Frozen türkçesi Frozen nedir

Frozen ile ilgili cümleler

English: Do you think the pond is frozen hard enough to skate on?
Turkish: Havuzun paten yapacak kadar donduğunu düşünüyor musun?

English: Bring the frozen fish here.
Turkish: Buraya dondurulmuş balık getir.

English: Ali is in the frozen yogurt business.
Turkish: Ali dondurulmuş yoğurt işinde.

English: All funds are frozen until further notice.
Turkish: Tüm fonlar bir sonraki duyuruya kadar dondurulur.

English: Ali has never bought frozen apples.
Turkish: Ali asla dondurulmuş elma almadı.

Frozen ingilizcede ne demek, Frozen nerede nasıl kullanılır?

Frozen account : Bloke hesap. Bloke varlıklar. Geçici olarak işlem yapılması kısıtlanmış olan banka hesabı. Dondurulmuş hesaplar. Dondurulmuş hesap.

Frozen assets : Donmuş mevduat. Donmuş varlıklar. İstenildiği zaman herhangi bir zarar söz konusu olmadan paraya çevrilmesi güç ya da olanaksız iktisadi varlıklar. Donmuş kıymetler. Donmuş sermaye.

Frozen chicken : Tazeliğini korumak için dondurulmuş olan tavuk eti. Dondurulmuş tavuk.

Frozen credit : Dondurulmuş kredi. Vade uzatımına ve yenilenmesine karşın geri ödenme olasılığı düşük kredi. Donmuş kredi. Belirli bir seviyeye sabitlenmiş olan kredi.

 

Frozen facts : Çürütülemez gerçekler. Kesin gerçekler.

Frozen food : Donmuş besin. Dondurulmuş yiyecek. Dondurularak muhafaza edilmiş olan yiyecek.

Frozen section : Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Dondurma kesiti. Donmuş kesit. Çeşitli muameleler sırasında, lipit ve diğer bazı maddelerin hücre ve dokudan çıkmasını önlemek üzere tespit edilmiş ya da edilmemiş örneğin dondurma mikrotomu ile doğrudan kesilmesi. Çeşitli işlemler sırasında, lipit ve diğer kimi maddelerin hücre ve dokudan çıkmasını önlemek üzere tespit edilmiş veya edilmemiş doku örneklerinin dondurma mikrotomuyla doğrudan kesilmesi. Dondurma kesitleri.

Frozen price : Dondurulmuş fiyat. Enflasyonla mücadelede idari bir kararla belli bir süre için sabitlenmiş fiyat.

Frozen fish : Dondurulmuş balık.

Frozen meat : Dondurulmuş et. Çok soğuk derecede depolanmış olarak muhafaza edilmiş olan et.

İngilizce Frozen Türkçe anlamı, Frozen eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Frozen ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Numbs : Hissizleştirmek. Uyuşturmak. Duygusuz. Hissiz. Uyuşuk. Uyuşmuş. Duygusuzlaştırmak. Dondurmak.

Frostier : Dondurucu. Ayaz. Buzlu. Ağarmış. Soğuk (tavır veya cevap vb). Mesafeli. Buz tutmuş. Kır.

Accurate : Tam. İnce. Yanlışsız. Sahi. Hassas. Doğru. Yanlış yapmamaya özen gösteren. Dakik.

Brumal : Kış günü gibi. Kış gibi. Buz gibi.

Iced : Şeker kaplanmış. Buz tutmuş. Buza koyulmuş. Buzlanmış. Buzlu. Üzerine krema sürülmüş (kek).

Conclusive : Şüpheleri ortadan kaldıran. İnandırıcı. Nihai. Kati. Kesinleşmiş. Tahdidi. Son. Anlaşılmış.

 

Cheese it : Kes sesini. Bırakın. Durun. Sus. Kaç. Kaç!. Bırak.

Hardhearted : Merhametsiz. Taşyürekli. Acımasız. Katı yürekli. Duygusuz. Taş kalpli.

Deep frozen : Derin dondurulmuş. Dondurulup saklanmış.

Abiding : Bitmez tükenmez. Daimi. Muhkem. Sabit. Devamlı. Kalıcı. Ebedi. Baki. Sürekli.

Frozen synonyms : frost bound, glaciated, nonmoving, ice clogged, certain, icebound, freezed, closed, frostiest, affirmatives, clear cut, categoric, calm, remorseless, ruthless, clean cut, icier, frosteds, calmer, fastest, frore, dogmatical, rooted, axiomatical, unmelted, congealed, transfixed, heartless, firm, fixed, cut throat, unthawed, entrenched.

Frozen zıt anlamlı kelimeler, Frozen kelime anlamı

Hot : Isıtmak. Yeni. Sert. Şehvetli. Taze. Acı. Seksi. Heyecanlı. Çalıntı.

Melted : Eritilmiş. Erimiş.

Unfrozen : Çözülmüş. Erimiş. Donmamış.

Frozen antonyms : moving.

Frozen ingilizce tanımı, definition of Frozen

Frozen kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Congealed with cold. Affected by freezing. As, a frozen brook.