Enucleate türkçesi Enucleate nedir

  • Açıklamak.
  • Nüvesini çıkarmak.
  • İzah.
  • Çıkarmak.
  • Almak.
  • [#aydınlatma Aydınlatmak].
  • İçini kesmeden çıkarmak.
  • Aydınlanma.
  • Aydınlatma.

Enucleate ingilizcede ne demek, Enucleate nerede nasıl kullanılır?

Enucleation : Enükleasyon. İzah. Nüvesini çıkarma. Nüvesinin alma. Aydınlatma. Aydınlanma. Çekirdeğini çıkarma eylemi (biyoloji terimi). Bir tümör veya organın bir bütün olarak vücut dışına çıkartılması.

Enucleation of corpus luteum : Eskiden daha çok yapılan, gebeliğin sona erdirilmesi veya kızgınlık döngüsünün yeniden başlatılması için sarı cismin faaliyetinin sonlandırılması amacıyla rektal yolla elle çıkarılması. Korpus luteumun elle çıkarılması.

Denuclearise : (britanya ingilizcesi) nükleersizleştirmek. Nükleer silahlarlardan arındırmak. Nükleer silahlardan arındırmak. Nükleerden arındırmak. Nükleer enerji kaynaklarını yok etmek. Nükleer silahları yok etmek. Nükleer silahları yok etmek (bir ülke alan veya bölgeden). Belirli bir yetki alanı içinde nükleer silahların bulundurulmasını veya konuşlandırılmasını yasaklamak (denuclearize olarak da yazılır).

Denuclearization : Nükleer silahların yok edilmesi.

Denuclearize : Nükleer silahlardan arındırmak. Nükleer silahları yok etmek. Nükleer silahlarlardan arındırmak.

Denuclearizes : Nükleer silahlardan arındırmak. Nükleer silahları yok etmek. Nükleer silahlarlardan arındırmak.

 

Denuclearized : Nükleer silahlardan arındırılmış.

Denuclearized zone : Nükleer silahlardan arındırılmış bölge.

Denuclearizing : Nükleer silahlarlardan arındırmak. Nükleer silahlardan arındırmak. Nükleer silahları yok etmek.

European denuclearization agreement : Avrupa nükleersizleştirme anlaşması.

İngilizce Enucleate Türkçe anlamı, Enucleate eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Enucleate ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Attests : Kanıtlamak. Yemin ettirmek. İddia etmek. Onaylamak. Delalet etmek. Doğrulamak. Beyan etmek. İspat etmek. Şahadet etmek (belgeyi imzalayarak bir şeyin doğruluğuna veya gerçekliğine).

Bring to light : Ortaya çıkmasını sağlamak. Gün yüzüne çıkarmak. Ortaya çıkarmak. Gün ışığına çıkarmak. Meydana çıkarmak.

Clarifies : Açıklığa kavuşturmak. Açık bir şekilde anlatmak. Arınmak. Süzmek. Temizlemek. Aydınlanmak. Temizlenmek. Arıtmak. Aydınlığa kavuşturmak. Açıklığa kavuşmak.

Expo : Büyük halka açık gösteri. Tefsir. Sergi. Açıklama. Sergileme. Sergilemek (sanat, ürünler, vs.). Fuar. Şerh. Teşhir. İfade.

Bruit about : Yaymak (söylenti).

Clarifications : Açıklık kazanma. Temizleme. Açıklığa kavuşma. Durulma. Berraklaştırma. Durultma. Açıklığa kavuşturma. Açıklama. Belirtme.

Bring out : Görülmesini sağlamak. Yayımlamak. Meydana çıkarmak. Cesaret vermek. Yapmak (yeni bir şeyi). Üzerinde durmak. Üretmek. Piyasaya sürmek. Belli etmek.

Acceptant : Kabul etme. Kabul eden. Kabul. Alıcı.

 

Brightening : Parlatma. Aydınlanmak. Neşelendirmek. Parlaklaştırıcı. Canlanmak. Aklamak. Avivaj. Parlatmak. Parlaklaştırma.

Take : Çevirmek. Tutuş. Alıntı. Kavramak. Avalanan hayvan miktarı. Tutulan balık miktarı. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Yazmak. Alıcının sürekli olarak bir kez çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası. çevirim oyunluğunda, alıcının sürekli olarak bir kez çalıştırılmasıyla elde edilecek olan, her biri ayrı bir sayıyla belirtilen bölüm. alıcının bir kez çalıştırılması sırasında alıcı açısı, alıcı görüş noktası, alıcı ile çevrilen görünçlük arasındaki uzaklık, mercek çeşidi, vb. etkenlere göre başka başka özellikler gösteren görüntülerin tümü. (bu son durumda görüntüler gerek çerçeve içinde kapladıkları yer, gerek görüş açısı ve noktası, gerekse çevirim sırasında alıcının devinimiyle değişik özellikler kazanır ki, bunların her biri özel bir terimle belirtilir). tv. televizyon yayınında, sinemadaki çekimin özelliklerine karşılık olan durumlar. Kabul edilmek.

Enucleate synonyms : enlightenment, exposition, the enlightenment, buys, abstract, enlightment, elucidation, the revelation, brought out, adhibit, blank, call forth, bodhi, assume, brightened, age of reason, cast light upon, clarify, clearing up, clarifying, civilizing, illuminance, enlightenments, bares, enucleation, cast off, brighten, light exposure, clarificate, take away, capture, attach to, admits.

Enucleate ingilizce tanımı, definition of Enucleate

Enucleate kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To bring or peel out, as a kernel from its enveloping husks its enveloping husks or shell.