Diffuse türkçesi Diffuse nedir

Diffuse ingilizcede ne demek, Diffuse nerede nasıl kullanılır?

Diffuse abscess : Yaygın apse.

Diffuse cutaneous leishmaniasis : Yaygın deri layşmanyozisi. Etiyopya ve kenya’da leishmania aethiopica, venezuella’da l. pifanoi, güney amerika’da l. braziliensis, orta amerika’da l. mexicana’nın neden olduğu iç organ etkilenmesi olmaksızın yaygın deri lezyonlarının oluşumuyla belirgin deri layşmanyozis formu.

Diffuse hydrops : Yaygın hidrops. Anasarka.

Diffuse intravascular coagulation : Diffuz intravasküler koagülasyon. Yaygın damar içi pıhtılaşma.

Diffuse layer : Yayınım katmanı. Elektriksel çift katmanın, durağan bölgeden çözelti içine doğru yayılan bölgesi.

Diffused : Saçılmış. Yayılmış. Difüze. Yayınık.

Uniform diffuse transmission : Tam yayınık geçme. Geçen akının uzaysal dağıtımının, bütün doğrultularda aynı ışıklılığı verecek biçimde olduğu yayınık geçme.

Diffuse lymphoid tissue : Vücudun her tarafına dağılmış olan, makrofajlar, plazma hücreleri ve değişik büyüklükteki lenfositlerden oluşan lenfoid doku. vücutta boşluklu organların bağ dokusunda ve lenforetiküler dokuda bulunurlar. Yaygın lenfoid doku.

 

Diffuse neuroendocrine system cells : Sindirim, solunum sistemiyle kimi organlarda endokrin olmayan hücrelerin arasında dağınık durumda bulunan nöroendokrin hücreler, dnes. büyük bir kısmı amin prekürsörlerini biriktirebilme ve amino asit dekarboksilaz etkinliğini gösterme özelliğinde olduklarından bu hücrelere apud veya amin prekürsor uptake ve dekarboksilasyon adı da verilir. Dnes. Yaygın nöroendokrin sistem hücreleri.

Diffused education : Örgün eğitim olanaklarından hiç yararlanmamış durumda olanlara, gittikleri okullardan erken ayrılanlara ya da örgün eğitim kurumlarında okumakta olanlara ve meslek dallarında daha yeterli duruma gelmek isteyenlere uygulanan eğitim. Yaygın eğitim.

İngilizce Diffuse Türkçe anlamı, Diffuse eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Diffuse ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Demerger : İşletmenin bir bölümünü ayırarak elden çıkarma. Şirket ayrılması. Şirket bölünmesi. Bir şirketin daha büyük bir grup veya şirketten ayrılması. Ayrılma. (britanya ingilizcesi) iki veya daha fazla şirket arasındaki birleşmenin feshedilmesi.

Adjourns : Son vermek (oturum vs). Ertelemek. Oturuma son vermek. Sonraya bırakmak. Tehir etmek. Ara vermek. Bitmek. Geçmek (bir yere). Geciktirmek.

Give forth : Bildirmek. Çıkartmak. Duyurmak. Salıvermek. Dışarı vermek. Yayınlamak. Yollamak. Çıkarmak.

Disseminate : Tohum ekmek. (haber veya fikir vb) yaymak. Saçmak. Geçirmek. (bilgi) yaymak. Yaymak (bilgi vb). (haber vb) yaymak.

 

A amplitude mod : Ultrasonografide gönderilen ses dalgasının yayılımı doğrultusunda, farklı yüzeylerden yansıyan ses dalgalarının, yansımanın şiddetine göre çizgisel bir grafik olarak gösterilmesi. özellikle gözde biyometrik ölçümlerde kullanılır. A-mod görüntü.

Amorphous : Buzsul olmayan. Örütlenmeyen ve belirli geometrik biçimi olmayan katı görünümlü özdeklerin niteliği. Amorf. Özelliksiz. Yöndemsiz. Biçimsiz. Özdecikleri belirli bir düzen içinde bulunmayan kauçuk, cam gibi özdeklerin niteliği. Düzensiz biçim veya yapı. Camsı.

Common : Alışılagelmiş. Devletin ya da bir yerel yönetim biriminin genellikle bir köyün iyeliğinde bulunan ve tüm nüfusun yararlanmasına açık bulundurulan, bireylerin iyeliğine geçirilmesi söz konusu olmayan taşınmaz. Müşterek. Meydan. Bilgisayar, iktisat alanlarında kullanılır. Alışılmış. Çok rastlanan. Bayağı. Halka açık yer. Çok kullanılan.

Decentralized : Yerel yönetimler arasında devredilmiş idari yetkiler (merkezi otoriteye ait olan). Merkezi olmayan. Merkezsizleştirilmiş. Dağıtılmış. Ademi merkeziyetçi. Ademi merkezi. Merkezden çekilmiş (ayrıca 'decentralised'). Özeksiz. Yerinden yönetimli.

Birch : Dövmek. Değnekle vurmak. Huş ağacıgiller (betulaceae) familyasından, kanatlı fındıksı meyvesi olan, ağaç ya da çalılar. Sopalamak. Vurmak. Huş ağacı. Falaka sopası. Kamçılamak. Betula.

Dump : Atmak. Düşmek. Terk etmek (sevgiliyi). Fiyat kırmak. Atık yığını. Döküm almak. İndirmek. Boşaltmak. Damping yapmak.

Diffuse synonyms : spiritise, spiritize, depleting, deploy, effused, familiar, evangelized, deconcentration, broadcasts, a c syndrom, circulated, expansive, all over the place, all comprehensive, distributed, amalgamated, brachiating, decays, disconnected, allocate, abdomen, a crochordon, arborise, abamectin, decay, be out at grass, pass through, outspreading, abdominal fat necrosis, impenetrate, crackups, abdominal distention, bedraggled.

Diffuse zıt anlamlı kelimeler, Diffuse kelime anlamı

Concentrated : Konsantre. Yoğuşuk. Yoğunlaşmış. Konsantre olmuş. Çok güçlü. Yoğun. Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Birim çözelti niceliği içinde çözünmüş özdeşi çok olan. Birim çözelti oylumunda çözünme oranı çok olan (özdek). Dikkatini vermiş.

Hard : Kalpsiz. Katı. Dayanıklı. Nasırlı. Zahmetli. Sıkı. Sağlam. Ağır. Ekşi. Ekşimiş.

Diffuse ingilizce tanımı, definition of Diffuse

Diffuse kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, a diffuse style. As to diffuse information. To spread. To disseminate. Copious. To send out, or extend, in all directions. Prolix. To scatter. To circulate. To pass by spreading every way, to diffuse itself. To cause to flow on all sides. Widely spread. Full. A diffuse writer. To pour out and cause to spread, as a fluid. Poured out. Not restrained. Verbose. Esp., of style, opposed to concise or terse.