Be out for türkçesi Be out for nedir

Be out for ile ilgili cümleler

English: Ali will be out for the rest of the day.
Turkish: Ali günün geri kalan kısmında dışarıda olacak.

English: Ali will be out for hours.
Turkish: Ali saatlerce dışarıda olacak.

Be out for ingilizcede ne demek, Be out for nerede nasıl kullanılır?

Be : Olmak. -di. Bulunmak. -dir. Alaşımların hazırlanmasında kullanılan hafif bir metalik kimyasal element. Anlamına gelmek. Mal olmak. -dır. -dı. Kalmak.

Out : Dışarı çıkarmak. Yanmak. Çıkarmak. Nakavt etmek. Ortaya çıkmak. Çıkış. Kendini belli etmek. Bayılmak. Meydana çıkmak. Dışarı.

For : Uğruna. -e elverişli. -e uygun. Bir takımyıldızın adı. -e. Yüzünden. Yerine. Dair. Zarfında. Diye.

Be out : Sonuçlanmak. Yeşermek. Çıkmış olmak. Çıkmak (kitap veya gazete veya resmi ilan). Yapraklanmak (bitki vb). Dışarıda olmak. Sızmış olmak. Bitmek. Yayımlanmak. Bozulmuş olmak (makine).

Be out at elbows : Üstü başı dökülmek.

Be out of : Tükenmiş olmak. Dışında bulunmak. Dışında olmak. Kalmamak. Bitmek.

Be out of character : (bir davranış için) birinin her zamanki davranışlarına uymamak. (bir davranış için) birinin karakterine uymamak.

Be out of control : Kontrolden çıkmak. Dizginlenemez olmak. Frenlenemez olmak. Kontrolden çıkmış olmak.

 

Be out of a job : İşsiz kalmak. İşsiz olmak.

Be out of debt : Borçtan kurtulmak. Borçtan çıkmak. Artık borcu olmamak.

İngilizce Be out for Türkçe anlamı, Be out for eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Be out for ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Purposing : Tasarlamak. Amaç. İstemek. Gaye. Niyetinde olmak. Niyet etmek. Kastetmek. Takip etmek. Maksat.

Weened : Ümit etmek. Beklemek (eski kullanıma). Düşünmek. Sanmak. Ummak. Farz etmek.

Shoot for : Çabalamak. Hedeflemek.

Target : Işık kaynağının önüne getirilerek görünçlüğe düşecek ışık niceliğini düzenleyen, ışığın alıcıya doğrudan doğruya ulaşmasını önleyen ya da özel aydınlatma etkileri sağlayan saydamsız yüzey. Nişan. Hedef. Sayılan bölge. Alıcı ışıtacının, üzerinde elektronik görüntü oluşan bölümü. almaçlarda görüntülüğün iç çeperi. Hedef almak. Hedef göstermek. Kılıçoyunu yarışmaları yönetmeliğinde her savut için yeri ve sınırları belirtilmiş olan, dürtüş ya da vuruşların geçerli sayıldığı vücut bölgesi. Ülkü.

Aspire to : Arzu etmek. Amaç edinmek. İstemek.

Purpose : Kararlılık. İstemek. Bir eylem ya da davranışın yöneldiği bilinçli amaç. Mesaj (hikaye). Niyet etmek. İnsanın önceden tasarlayıp ulaşmak için çabalarını üzerinde yoğunlaştırdığı bir erek. Takip etmek. Kasıt. Azim.

Intend : Kararlı olmak. Niyeti olmak. İstemek. Kastetmek. Niyetlenmek. Hedeflemek. Seçmek. Niyet etmek. Azmetmek.

Intends : Demek istemek. Kastetmek. Niyet etmek. Düşünmek. Niyetlenmek. Azmetmek. Seçmek. Hedeflemek. Kararlı olmak.

Aim : Hedef almak. Erek. Nişan alma. Amaç. Bir edim, işlem ya da sürecin yöneldiği ve gerçekleştirmek istediği sonuç. Hedef. Gaye. Hedef alma.

Ween : Ummak. Ümit etmek. Sanmak. Beklemek (eski kullanıma). Farz etmek. Düşünmek. Farzetmek.

Be out for synonyms : aspire after, purposed, seek, determine, aim at.