Deplete türkçesi Deplete nedir

Deplete ile ilgili cümleler

English: Depleted uranium bombs are US democracy's most effective weapon.
Turkish: Seyreltilmiş uranyumlu bombalar, ABD demokrasinin en etkili silahlarıdır.

English: I don't believe in conspiracy theories. I just believe in facts like the use of depleted uranium explosives and phosphorus bombs in the Middle East and the annihilation of Iraq and Afghanistan for oil and other strategic goals.
Turkish: Ben komplo teorilerine inanmam. Ben sadece Orta doğu'da tükenmiş uranyum patlayıcı ve fosfor bombalarının kullanımı ve petrol ve diğer stratejik hedefler için Irak ve Afganistanın imhası gibi gerçeklere inanıyorum.

Deplete ingilizcede ne demek, Deplete nerede nasıl kullanılır?

Depleted : Dibi bulunmuş. Azaltılmış. Yoksullaşmış. Tükenen. Tükenmiş. Bitmiş. Kullanılmış. Sona erdirilmiş. Tükenik.

Depletes : Kurutmak. Dökmek. Tükenmek (bitmek vb). Tüketmek. Azaltmak. Boşaltmak. Yoksun hale getirmek. Bitirmek.

Depletable : Tükenebilen. Kullanıp sonu getirilebilir. Azaltılabilir (sayı veya meblağ olarak). Tükenebilir. Maden rezervi gibi kullanıldıkça azalan doğal kaynaklar.

Depleting : Bitirmek. Boşaltmak. Kurutmak. Tüketmek. Dökmek.

 

Depletion : Madencilik, nükleer enerji alanlarında kullanılır. Fakirleşme. Yok olma. Azaltma. Sabit kıymetleri azaltma. Tüketme. Tükenme. Eksilme. Boşaltma. Boşalma.

Deplaned : Uçaktan indirmek. Uçağın tahliyesi. Uçaktan inmek.

Deplane : Uçaktan indirmek. Uçaktan inmek. Uçağın tahliyesi.

Depletion layer : Fakirleşmiş tabaka. Sınır katmanı. Kıtlık bölgesi. Tükenim katmanı. Geçiş bölgesi.

Depletion of the ozone : Ozon tabakasının yok olması. Ozon tabakasının yavaş yavaş yok olması. Ozonun (stratosferin dünya'nın atmosfer ozonunun çoğunu içeren bölgesinin) tükenmesi.

Depletive : Bitiren. Azaltan. Boşaltan. Kullanıp bitiren. Tüketen.

İngilizce Deplete Türkçe anlamı, Deplete eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Deplete ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Drain : Akaçlamak. Suyu çekilmek. Pissu, kirli su, yağış suları v.b. suları zararsız hale getirmek için dışarı akıtan boruların tümü. Yarayı temizlemek. Dren. Suyunu çekmek. Akıtmak.

Allayed : Bastırmak. Gidermek. Hafifletmek. Dindirmek. Sakinleştirmek. Yatıştırmak.

Wipe out : Kayaktan düşme veya snowboard yaparken yaralanma. Silip temizlemek. Silip yok etmek. Ödemek. Silmek. İzale etmek. Öldürmek. Kapamak (borç). Ovarak çıkarmak. İflas etmek.

Effused : Sızdırmak. Dışarı taşmış. Dışarı akıtmak. Açılmak. Yayılmak. Sızmak. Dışarı akmış.

Break up : Tatil olmak. Yolları ayrılmak. Bozulmak (nişan). Eğlendirmek. Tatile girmek. Ayrılmak. Dağılmak. Dağılıp parçalanmak. Parçalanmak.

Abridge : Özetlemek. Kesmek. Kısmak. Tenkis etmek. Kısaltmak. Mahrum etmek. Kısaltmak (yazılı bir eseri).

 

Blight : Çürümek. Bitki hastalığı. Felaket. Bir kentin ya da kasabanın, özeksel, toplumsal ve ekonomik etkenlerle gelişmesi engellenen, taşınmazları sürekli olarak değer yitiren, yoksulluk yuvası niteliği kazanmaya yüz tutmuş bölümü. Karmaşa. Mahvetmek. Soldurmak. Kötü etki. Yıkım.

Arrest : Kesmek. El koymak. Dikkatini çekmek. Hukuk, veterinerlik alanlarında kullanılır. Yakalama. Önünü almak. Yakalamak. Durdurmak. Tutuklamak. Durma, sürekli olan hareketin veya faaliyetin durması.

Luxuriate : Lüks yaşamak. İyi yetişmek. Lüks içinde yaşamak. Bol yetişmek. İyi gelişmek. Bolluk içinde yaşamak.

Accomplishes : Başarmak. Almak (yol, zaman). Tamamlamak. Başarılı olarak tamamlamak. Üstesinden gelmek. Sonunu getirmek. Sonuçlandırmak. Başarıyla tamamlamak. Yerine getirmek.

Deplete synonyms : indulge, play out, allays, cleared, depleting, dehydrating, dehumidifying, run through, dehydrates, consume, accomplish, alleviated, break off, birched, emptied, eat, debark, abates, use up, bring to an end, allay, dump, decants, effusing, decant, bring to a close, boffs, dispend, alleviate, blights, depletes, ate up, debus.

Deplete ingilizce tanımı, definition of Deplete

Deplete kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To empty or unload, as the vessels of human system, by bloodletting or by medicine.