Kepek nedir, Kepek ne demek

  • Un elendikten sonra, elek üstünde kalan kabuk kırıntıları
  • Bazı deri hastalıklarında deriden dökülen parçacıklar.
  • Başın derisinde oluşan küçük, beyaz pulcuklar.

"Kepek" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Temizlenmeye hiç vakti olmayan kirli iş adamı gibi acı acı ter, kepek, yağ ve toprak kokuyor." - A. Haşim

Yerel Türkçe anlamı:

Yiyecek, rızk.

Yiyecek, rızık.

Toz gibi yağan kar.

Pirinç unu.

Demir yaylı tahta kapak, kepenk.

Tavan kapısı.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Tane yemlerin öğütüldükten sonra elenerek ununun ayrılması sonrası geriye kalan selülozca zengin hayvanlara suyla karıştırılarak verildiğinde dışkının kitlesini artırarak atılmasını kolaylaştıran kabuk kısmı.

İngilizce'de Kepek ne demek? Kepek ingilizcesi nedir?:

bran

Fransızca'da Kepek ne demek?:

son

Kepek kısaca anlamı, tanımı:

Kepekçi : Kepek satan kimse.

Kepekçilik : Kepekçinin yaptığı iş.

Kepeklenmek : Elma, susuz ve tatsız duruma gelmek. Başta kepek oluşmak.

Kepekli : Üzerinde kepek oluşmuş olan. İçinde kepeği olan. Un gibi, susuz ve tatsız (elma).

Üstün : Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik. Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan.

 

Kalan : Kalma işini yapan. Bölme işleminde bölünenden artan sayı. Bir çıkarmanın sonucu. Artan, mütebaki.

Kabuk : Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü. Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı. Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katman. Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır. Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm.

Kırıntı : Küçük kalıntı. Bir şeyden ayrılan küçük parça. Eser, iz, belirti. Kurumak için kesilip yerde bırakılan odun.

Deri : İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu. Toplantı, düğün. İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten. Pazar veya panayır kurulan gün, dernek. Bu tabakadan yapılmış.

Küçük : Geri aşamada. Niteliği aşağı olan, bayağı. Kısık, parlak olmayan (ses). Niceliği az olan. Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı. Küçük abdest. Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse. Yaşı daha az olan. Değersiz, önemsiz.

Beyaz : Beyaz ırktan olan kimse. Bu renkte olan. Ak, kara, siyah karşıtı. Beyaz zehir. Baskıda normal karalıkta görünen harf türü.

Kepek kar : Susuz tane tane yağan kar.

Kepek lapası : Kepeğin bir kovaya konularak üzerine kaynar su dökülü soğumaya bırakılmasıyla elde edilen, genelde atların boş günlerinde tercih edilen, ıslak lapa durumundaki hayvan yemi.

 

Kepek taşı : Boz renkli, çürük, kaba taş.

Kepekdere : Bursa şehrinde, Harmancık belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Kepeklenme : Kepeklenmek işi. Derinin epitel tabakalarının kalınlaşması ve pul pul dökülmesi durumu.

Kepekler : Balıkesir ilinde, Durak bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Balıkesir şehrinde, Göbel nahiyesine bağlı bir bölge.

Kepekli sorgum glüteni : Tane sorgumların nişasta veya şurup fabrikasyonunda nişastanın ve embriyonun büyük kısmı ayrıldıktan sonra geriye kalan kısmı.

Kepekliayna : Torna makinesinde, tornadan geçecek nesnelerin takıldığı kısım. (*Aksaray -Niğde)

Kepeklik : Evlerde ocakların iki tarafında bulunan hücreler, gözler.

Kepeksiz : Kepeği olmayan.

Diğer dillerde Kepek anlamı nedir?

İngilizce'de Kepek ne demek? : n. dandruff, scurf, bran, wholemeal, dandriff, scall

Fransızca'da Kepek : pellicule [la]; son [le]

Almanca'da Kepek : n. Kleie

Rusça'da Kepek : n. отруби (PL), перхоть (F)