Kanama nedir, Kanama ne demek

  • Kanamak işi, nezif

"Kanama" ile ilgili cümleler

  • "Burun kanaması, diş kırılması, ötede beride ufak tefek sıyrıklar ve şişler..." - R. N. Güntekin

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Kanın veya alyuvarların kalp ve damarlar dışına çıkması, hemoraji.

İngilizce'de Kanama ne demek? Kanama ingilizcesi nedir?:

hemorrhage, bleeding

Fransızca'da Kanama ne demek?:

saignement, hémorragie

Kanama hakkında bilgiler

Kanama vaya hemoraji, oranı ve süresi ne olursa olsun kanın damar dışına çıkışını ifade eden bir tıp terimidir.

Kanama, damar çeper bütünlüğünün travma veya laserasyon'u sonucu bozulması nedeniyle kanın damar dışına çıkması olayıdır.

Kan damardan çıkıyor fakat vücut içinde bir bolşuğa boşalıyorsa buna "iç kanama", denir.Akciğerlerden kan gelmesi (haemopthysis) veya burun kanaması (epistaksis) bir iç kanama edğildir.Çünkü iç kanamalar dış bakıda görülemez.

Kanama, eğer deriden vücut dışına oluyorsa "dış kanama" olarak sınıflandırılır ancak bu tabir sıkça kullanılmaz. Çünkü her ne kadar teknik olarak hemoraj kanın damar-dışı(na) -extravasküler- sızışı veya akışı anlamına gelse de, yaygın şekilde özellikle ağır dış kanamaları tanımlarken kullanır.

Kanama ile ilgili Cümleler

 
  • Yaradan gelen kanama için bir şey yap.
  • Kanamayı durdurmak için yara üstüne baskı uygula.
  • Jale'nin Tom'la olan ilk cinsel ilişkisinde kanama olmadı.
  • Ali bir ateşli silah yarasından şiddetli kanama geçiriyordu.
  • Kanamayı durdurmak zorundayız.
  • Yine kanaman başlamış.
  • Kanama durdu.
  • Kanamayı durdurabildim.
  • Ali ciddi bir şekilde yaralandı ve kanaması vardı.
  • Kanamayı durdurmak için bir şey yapılmalı
  • Ali beyin kanaması geçirdi.
  • Kanama olmadığından emin olmalıyız.
  • Kanamayı durduramam.
  • Tom'un karnındaki kurşun yarası yüzünden kanaması vardı.

Kanama kısaca anlamı, tanımı:

Beyin kanaması : Beyni besleyen damarlardan bir veya birkaçının hastalık veya darbe sonucu zedelenip kanaması.

Kanamak : Manevi acılar yeniden etkisini duyurmak, depreşmek. Vücudun herhangi bir yerinden kan akmak, kan gelmek.

Kanamalı : Kanaması olan.

Ağanın alnı terlemezse ırgadın burnu kanamaz : "işveren işçisi ile birlikte çalışmazsa işçi işe var gücüyle sarılmaz" anlamında kullanılan bir söz.

Burnu bile kanamamak : Zarar görmemek, yarasız beresiz olmak. tehlikeli bir durumdan yara bere almadan kurtulmak.

Yüreği kanamak : Aşırı üzüntüden sarsılmak.

Nezif : Kanama.

Oran : Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet, rasyo. İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp. İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı. Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin.

Damar : Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal. Huy. İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru. Soy, yaradılış. Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı. Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi. Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ.

 

Çıkış : Çıkma işi. Kuşatılmış bir bölgedeki birliklerin yaptığı saldırı. Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru yürüyerek çalım yapmaya başlaması. Yokuş. Mezuniyet, okul bitirme. Beklenilmeyen bir sırada yapılmış olan sert konuşma. Uçağın bir havaalanından başka bir havaalanına gitme süreci, sorti. Bir yerden çıkmak için kullanılan nokta. Çıktı. Verilen bir işaretle yarışa başlama, depar. Çıkış belgesi.

İfade : Deyiş, söyleyiş. Bir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin, mimiklerin bütünü. Tanık ve sanıkların olay hakkında yargı organlarına yaptıkları sözlü açıklama. Anlatım. Dışa vurum.

Terim : Geleneksel mantıkta özne veya yüklem. Cebirsel bir anlatımda + veya - işaretleri arasında bulunan parçalardan her biri. Bir denklemde = işaretinin iki yanındaki anlatımlardan her biri. Bir kesrin pay ve paydasından her biri, had. Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah.

Çeper : Zar. Sebze bahçesi. Ahlaksız, huysuz, geçimsiz kimse. Çit. Bağ çubuğu, çalı çırpı.

Kanama durdurucu ilaç : Kanamayı durdurmak amacıyla kullanılan ilaç.

Kanama eğiliminin artışı : Kılcal damar geçirgenliğinin artışı ve pıhtılaşma mekanizmasındaki bozukluklar sonucu, hiçbir yaralanma olmaksızın kanın kendiliğinden damar dışına çıkması veya hafif bir travmadan sonra kanamanın durmaması durumu, diyatezis hemorajika, hemorajik diyatezis.

Kanama şoku : Ameliyat, vurma-çarpma, kanama gibi nedenlerle meydana gelen kan kaybı sonucu kalp debisinin düşmesiyle oluşan bir hipovolemik şok tipi.

Kanamalı bağırsak yangısı : Dört haftalık ve daha büyük hindilerde, akut seyirli, yüksek ölüm oranıyla seyreden, kanlı bağırsak yangısıyla belirgin hindilerde görülen bir adenovirüs enfeksiyonu, hemorajik enteritis. Bağırsakların yerel veya yaygın kanamayla belirgin yangısı, hemorajik enteritis.

Kanamalı böbrek üstü bezi nekrozu : İnsanlarda ve septisemik buzağılarda, ateş, böbrek üstü bezinde, deride ve mükoz zarlarda peteşiyal kanama, siyanoz ve peteşiyal kanamalarla belirgin, ani başlayan ve kısa süren hastalık, Waterhouse-Friderichsen sendromu.

Kanamalı enterotoksemi : tip C’nin erişkin koyunlarda, keçilerde, tay, kuzu ve domuz eniklerinde oluşturduğu, karın ağrısı, çırpınma, karın boşluğunda fazla miktarda berrak, solgun sarı renkte, hava temasında pıhtılaşan bir sıvı kitlesi, karın zarı yangısı, akciğer ödemi, ince bağırsaklarda kanama ve ülserlerle belirgin akut seyirli, oldukça ölümcül enterotoksemik hastalık, Romney Marsh hastalığı, çarpma hastalığı, struk, hemorajik enterotoksemi.

Kanamalı lenf yumrusu yangısı : Birçok enfeksiyöz-toksik hastalığa bağlı olarak lenf yumrularının yerel veya yaygın, kanamayla belirgin yangısı, hemorajik lenfadenitis.

Kanamalı sarılık : Bir gözelilerden de ilkel sayılan özel bir asalağın doğurduğu, titreme, ateş, kusma, baş ve kas ağrılarıyle ortaya çıkarak, dalağın, karaciğerin büyümesinden başka sarılığa da yol açan bulaşıcı hastalık.

Kanamalı yangı : Özellikle damar endotel hücrelerinde bozukluğa bağlı olarak yangı bölgesine sızan eksudatta bol miktarda alyuvarların bulunmasıyla belirgin doku reaksiyonu, hemorajik yangı.

Kanamangark : Doyuncaya kadar, bol bol.

Diğer dillerde Kanama anlamı nedir?

İngilizce'de Kanama ne demek? : n. bleeding, loss of blood, haemorrhage [Brit.], hemorrhage

Fransızca'da Kanama : hémorragie [la], saignement [le]

Almanca'da Kanama : n. Bluterguss, Blutsturz, Blutung

Rusça'da Kanama : n. кровотечение (N)