Busing türkçesi Busing nedir

Busing ile ilgili cümleler

English: We're not abusing the system.
Turkish: Biz düzeni kötüye kullanmıyoruz.

English: The section chief seems to like abusing his authority.
Turkish: Şefin, otoritesini kötüye kullanmayı sevdiğini söyledik.

English: You are abusing your authority.
Turkish: Otoriteni kötü yönde kullanıyorsun.

English: Ali is abusing his authority.
Turkish: Ali yetkisini kötüye kullanıyor.

Busing ingilizcede ne demek, Busing nerede nasıl kullanılır?

Busings : Baga.

Abusing : Suistimal etmek. Tecavüz etmek. Taciz etmek. Kötü emellerine alet etmek. Küfretmek. Kötüye kullanmak. Kötü davranmak.

Disabusing : Uyandırmak. Birini yanlış düşüncesinden vazgeçirmek. Kurtarmak. Görmesini sağlamak. Gözünü açmak.

Business : İş yazışması. Şey. Tecim işlerinin uygulanabilmesi amacıyla kurulan çalışma yeri. Ticarethane. Tecimsel nitelikte yapılan işlem ve çalışmalar. verimin sağlanılması için harcanan özdeksel ve tinsel insan gücüne ya da sonucuna verilen ad. Sorun. Görev. Tecimevi. Mesele. Faaliyet.

Business administration : İş adamı veya iş kadınının bir işletmeyi yönetmesi. İşletme. İş yönetimi. İşletmecilik. İş idaresi. İşletme yönetimi.

Business college : Meslek kursu açan kuruluş. Ekonomi okulu. Ticaret lisesi. İş sahasına girmek isteyen bireyleri işle ilgili bilgilerle donatmak için kurslar açan enstitü. Ticaret okulu. İş idaresi okulu.

 

Business credits : Ticari krediler. İş kredisi. Bankanın, işletmelere ticari etkinliklerini yerine getirmeleri için açtıkları kısa vadeli kredi. bk. vadeli satış.

Business circle : İş çevresi.

Business computer : İş bilgisayarı.

Business case : Olur durumu. Ticari vaka. Olurluk önerisi. Olurluk incelemesi. İş davası.

İngilizce Busing Türkçe anlamı, Busing eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Busing ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Thimbles : Radansa (gemi). Yüksük. Kablo çarığı. Rodensa. Dikiş yüksüğü. Radansa. Baca deliği ağızlığı.

Modify : Bir tüzenin temelini, bir nesnenin biçimini, özelliğini değiştirme. Değişmek. Tadil etmek. Değişiklik yapmak. Çalgıların genel görünümlerini veya bazı parçalarını kişiye özel olarak değiştirme. Hafifletmek. Değiştirmek. Tamlamak. Biraz değiştirmek. Nitelemek.

Land : Arazi. Çakmak. Karaya indirmek. Memleket. Yere inmek. Toprak. Kara parçası. Bir üretim faktörü olarak üretimin gerçekleştirildiği, korunabilen ancak yenilenemeyen, doğal kaynakları sağlayan ortamlardan biri. Karaya ayak basmak. Kişisel arazi.

Alter : Başkalaştırmak. Evirmek. Kısırlaştırmak. Hadım etmek (hayvan). Değişmek. Başkalaşmak. Değişiklik geçirmek. Değişim geçirmek. Hadım etmek.

Come up : Ortaya çıkmak. Olmak. Mahkemeye çıkmak. Sokulmak. Tutulmak. Çıkagelmek. Karşılaşmak. Yaklaşmak. Çıkmak. Yükselmek.

Transport : Araç. Nakil. Taşıt. Götürmek. Kütle, kıvıl yük ya da erkenin, genellikle özdecik çarpışmaları sonucu, ortamın bir yerinden, ilgili değişkenleri daha düşük bir yerine aktarılması. Taşımacılık. Sürmek. Taşımak. Taşımacılık yapmak. Coşturmak.

 

Channel : Kanal. Maceraya sevk etmek. Maceraya sevketmek. Alıcı oluğu. Elektriksel imlerin aktarılmasında kullanılan, tek ya da iki yönde olabilen tek yol (alıcı oluğu, ses oluğu, seslendirme oluğu, yinelenim oluğu, vb.). tv. bir televizyon yayınında resim yayını ile buna bağlı ses yayınının kapsadığı yinelenim kuşağı; televizyon kuşaklarının ayrıldığı bölümlerden her biri. Dağıtımı yapılan bir mal ya da değerin izlediği olağan yol ya da yön. Bilgisayar, sinema, televizyon, ekonomi alanlarında kullanılır. Arna. Nehir yatağı. Kanala dökmek.

Bussing : Otobüsle taşıma.

Transit : Transit geçiş. Yıldızın burçlar kuşağından geçmesi. Aktarma. Geçme. Taşıma. Düzgeçiş. Geçiş. Toplu taşıma. Eğlemsiz bir geçişle bir ülkeden diğerine gönderilen tecimsel mal ya da başka nesneler, özdekler.

Busing synonyms : come, busings, fetch, take back, change, get, ferry, return, tube, impart, transmit, take, whisk, bring back, carry, thimble, conduct, convey.

Busing zıt anlamlı kelimeler, Busing kelime anlamı

Go : Bahse girmek. Yapılmak. İş görmek. Koyulmak. Geçmek. Enerji. Canlılık. Uymak. Tükenmek. Deneme.

Take away : Almak. Kaldırmak. Ortadan kaldırmak. Paket yaptırıp götürmek. Dışarıya çıkarmak. Uzaklaştırmak. Alıp götürmek. Çalmak. Elinden almak (bir hakkı). Götürmek.