Cımbıl nedir, Cımbıl ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Zayıf, cılız.

Küçük üzüm salkımı, üzüm salkımındaki küçük salkımcıklar.

Cımbıl kısaca anlamı, tanımı

Cımbı : Küçük üzüm salkımı, üzüm salkımındaki küçük salkımcıklar

Cımbıl cımbıl : Yıkanmayı anlatır zarf. Sulu sulu. [Bakınız: cıbıl cıbıl].

Cımbıla : Tüysüz tavuk ve civciv.

Cımbılanmak : Üzüm salkımları olgunlaşmaya başlarken birkaç tanesi yenecek hale gelmek.

Cımbıldak : Sütsüz, soysuz. Yaramaz. Her şeye karışan, ukala. Arsız. Oynak. Dönek, sözünün eri olmayan. Soysuz, sütü bozuk (argo).

Cımbıldamak : Su çalkalanmak. Suda oynamak. Bulanmak. Heyecanlanmak. İnce ses çıkararak ağlamak.

Cımbıldatmak : Yoğurdu yayıkta dövmek. [Bakınız: cumbuldatmak]. Sıçratmak (sıvılar için). Duyurmak, sezdirmek. Sıvıyı çalkalamak, sarsmak.

Cımbıldayık : Dönek, sözünün eri olmayan.

Cımbıllamak : Korkmak. Kafası karışmak. Hoplamak.

Südü cımbıldak : Soysuz.

Üzüm salkımı : Üzüm tanelerinin dizi dizi bulunduğu salkım.

Salkım : Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve. Topla atılan demir parçaları. Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan bir tür ağaç ve çiçeği (Wistaria sinensis). Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu.

 

Salkı : Vergi. 1.Dolambaçlı, aykırı, biçimsiz (yol için). 2.Sürüncemeli, askıda kalmış (iş için). 3.Eğri, dengesiz. Gevşek, yumuşak. [Bakınız: salgun]. Düşük, sölpük, perişan, kendini salıvermiş.

Küçük : Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı. Geri aşamada. Değersiz, önemsiz. Niceliği az olan. Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse. Yaşı daha az olan. Niteliği aşağı olan, bayağı. Kısık, parlak olmayan (ses). Küçük abdest.

Zayıf : Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan). Görevini yapacak yeterli gücü olmayan. Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz. Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan. Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan. Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan. Önemli, güvenilir olmayan. Çok az. Başarısızlığı gösteren not.

Cılız : Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif. Güçsüz bir biçimde. Güçsüz, sönük (ışık). Basit, değersiz, önemsiz. İnce.

Üzüm : Asmanın taze veya kuru olarak yenilen ve salkım durumunda bulunan meyvesi.

Salk : Üzüm ve benzerleri meyvelerin suyunu çıkarmaya yarayan araç.

Küçü : Dokuma tezgâhlarında arış ipliklerini açıp kapayan tarak. Gücü (dokuma aygıtında). Dokumacılıkta arış ipliklerini aralayan iplik tarak.

Cılı : Sıcak. Ilık.

Diğer dillerde Cılız ana ışık anlamı nedir?

İngilizce'de Cılız ana ışık ne demek ? : low key