Dilemmas türkçesi Dilemmas nedir

Dilemmas ingilizcede ne demek, Dilemmas nerede nasıl kullanılır?

Be in a dilemma : Çelişki yaşamak.

Horns of a dilemma : Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık. Birinin seçilmesi gereken iki güç seçenek. İki ucu boklu değnek.

In a dilemma : Tatsız bir durumda. Acil bir durumda. Çıkmaz bir durumda. Krizde.

On the horns of a dilemma : Çıkmazda. Açmazda. İki arada bir derede.

Triffin dilemma : Amerika birleşik devletleri ödemeler dengesi açığının sona erdirilmesi durumunda uluslarararası likidite kıtlığının ortaya çıkacağını ve bunun dünya ekonomisini daraltıcı bir döngüye sokacağını; açığın devam ettirilerek aşırı boyutlara ulaşması durumunda ise dünya ekonomisinin dolar akımının tetiklemesiyle büyüyeceğini ancak bunun dolara olan güveni sarsarak sabit döviz kuru sistemine dayalı bretton woods sistemini çökertip dünya ekonomisinde bir istikrarsızlığa yol açağını ifade eden, robert triffin tarafından 1960 yılında ileri sürülen ve kendi adıyla anılan ikilem. Triffin ikilemi.

Dilettanti : Güzel sanatlar meraklısı. Amatör. Zevk için ilgilenen kimse.

Aedile : Eski roma'da pazarlar. Bayındırlık memuru. Su ve hububat sağlamayı idare eden kamu çalışmaları. Roma imparatorluğunda devlet binalarının yapılması ve halk festivallerinin düzenlenmesi ile ilgili ödeneklerden sorumlu memur. Eski roma'da bayındırlık memuru. Bayındırlık görevlisi. Sokaklar ve oyunlardan sorumlu olan memur.

 

Dilemma : Açmaz. Güç durum. Dilem. İkisi de birbirinden zor iki seçenek. İki çözüm yolu ya da iki yönü bulunan ve aynı sonucun elde edildiği tasım. insanı, istenmeyen seçeneklerden birini, çoğunlukla iki seçenekten birini, beğenmeye ve izlemeye zorlayan tartışma, sorun ya da usa vurma durumu. Çıkmaz. Çelişki. İkilem. Zor durum.

Dilettanteism : Sanat ile zevk için uğraşma. Amatörce uğraşma.

Dilettantish : Yüzeysel. Amatör.

İngilizce Dilemmas Türkçe anlamı, Dilemmas eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Dilemmas ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Deadest : Dermansız. En solgun. Ölmüş. Tam. Ölü. Bozuk. Çok. Sönmüş. Keskin.

Deadlock : Sürgü kilit. Tıkanmak. Çıkmaza girmek. Çözümlenemeyen anlaşmazlık. Hareketin tamamen durması. Durgunluk. Kaynak bekleme. Sürmeli kilit. Çıkmaza sokmak.

Stalemates : Pata etmek. Açmaz. Köşeye sıkıştırmak. Yenişememe. Beraberlik. Çıkmaza sokmak. Kazanan veya kaybedenin olmadığı durum. Kilitlenme.

Cul de sac : Tuzak. Çıkışı olmayan sokak. Çıkmaz sokak. Sonu olmayan. Askeri kuvvetlerin arka taraf dışında tüm yönlerden çevrelenmiş oldukları durum.

Predicaments : Açmaz. Halet. Tatsız durum. Kategori. Kötü durum. Bela. Badire. Zor durum.

Blind alley : Fomiks. Sonucu umutsuz iş. Sonu olmayan şey. Açmaz. Çıkmaz sokak.

Deads : Gerilimsiz. Ölü (renk). Uyuşuk. Çok. Cansız. Sönük. Acımasız. Unutulmuş. Ölü.

 

Dichotomy : İkilik. İkili karşıtlık. Bölünme. Çatallanma. İki karşıt gruba bölünme. İkiye ayırma. Biyoloji, eğitim alanlarında kullanılır. Bir cinsi simgeleyen kavramın, o cinsi bütünüyle kapsayacak biçimde ikiye bölünmesi. (örneğin "hayvan" sözcüğünün omurgalı ve omurgasız diye ayrılması.) bir evrenin ya da örneklemin iki özel bölüme ayrılması. (örneğin: erkek ve kadın) 3 -genel anlamda, iki karşılıklı seçenek biçiminde görülen kesin bölünme. Dikotomi.

Dead end : Boru son ucu. Küldösak. Çıkmaz sokak. Ölü uç. Kör uç. Açmaz. Kör baca.

Dilemma : Dilem. Zor durum. Çelişki. İki bilinmezli sorun. Açmaz. Güç durum.

Dilemmas synonyms : dead lock, doublet, culde sac, dichotomies, cleft stick, quandary, stalemating, conundrum, aporia, perplexity, duality, conundrums, stalemate, predicament, contradiction, deadlocks, quandaries, deader, deep mire, dead, double bind.