Except that türkçesi Except that nedir

Except that ile ilgili cümleler

English: He is a nice man, except that he talks too much.
Turkish: Çok fazla konuşmasının dışında, iyi bir adam.

English: We know nothing except that he did not come home that day.
Turkish: O gün eve gelmemesinin dışında bir şey bilmiyoruz.

English: Our house is quite satisfactory except that it is rather a long way to the bus stop.
Turkish: Evimiz otobüs durağına uzak olmasının haricinde oldukça tatminkardır.

English: I know nothing except that she left last week.
Turkish: Geçen hafta gitmesinin dışında bir şey bilmiyorum.

English: I know nothing about her except that she is a pianist.
Turkish: Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Except that ingilizcede ne demek, Except that nerede nasıl kullanılır?

Except : Haricinde. -den başka. Saymamak. İtiraz etmek. Hariç. Ayırmak. Dışında. Hariç tutmak. Dışlamak. Dışında tutmak.

That : Şu. -en. İçin. O kadar. -an. Ki. -dığı. Diye. -diği. Öteki.

Except for the fact that : … bir yana. Bir yana.

Excepted : İstisnalı. İtiraz etmek. Ayırmak. İstisnai. Dışında tutmak. Hariç tutmak. Karşı çıkmak. Hariç.

Excepting : Hariç olmak üzere. Ed.hariç. Hariç. Dışında bırakma. Meğerki. Dışında. Başka. Haricinde.

 

Exceptinos of subsistance : Geçimlik bağışıklığı. Kendilerine yardım yapılmadığında yaşamları zorlaşacak olanlara verilmekte olan geçimlik ödentilerinin her tür kesintilerden bağışık olması.

İngilizce Except that Türkçe anlamı, Except that eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Except that ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Outside of : Dışarı.

Dehors : Dışarı. Dışarda. İlgili olmayan.

Excepts : Hariç tutmak. Ayırmak. Karşı çıkmak. İtiraz etmek. Dışlamak. Saymamak. Dışında tutmak. Hariç.

Excluding : Hariç. Hariç olmak üzere. -den başka. -in dışında. Rnüstesna. Dışta tutulan. Dışlama.

Albeit : Yine. De olsa. Gerçi. Vakıa. -e rağmen. Karşın. Velev ki. İse de. Rağmen.

Off : Baş. Yanılmak. İndirmek. Çıkarmak. Kalkmak. Soğutmak. Kapalı. Öldürmek.

Besides : Ayrıca. Bundan başka. Bunun yanısıra. Üstelik. -den başka. Bir de. Zaten. Hem de. Bununla birlikte.

Aside : Oyuncuların sahnede, seyircilerin duyacağı ama sanki öbür oyuncuların duymayacağı biçimde kendi kendine konuşmaları. oyuncunun seyirciye dönerek konuşması (seyirciye sesleniş). Bir oyun kişisinin (oyun gereği) öbür oyun kişilerinden gizli olarak tek başına konuşması, mırıldanması, (bk. apar.). Bertaraf. Ayrı. Bir tarafa. Sahnede kendi kendine söyleme. Bir kenara. Kendi kendine söylenen sözler. Kendi kendine.

Only : Mücerret. Eşsiz. Ağırbaşlı. Sadece. Ne var ki. Yalnızca. Yalnız. Sırf. Ama.

If : Takdirde. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Ama. -e rağmen. Şüphe. Sözde. Belirsizlik. Bir televizyon almacındaki bulucuya uyabilmesi için bir yayının çevrildiği yinelenim. Sanki.

Except that synonyms : asides, exclusive of, on the outside of, except, away, though, excepting, however, sines, sine, except for the fact that, out of, beyond, beside, but, barring, apart from, short of, bar, other than, yet.