Father on türkçesi Father on nedir

  • Sorumluluğu birinin üzerine atmak.
  • Yamamaya çalışmak.
  • Yüklemek.
  • İsnat etmek.

Father on ile ilgili cümleler

English: I met his father on the street.
Turkish: Caddede onun babasına rastladım.

English: I met your father once.
Turkish: Bir keresinde babanla karşılaştım.

English: The girl kissed her father on the cheek.
Turkish: Kız babasını yanağından öptü.

English: She kissed her father on the cheek.
Turkish: Babasını yanağından öptü.

English: Ken bought a fine wine for his father on his birthday.
Turkish: Ken, onun doğum gününde babası için iyi bir şarap aldı.

Father on ingilizcede ne demek, Father on nerede nasıl kullanılır?

Father : Papaz. Kurucu. Çocuk yapmak. Babalık yapmak. Üzerine atmak. Babası olmak. Atfetmek. Yaratmak. Baba. Baba olmak.

On : Çakırkeyif. Üzerinde. De. Civarında. Giyilmiş. Yönünde. Esnasında. Açık. Olmakta olan.

Father and child : Baba ve çocuk.

Father christmas : Noel baba.

Father confessor : Günah çıkarmaya yetkili peder. İtiraf dinleyen rahip. İtiraf dinlemeye yetkili rahip. Günah çıkaran rahip. Ruhani baba.

Father divine : Komünel dini hareketi father divine'ın barış misyonunun kurucusu. George baker (1880-1965). Zenci amerikalı sosyal aktivist.

İngilizce Father on Türkçe anlamı, Father on eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Father on ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Download : Karşıdan yükleme durumu. Karşıdan indirmek. Yüklemek (internet üzerinden bilgisayara program). Yükleme. Dosyaları bir modem aracılığıyla uzak bir bilgisayardan kopyalamak. Karşıdan yükle. İndirmek. İndirme.

Attribute : Sembol. Vermek. Dayandırmak. İnanmak. Atfetmek. Öznitelik. Bağlamak. Nitelik. Simge. Hamletmek.

Imputes : Üstüne atmak. Atfetmek. Yakıştırmak. Vermek. Hamletmek. Üstüne yıkmak. Atmak. İtham etmek.

Ascribes : Yormak. Hamletmek. Atfetmek. Yakıştırmak. Vermek. Ayırmak. Üstüne atmak. -e yormak.

Downstream load : Aşağı yüklemek. Aşağı akım yükü. Ana sistemden uçbirime veri akışı yükü.

Embark : Yatırmak. Bindirmek. Atılmak. Uçağa bindirmek. Kalkışmak. Gemiye bindirmek. Yüklenmek. Yolcu almak. Gemiye binmek.

Embarked : Yüklenmek. Uçağa yüklemek. Girişmek. Uçağa yüklenmiş. Uçağa binmek. Bindirilmiş. Bindirmek. Yüklenmiş (uçağa vb). Kalkışmak. Yüklenmiş.

Burden : Zorunluluk. Sıkıntı vermek. Ağırlık. Sıkıntı çektirmek. Yük. Yük taşıma. Sorumluluk. Ağır yük. Sırtına yüklemek.

Downloads : Dosyaları bir modem aracılığıyla uzak bir bilgisayardan kopyalamak. Karşıdan yüklenenler. Karşıdan yüklemek. İndirmek. Yüklenenler. Karşıdan indirmek.

Burthens : Yük. Külfet. Bir yük koyarak ağırlaştırmak.

Father on synonyms : ascribe, burdened, predicate, burdens, ascribed, imputing, downloaded, burthen, burdening, allude, impute, charge.