Hand on türkçesi Hand on nedir

Hand on ile ilgili cümleler

English: Ali burned his hand on the hot stove.
Turkish: Ali sıcak sobada elini yaktı.

English: Ali felt Mary's hand on his shoulder.
Turkish: Ali omuzunda Mary'nin elini hissetti.

English: Ali put his hand on Mary's shoulder.
Turkish: Ali Mary'nin omzuna elini koydu.

English: Ali kept his hand on the banister as he walked down the stairs.
Turkish: Ali merdivenlerden inerken korkuluğu tuttu.

English: Ali didn't lay a hand on me.
Turkish: Ali bana el kaldırmadı.

Hand on ingilizcede ne demek, Hand on nerede nasıl kullanılır?

Hand : Atın yüksekliğini ölçmede kullanılan ve 10 cm’ye eşdeğer olan ölçü birimi. Vermek. El vermek. (elden ele) vermek. Uzatmak. Biyoloji, jimnastik, veterinerlik alanlarında kullanılır. İnsan ya da maymunlarda tutma organı olarak gelişmiş, avuç içi ve parmaklardan oluşan kolun uç bölgesi. Yardım etmek. Hand. Ehil.

On : Yanmak. Giyilmiş. De. Yönünde. Üstünde. Olmakta olan. Üzerinde. Hazır. Açık.

Bestow hand on somebody : El uzatmak. Yaşama döndürmek.

Keep a firm hand on : Katı disiplin uygulamak.

Laid a hand on him : Elini onun üzerine koydu. Ona el kaldırdı. Ona eliyle dokundu.

 

Hand advance : El avansı.

İngilizce Hand on Türkçe anlamı, Hand on eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Hand on ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Assign : Hamletmek. Havale etmek. Ayırmak. Pay olarak vermek. Atamak. Göreve seçmek. Görev vermek. İş vermek. Vermek. Saptamak.

Endorses : Ciro etmek. Vize etmek. Desteklemek. Teyit etmek. Çekin arkasını imzalamak. Havale etmek. Doğrulamak. Onaylamak. Arkasına yazmak.

Attorn : Elden çıkarmak. Kiranın devrine muvafakat etmek. Kiracı olmaya razı olmak. Transfer etmek. Yeni sahiplerin sahiplik haklarını tanımak. Mülkün yeni malikini tanımak. Yeni sahiplerin haklarını kabul etmek.

Alienate : Ferağ ve temlik etmek. Temlik etmek. Uzaklaştırmak. Yabancılaşmak. Yabancılaştırmak. Aralarını açmak. Soğutmak. Devir ve ferağ etmek.

Cedes : Feragat etmek. Terketmek. Göçermek. Terk etmek. Vermek. Vazgeçmek. Fariğ olmak. Teslim etmek. Bırakmak.

Ensnarls : Güçleştirmek. Karmakarışık etmek. Çapraşık bir hal almak. Karmakarışık hale getirmek. Dolaşmak.

Entwining : Dolaştırma. Birbirine dolama. Bükmek. Sarmaşığın tırmanması. Bükme. Kıvırmak. Etrafını sarma. Sarmak. Tırmanmak.

Entwist : Kıvırmak. Sarmak. Örmek. Bükmek. Burmak.

Cite : Mahkemeye çağırmak. Atıfta bulunmak. Çağırmak (mahkemeye). Alıntılamak. Celbetmek. Takdiri açıklamak. Anmak. Zikretmek. Alıntı yapmak (yazıda vb). Alıntı yapmak.

Embrangle : Karıştırmak. Şaşırtmak.

Hand on synonyms : circulates, alienates, circulated, abalienate, adapt, attorning, change, citing, entwine, circle, entangling, get across, ensnarl, entangles, cede, changes, ceding, cites, circuit, circuited, extract, carry over, endorse, handing on, entwists, ceded, circulate, assigns, hand around, entwines, dash, assign to, enlace.