Kasnak nedir, Kasnak ne demek

  • Enli çember.
  • Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri.
  • Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember.
  • Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü.
  • Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember.
  • Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi
  • Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember.

Yerel Türkçe anlamı:

Koyun ve keçilerin boyunlarına konulan, çan takılmış tahta çember.

Davul, zilli maşa, zurna ve benzeri çalgılar eşliğinde oynanan bir halk oyunu.

Ev çatısı.

Kasnak kalıbı verilmiş tezek.

Başa takılan çember : Emine kasnağı çok eğmiş.

Gübreye biçim veren çember biçiminde araç.

Birbirine geçme kalın tahtalardan yapılmış köy odası, oda.

Güreş terimi olarak anlamı:

Güreş donunun bele gelen bölümü.

Güzel Sanatlar alanındaki anlamı:

(Resim) Resim bezinin, üzerine gerildiği pahlı tahta çerçeve; resim kasnağı. a. bk. resim bezi, astar boyası.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Urgan yapmada kullanılan tahta çember. (Gölbaşı *Çankaya -Ankara)

Deri işleme makinesindeki tekerlek. (*Bor -Niğde)

Bilimsel terim anlamı:

Dönen iki dingil arasında güç aktaran kayışların takıldığı çember.

 

Kıyıları oluk biçiminde, pervazlı, metal ya da tahtadan yapılmış teker çemberi. Üzerindeki sıralanmış deliklere teller takılır.

İngilizce'de Kasnak ne demek? Kasnak ingilizcesi nedir?:

drum, pulley

Almanca'da Kasnak ne demek?:

keilrahmen

Osmanlıca Kasnak ne demek? Kasnak Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

jant, kasnak

Kasnak hakkında bilgiler

Dişli çarklarda olduğu gibi dönme hareketini iletirler. n1.r1=n2.r2

Birbirine aynı iple (zincirle) düz bağlı kasnakların dönme yönleri aynı; ters bağlı kasnakların dönme yönleri ise zıttır.

· İkiden fazla kasnak bulunan sistemlerde aradaki kasnakların son kasnağın tur sayısına etkisi yoktur. Ancak dönme yönüne etkisi vardır.

Kasnak anlamı, kısaca tanımı:

Hareket : Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi. Devinim. Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi. Yola çıkma. Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma. Davranış, tutum. Deprem. Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılmış olan ilerlemeler, akım.

Kasnak işlemek : Kasnakta nakış işlemek.

Paça kasnak : Yağlı güreşte, güreşçinin bir elini rakibinin paçasından, öteki elini de apış arasından geçirerek kispetin belinden kavrayıp karşısındakini yenmek için sırtüstü çevirmesi biçiminde uygulanan bir oyun.

Kasnakçı : Kasnak, elek, ölçek vb. tahta işleri yapan kimse.

 

Kasnakçılık : Kasnakçının yaptığı iş.

Kasnaklamak : Kasnak içine almak, çemberlemek. Kollarını dolayarak kavramak. Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için sıkıştırılmış betonun çevresini metalden bir kasnak içine almak.

Enli : Eni büyük olan, geniş.

Çember : Bu biçime getirilmiş katı cisimlerin çevresi. Merkez denilen sabit bir noktadan aynı uzaklık ve düzlemdeki noktalar kümesinin oluşturduğu kapalı eğri. Yazma, yemeni, başörtüsü. Çocukların çevirip arkasından koştukları tekerlek biçiminde oyuncak. Aşılması, çözümü güç durum. Basketbolda içinden topun geçmesiyle sayı kazanılan ağlı demir halka. Sandık, denk, fıçı vb.nin dağılmaması için üzerlerine geçirilen dayanıklı bir cisimden kuşak.

Kalbur : Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek.

Tahta : Kara tahta. Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh. Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer. Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası. Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç. Bu ağaçtan yapılmış.

İşlem : Bir amaca ulaşmak için tutulan yol, prosedür. Sayıları karşı karşıya getirip belirli birtakım kurallara uygun olarak birbiri üzerine etkilendirme yöntemi. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi. Ham veya ara malları ve maddeleri fiziksel, kimyasal değişikliklerle daha uygun, kullanılır duruma getirme, muamele. Bir işi sonuçlandırmak için yapılmış olan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat.

Gergef : Üzerine kumaş gerilerek nakış işlemeye yarar, çoğu dikdörtgen biçiminde olan çerçeve.

Kumaş : Varlığı ve kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme. Pamuk, yün, ipek vb.nden makinede dokunmuş her türlü dokuma.

Dişli : Ayakkabıcıların sayayı kalıba çekmek için kullandıkları kerpeten gibi bir araç. Kaya balığı. Sözünü geçiren, istediğini yaptırabilen, güçlü (kimse). Dişleri olan. Beklenmedik düzeyde olan. Dişleri olan çark.

Kasnak balığı : Amerika Birleşik Devletleri’nde Maryland–New Jersey arasında kalan kısımlardaki durgun veya yavaş akan berrak ve kum zeminli sularda yayılış gösteren, boyları 10 cm olabilen, vücudu yüksek, oval bir disk biçiminde olan bir akvaryum balığı.

Kasnak meşesi : Kayıngiller (Fagaceae) familyasından, 25-30 m kadar boylanabilen, yaprak döken, ve yapraklarının alt yüzeyinde yıldız şeklinde tüyler bulunan, ülkemizde Konya, Kütahya, Isparta ve Afyon'da doğal olarak yetişen endemik bir tür.

Kasnakçımermer : Samsun kenti, Boğazkaya bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kasnakdökmek : Kasnakla tezek yapmak. (Akçaşar *Yalvaç -Isparta)

Kasnakgüveci : Çıkrıkta kasnağı orta direğe bağlayan çubuklardan her biri. (Gölbaşı *Çankaya -Ankara)

Kasnaklama : Kasnaklamak işi.

Kasnaklı : Bir çeşit uçurtma. Büyük uçurtma.

Kasnaküstü yalpalama : Bitkinlik nedeniyle, ayaklığı sağa sola eğilerek çevirme.

Diğer dillerde Kasnak anlamı nedir?

İngilizce'de Kasnak ne demek? : n. rim, hoop, embroidery frame, pulley, stretcher, cylinder, taboret, tabouret, tambour

Fransızca'da Kasnak : cerceau [le], poulie [la], tambour [le]

Almanca'da Kasnak : n. Zarge

Rusça'da Kasnak : n. обод (M), подрамник (M), пяльцы (PL), обруч (M)