Damaging türkçesi Damaging nedir

Damaging ile ilgili cümleler

English: Environmentally damaging projects should be abandoned systematically.
Turkish: Çevresel olarak zarar verici projeler sistematik olarak terk edilmelidir.

English: Pollution is damaging our earth.
Turkish: Kirlilik dünyamıza zarar veriyor.

Damaging ingilizcede ne demek, Damaging nerede nasıl kullanılır?

Damaging each other : Birbirinin değerini düşüren. Birbirine zarar veren. Birbirini inciten.

Damagingly : Zararlı bir şekilde. Kırıcı bir şekilde. Zarar vererek. Zarar görmüş bir şekilde.

Endamaging : Hasara uğratan. Zarar vermek. Kötülük etmek. Bozan. Yaralamak. Leke sürme. Zarar verme. Bozmak. Bozma. Zayıflatmak.

Damage : Hasar. Zedelemek. Zarar vermek. Bilgisayar, iktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Zarar. Zarara sokmak. Yıkım-döküm. Bozmak. Zarara uğratmak. Değerini düşürmek.

Damage assessment : Hasar tespit. Hasar tespiti. Hasar değerlendirimi. Hasar kıymetlendirme. Hasar kıymetlendirmesi. Hasar değerlendirmesi.

Damage radius : Hasar yarıçapı.

Damage to property : Mala zarar verme.

Damage potential : Hasar potansiyeli.

Damage financially : Maddi zarar vermek.

Damage control : Yara savunması. Hasar kontrolü.

 

İngilizce Damaging Türkçe anlamı, Damaging eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Damaging ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Objectionable : Nahoş. İtirazı kabil görme. Hoş olmayan. Mahzurlu. İtiraz edilebilir. Tatsız. Uygunsuz. Münasebetsiz. Mide bulandırıcı.

Caused damage : İncinmiş.

Fatal : Fatal. Mahvedici. Kaçınılmaz. Vahim. Ölümle biten. Kötü. Onulmaz. Tehlikeli.

Favorless : Elverişsiz. Müsait olmayan (ayrıca favourless). Elverişli olmayan. Avantajlı olmayan. Müsait olmayan. Favori olmayan. Tercih edilmeyen.

Malignant : Anaplazi, invazyon ve metastaz özelliklerine sahip olan, tedaviye direnç gösteren, habis, malign, kötü huylu. Kötü huylu. Kötücül. Etraflarında kapsülleri bulunmayan, bulunduğu yerden başka yerlere yayılma ve işgal etme özelliği gösteren, kontrolsüz olarak bölünen, tedavisi son derece güç olan tümörler. Kötü niyetli. Malignan. Kötü. Habis. Kötü huylu tümör. Uğursuz.

Impaired : Bozulan. Bozulmuş. Etkilenmiş. Zayıflamış. Hasarlanmış. Zayıflatılmış.

Unfairable : Açık veren. Elverişsiz.

Disadvantaged : Dezavantajlı. Avantajsız. Ayrıcalıksız. Yoksun. Zarar gören. Muhtaç. Mahrum.

Negative : Etkisiz hale getirmek. Olumsuz cevap vermek. Kabul etmemek. Reddetmek. Zıt. Bilgisayar, fizik, kimya, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Menetmek. Olumsuz söz. Negatif görüntü elde etmek için alıcıda kullanılan boş film. bu yolda kullanılmış fakat henüz işlemelikte işlenmemiş dolu film. işlemelikte işlenerek üzerinde negatif görüntü belirmiş olan film. negatif görüntü. (genellikle) doğadakinin ters renk tonunda görüntü veren duyarkatları ve bu görüntüleri anlatır. tv. uç değiştirme yoluyla almaçta oluşturulan ve doğadakinin ters renk tonunda olan görüntü.

 

Wounder : Yaralayan. Yaralayıcı. Yaralayan kimse veya şey.

Damaging synonyms : damnific, impairing, outraged, nocuous, negatives, inconvenient, favourless, wrecked, unfavorable, minus, baleful, cause damage, deleterious, unwholesome, corruptive, injurer, negativing, debilitative, damaged, injurers, injured, negatory, defacers, wasteful, endamaging, hurtful, averaged, baneful, exact opposite, harmful, counter productive, neg, prejudicial.

Damaging zıt anlamlı kelimeler, Damaging kelime anlamı

Harmless : Masum. Suçsuz. Zararı dokunmayan. Zararsız. Saf. Temiz kalpli. Kendi halinde.

Constructive : Yapıcı. Yapısal. İnşaatla ilgili. Konstrüktif. Geliştirici. İnşaat. Yararlı. Dolaylı. Yaratıcı. Hukuken varsayılan.