Dote türkçesi Dote nedir

  • Bunak.
  • Düşkün olmak.
  • Çok sevmek.
  • Aşırı sevmek.
  • Delicesine sevmek.
  • Çeyiz.
  • Salak.
  • Tutkun olmak.
  • Bunamak.
  • Üzerine titremek.

Dote ile ilgili cümleler

English: I have to find the antidote.
Turkish: Panzehiri bulmalıyım.

English: There is an antidote.
Turkish: Bir panzehir var.

English: Her anecdotes amuse us all.
Turkish: Onun fıkraları hepimizi eğlendirir.

English: He began his lecture with a humorous anecdote.
Turkish: Espirili bir anekdot ile dersine başladı.

English: My grandfather tells hundreds of anecdotes.
Turkish: Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.

Dote ingilizcede ne demek, Dote nerede nasıl kullanılır?

Dote on : Delicesine sevmek. Düşkün olmak. Gözü gibi bakmak. Üzerine titremek. Tutkun olmak. Üzerine düşmek. Çok düşkün olmak. Bunamak. Üstüne titremek. Deli divane olmak.

Dote upon : Üzerine titremek. Gözü gibi bakmak. Tutkun olmak. Delicesine sevmek. Deli divane olmak. Düşkün olmak. Aşırı sevmek.

Doted : Tutkun olmak. Üzerine titremek. Benekli. Bunamak. Delicesine sevmek. Çürüklü.

Doter : Aşırı seven. Aşırı düşkün. Bunamış kimse. Bunak. Delicesine seven.

Doters : Bunak. Delicesine seven. Aşırı seven. Bunamış kimse. Aşırı düşkün.

Craspedote : Sestodlarda, öndeki halkanın arka kısmının kendisini takip eden halkanın ön kısmı seviyesini aştığı durum. Kraspedot.

 

Antidote : Herhangi bir zehir veya ilacın zararlı etkisini engelleyen veya ortadan kaldıran madde, panzehir. Panzehir. Antidot. Bir zehrin etkisini ortadan kaldıran veya nötralleştiren madde, antidot. Çare. Karşıtağı. İlaç. Deva.

Acraspedote : Sestodlarda halkaların arka kısmının, kendisini takip eden halkanın ön kısmını aşmaması. Akraspedot.

Epidote : Pistasit. Kayaç yapıcı mineral. (ca2 (al, f, mn3) (oh/sio4); metalimsi olmayan parıltı, yeşil, kahverengi, sarı, seyrek olarak kırmızı ve kara; çizgi ak, gri; sertlik 6-7; yoğunluk 3.3-3.5; monoklinal.). Epidot.

Anecdote : Fıkra. Hikaye. Menkıbe. Kısa hikaye. Kısa bir öykü ya da anlatı. Anekdot. Kıssa. Kısa öykü. Öykücük. Eğitimsel ve öğretimsel amaçlarla, ilginç tarihsel kişi, olay ve çağlardan söz eden küçük öykü türü. bk. öykünce, örnek, öykü, gerçekçi masal, saga.

İngilizce Dote Türkçe anlamı, Dote eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Dote ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Dote upon : Deli divane olmak. Gözü gibi bakmak.

Senesce : Yaşlanmak. Daha yaşlı hale gelmek.

Baboons : Babuin. Köpek maymunu. Mankafa. Habeşmaymunu. Şebek. Habeş maymunu. Babun.

Coddled : Kaynatmak. Gül bebek. Nazlı alıştırmak. Özenle bakmak. Aşırı şımartılmış (çocuk). Bir dediği iki edilmeyen. Şımartmak. Hafif ateşte pişirmek. Pohpohlanmış.

Gaga : Aptal. Ahmak. Moruk. Deli. Abayı yakmış. Kaçık. Budala.

Cocker : Ahbap. Şımartmak. Avcı köpeği.

Doited : Çocukça. Mantıksız ve çocuksu (özellikle de ilerlemiş yaştan dolayı). Bunamış. Mantıksız.

 

Bird brain : Kuş beyinli. Geri zekalı. Bir kuşun beyni. Aptal.

Coddle : Hafif ateşte pişirmek. Üstüne titremek. Şımartmak. Çok üstüne düşmek. Özenle bakmak. Üstüne düşmek. Kaynatmak. Ağır ateşte kaynatmak. Hafif ateşte kaynatmak.

Anile : Yaşlı. Anil. Zayıf. Bunamış.

Dote synonyms : coddling, impotents, get on, have a soft spot for, ass hole, addict oneself, adore, dowers, portion, be addicted to, doddery, doted, bottom drawer, blockheaded, birdbrained, be wraped up in, doters, cossets, barmcake, keener, be crazy for, gerry, age, cosset, dotards, portions, be keen on, adores, blockish, become a cabbage, dance attendance on, ass, become senile.

Dote zıt anlamlı kelimeler, Dote kelime anlamı

Hate : İğrenme. Nefret. Kin. Sevmemek. Düşmanlık. Nefret etmek. Kin duymak. İğrenmek. Hoşlanmamak. Kin beslemek.

Dote ingilizce tanımı, definition of Dote

Dote kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A marriage portion. [Obs.] See 1st Dot. To act foolishly. A dotard. An imbecile.