Fall for türkçesi Fall for nedir

Fall for ile ilgili cümleler

English: Don't fall for his old tricks.
Turkish: Onun eski hilelerine aldanma.

English: How long did it take you to fall for each other?
Turkish: Birbirinize âşık olmanız ne kadar sürdü?

English: Ali could never fall for a woman like Mary.
Turkish: Ali Mary gibi bir kadına asla âşık olmadı.

English: I'm not stupid enough to fall for that.
Turkish: Bunun için düşecek kadar aptal değilim.

English: Ali really did fall for Mary.
Turkish: Ali gerçekten Mary'ye abayı yaktı.

Fall for ingilizcede ne demek, Fall for nerede nasıl kullanılır?

Fall : İşgal edilmek. Düşüş göstermek. Ölmek. Dağılmak. Eğimli olmak. Çökmek. Tam yerine denk gelmek. Yağmak. İnmek. Devrilmek.

For : Dolayı. Nedeniyle. Dair. -e rağmen. -dir. -e elverişli. Zarfında. Uğruna. Yönünden.

Fall for it : Çapraza gelmek. Aldanmak. Kanmak.

Fall a prey to : Kurda kuşa yem olmak. Yem olmak.

Fall a sacrifice : Kurban olmak. Tanrıya sunulan adak olmak.

Fall a victim to : -'ın kurbanı olmak (kazanın, olayın, vb.). Kurban gitmek.

İngilizce Fall for Türkçe anlamı, Fall for eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Fall for ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Be over : Sonlanmak. Bitmek (kalmamak). Sona ermek. Miyadını doldurmak. Tamam olmak. Geçmek. Dolmak. Kalmamak.

Be wrong : Yanılgıya düşmek. Hata etmek. Yanılmak. Hatalı olmak. Yanlış olmak. Haksız olmak.

Clings : Sarılmak. Bırakmamak. Tıngırdamak. Bağlı olmak (hatıra vb'ne). Tutunmak. Yapışmak. Sıkıca sarılmak. Sımsıkı tutmak. Tırmanmak.

Be committed : Taahhüt altına girmek.

Be enamoured of : Tutulmak.

Regarded : Ait olmak. Dikkate almak. Saygı duymak. Takdir etmek. Göz önüne almak. Önem vermek. İlgili olmak. Bakmak. Hesaba katmak.

Hold in high esteem : Büyük saygı göstermek. El üstünde tutmak. Saygı göstermek. Hayran olmak. Büyük sevgi beslemek. Baş tacı etmek. Beğenmek. Hayran kalmak. Hürmet etmek.

Swallow : Yutkunma. Yutkunmak. Frak. Yemek. Karst yörelerinde görülen yanları dik, uçurum niteliği taşıyan, ağzı dar ya da geniş, derin doğal kuyu. Boğaz. Zaptetmek. Obruk. Yutma. Kır kırlangıcı.

Fall in love : Sevdalanmak. Aşka tutulmak. Aşkın içine düşmek. Sevmek. Tutulmak (aşık olmak). Gönül vermek.

Carry a torch : Platonik sevmek. Birisine aşırı bağlılık göstermek. Platonik bir aşk yaşamak. Platonik aşk yaşamak. Gönülden bağlı olmak. Karşılık vermeyen bir insana karşı aşk duyguları hissetmek. Platonik şekilde bir insanla ilgilenmek. Karşılık vermeyen birine aşık olmak. Karşılığı olmayan ve acı veren aşk duygusu hissetmek.

Fall for synonyms : blow over, adheres, be satisfied, attaches, be a sucker for, attaching, be in love with, be at an end, blackout, fallen in love with, be cheated, conk out, be stuck on, be struck, get tricked, belove, be head over heels in love, be connected, make a mistake, be smitten with, fall for it, have a crush on somebody, love, be enamored of, blackouts, have a crush on, be struck on somebody, blacking out, be done, be out of something, be taken with, fell in love with, be finished.