kuruluşların bütünü, nezaret, vekâlet, nazırlık. Bu kuruluşların bulunduğu yer.

Adamın yere bakanından suyun yavaş akanından kork : "duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir" anlamında kullanılan bir söz.

Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur : "çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler" anlamında kullanılan bir söz.

Ahbap kusuruna bakan ahbapsız kalır : "dostların ufak tefek kusurlarına bakmamak gerekir" anlamında kullanılan bir söz.

Atına bakan ardına bakmaz : "görevini eksiksiz yapan, aracını iyi kullanan kimse, kendisini kötü duruma düşmekten kurtarmış olur" anlamında kullanılan bir söz.

El ağzına bakan karısını tez boşar : "kişi, özel hayatı ile ilgili ciddi konularda başkasının düşüncesiyle değil kendi düşünceleriyle karar vermelidir" anlamında kullanılan bir söz.

İşine hor bakan boynuna torba takar : "işini küçümseyen kişi para kazanamaz, para kazanamayanın sonu ise dilenciliktir" anlamında kullanılan bir söz.

Yere bakan yürek yakan : "uysal ve uslu göründüğü hâlde sinsice kötülük yapan" anlamında kullanılan bir söz.

Yönetmek : Birinin bir konudaki etkinliğine, çalışmasına yön vermek, birini yönlendirmek. Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek. Program ve oyunların yapımını, gerçekleşmesini sağlamak.

Genel : Bir genelleme sonucunda elde edilen. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan.

Millet : Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus. Benzer özellikleri olan topluluk. Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes.

Taraf : Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi. Bir şeyin belli bölümü, kısmı. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri. Yön, yan, doğrultu. Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri. Yöre, yer.

Cumhurbaşkanı : Cumhuriyetle yönetilen ülkelerde devlet başkanı, reisicumhur, cumhur reisi.

Onay : Uygun bulma, tasdik, icazet, izin.

İşba : Doyma. Doyurma.

Müstakil : Kullanış yönünden başka bir yapı ile bağlantısı olmayan, bağımsız. Kullanış yönünden belli kişi veya kişiler için ayrılmış olan.

Bakan yemez, kapan yer : “bir şey yalnızca bakmakla elde edilemez, onu ele geçirmek için davranmak gerekir” anlamında kullanılan bir söz.

Bakanak : [Bakınız: toynak]

Bakanay : Bir erkek ismi olarak anlamı; Ay gibi aydınlık saçan. Bir kız ismi olarak anlamı; Ay gibi aydınlık saçan.

Bakanlar kurulunun arabuluculuğu : Toplu iş uyuşmazlığının herhangi bir aşamasında başbakan ya da görevlendireceği bir bakanın karşıtlara bir arada ya da ayrı ayrı önerilerde bulunarak uyuşmazlığın giderilmesinde çaba göstermesi.

Bakanlar kurulunun kamulaştırma yetkisi : Yasalarda belirtilen koşullarla Bakanlar Kuruluna tanınan kamulaştırma yetkisi.

Bakanlık denetmeni : Millî Eğitim Bakanlığına bağlı orta dereceli okullar ile yüksek okullarda görevli öğretmen ve öğrencilerin çalışmalarını denetleyen, gerektiğinde resmî ya da özel eğitim ve öğretim kurumlarında bakan adına soruşturma ve inceleme yapan denetmen.

Bakanlık disiplin komisyonu : M.E.B. Müsteşarlarının başkanlığında Teftiş Kurulu Başkanı, ilgili genel müdürler ve Bakanlık Hukuk Müşavirinden oluşan, öğretmenler ile öğretmen yetiştiren yüksek okul öğrencilerinin disiplin suçlarını inceleyen komisyon.

Diğer dillerde Bakan anlamı nedir?

İngilizce'de Bakan ne demek? : adj. attendant, onlooking

n. minister, secretary, chancellor

Fransızca'da Bakan : secrétaire d'État, ministre [le]

Almanca'da Bakan : n. Erhalter, Minister

Rusça'da Bakan : n. министр (M)

adj. министерский, выходящий