Break türkçesi Break nedir

  • Ara.
  • Kırmak.
  • Kesmek.
  • Dalmak.
  • Şans.
  • Kontrol etmek.
  • Açmak.
  • Ara vermek.
  • Parçalanmak.
  • Yıkmak.
  • Kopmak.
  • Yenmek.
  • Ağarmak.
  • Yarmak.
  • Mola.
  • Batmak.
  • (ses) gitmek veya kısılmak.
  • Koparmak.
  • Bozdurmak.
  • Batırmak.
  • Fırlamak.
  • Çözmek.
  • Mahvetmek.
  • Kesme.
  • Şafak vakti.
  • Değişiklik.
  • Dinlenme.
  • İhlal etmek.
  • Parçalamak.
  • İflas etmek.
  • Paydos.
  • Kırılmak.
  • Söylemek.
  • Açıklık.
  • Sona ermek.
  • Yakın dövüşü bırakmak.
  • Uymamak.
  • Patlamak.
  • Bozmak.
  • Bilgisayar alanında kullanılır.
  • Kırma.
  • Daha iyi yapmak.
  • Bitmek.
  • Kırık.
  • Kırılma.
  • Bozulmak.
  • Dizginlemek.
  • Teneffüs.
  • Kaçmak.
  • Tutmamak.
  • Tan.
  • Fırsat.
  • Çatlatmak.
  • Ani değişim.
  • Sınmak.
  • Çiğnemek.

Break ile ilgili cümleler

English: Ali and Mary might break up.
Turkish: Ali ve Mary ayrılabilirler.

English: Ali and Mary decided to break up.
Turkish: Ali ve Mary ayrılmaya karar verdi.

English: Albert is the last person to break a promise.
Turkish: Albert sözünden cayacak en son kişidir.

English: After waiting all day, the workers were still looking for a break in the weather so they could resume the search.
Turkish: Bütün gün bekledikten sonra işçiler araştırmayı sürdürebilmek için hâlâ havanın düzelmesini bekliyorlardı.

English: A hammer was used to break the window.
Turkish: Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı.

Break ingilizcede ne demek, Break nerede nasıl kullanılır?

 

Break a code : Şifreyi bulmak. Şifreyi çözmek. Kod kırmak. Şifre kırmak.

Break a contract : Sözleşmeyi bozmak. Yasal bir anlaşmayı ihlal etmek. Anlaşmayı ihlal etmek. Sözleşmeye uymamak. Kontrat ihlal etmek.

Break a habit : Bir bağımlılıktan kurtulmak. Alışkanlıktan kurtulmak. Alışkanlığı bırakmak. Bir alışkanlığı bırakmak. Kötü alışkanlıktan kurtulmak. Alışkanlığı kesmek. Bir alışkanlıktan vazgeçmek.

Break a lance with : Boy ölçüşmek.

Break a leg : Bol şans. İyi şanslar. Şeytanın bacağını kırmak.

Break away : Kaçmak. Sıvışmak. Ayrılmak. Kopmak. Fırlamak. Kaçıp kurtulmak. Kurtulmak. Kirişi kırmak.

Break a record : Belirli bir zamanda kadar resmi olarak belirlenmiş en iyi performanstan daha iyi performans göstermek (örneğin bir spor müsabakasında). Rekor kırmak. Rekora imza atmak.

Break a sweat : Çok çalışmak. Çok çaba sarf etmek. Ter dökmek. Terlemeye başlamak.

Break a promise : Dönmek. Sözünde durmamak. Sözünden dönmek. Verdiği sözü yerine getirmemek. Sözünü tutmamak. Verdiği sözü bozmak.

Break a story : Haberin duyuran ilk kanal veya gazete olmak. Haberi patlatmak.

İngilizce Break Türkçe anlamı, Break eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Break ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Adulterinus : Melez.

Exchange : Almak. Trampa etmek. Bk. döviz bk. kambiyo senetleri ticari bankaların dövizle uğraşan birimleri. İki parçacığın tüm yerlemlerinin (uzay yerlemleri ve fırılı) karşılıklı olarak birbirleri ile değiştirilmesi. Takas etmek. Değişim. Karşılıklı alıp vermek. Bilgisayar, fizik, kimya, iktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Mübadele. Değiş-tokuş.

 

Accent bar : Vurgu çubuğu.

Apparentness : Görünüşte olan. Bariz. Besbelli. Meşru mirasçı olma. Açık. Görünür olma. Ortadalık. Anlaşılır olma. Belli olma. Meşru mirasçılık.

Articulate : Dile getirmek. Hecelemek. Eklemlerle birleştirmek. Açık bir şekilde ifade etmek. Açıkça söylemek. Boğumlu. Açık seçik konuşmak. Sözlü ifade etmek. Açık seçik.

Blow down : İstim boşaltmak. Patlatarak göçertme. Devirmek. Yere yatırmak.

Diffraction : Dağılma. Kırınma. Bir ışınımın yayılma doğrultusunun, dalgaların engellerle sınırlı olmaları durumunda, ışınımın dalgasa! yapısı ile belirlenmiş bir biçimde sapması. Bir örütün atomlarından saçılan ya da çok küçük bir delikten geçen elektromıknatıssal dalgaların düz yollarından saparak yayılmaları ve girişim oluşturmaları. Bir ışık demetinin daracık bir yarıktan, keskin bir kenardan geçip ya da ufak bir cismi dolanıp bir yüzeye düştüğünde ortaya çıkan olay. Kırılım. Kırılıp geçme. Işığın ya da başka bir dalganın dar bir yarıktan ya da çizikli bir yüzeyden geçince doğru yolundan ayrılarak gölge içinde girişim saçakları oluşturması. Kırınım.

Babysit : Bebek bakmak. Anne baba evde yokken çocuklarına bakmak. Gözetlemek. Çocuk bakıcılığı yapmak. Çocuk bakmak. Denetlemek.

Blooped : Topu yükseğe ve düşük kavisle atarak sahanın biraz ötesine düşürmek (beyzbol). Berbat etmek. Eline yüzüne bulaştırmak. Elektronik bir aletle kısa pes bir ses çıkarmak. İçine etmek.

Become depraved : Azmak.

Break synonyms : fragmentize, change integrity, puncture, fragmentise, acuminate, weathers, articulates, boomed, outperform, cut short, batter down, recreations, annihilating, addlings, blow over, baiting, breach, chasms, groats, hold on, conflict, opportunities, butchering, backing out, absquatulation, inhibit, room, beats, be through with, intermitted, fissure, affirms, flukier.

Break zıt anlamlı kelimeler, Break kelime anlamı

Begin : Koyulmak. Start almak. Start vermek. Çığır açmak. Doğmak. Önayak olmak. Vücut bulmak. Başlamak. Meydana gelmek. Girişmek.

Repair : Tamir etmek. Gidermek. Onarım. Tamir. Kalafatlamak. Çekilmek. Tamirat. Sinema ve televizyon araçlarının, donatımının bozulmamasını, düzgün işlemesini sağlamak amacıyla gerekli işleri yerine getirme. Yapmak. Gitmek.

Break ingilizce tanımı, definition of Break

Break kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To break an axle. As, to break a rope or chain. To burst asunder. To break rocks or coal. An opening made by fracture or disruption. To strain apart. To break a seal. To sever by fracture. To come apart or divide into two or more pieces, usually with suddenness and violence. To divide with violence. To part. To break a lock.